Hale Soygazi: Sinema bana yetti, hayatımı öyle kazandım
Bu yıl da Eşref Kolçak anısına düzenlenen 2. Gemlik Film Festivali’nin kısa film bölümünün jüri başkanı Hale Soygazi oldu. Hürriyet'ten İsmail BAYRAK, usta oyuncuyla festivali ve oyunculuğun hayatındaki yerini konuştu. Soygazi, “Oyunculuk insanın kendini keşfetmesidir. Başka bir meslekte kolay kolay elde edemezsiniz. Zaten oyunculuk dünyaya farklı bir açıdan bakmaktır” diyor.
◊ 2. Gemlik Film Festivali’nin kısa film bölümünün jüri başkanlığı yaptınız. Neler söylemek istersiniz?
- Ben kısa Film jürisinde olmayı, kısa film seyretmeyi seviyorum. Bunun bir de yararı olduğunu düşünüyorum. Aslında sinema yapmak isteyen genç insanlar için bir teşvik bu tür yarışmalar. Sonuç olarak büyük bir manevi tatmini var, bir de maddi tatmini var tabii ki. Onlar için önemli bir hediye bu. Bugün çoğu filmlerini telefonla çekilebiliyor. Sinemanın böyle olması çok demokratik. Büyük maliyetler olmadan aklındakini, fikrindekini sergiliyorlar. Çok güzel bir durum. Kısa film çekmek çok zordur, kolay değildir. İki saatlik uzun metrajlı film çekmek daha geniş bir alan sağlıyor yönetmene. Ama kısa filmde yönetmen o fikri, bazen beş dakikaya bazen yirmi dakikaya sığdırabiliyor. Müthiş bir sanatçı bakışı ve duyarlılığı gerekiyor bunun için de...
◊ Bu yıl 479 filmin başvurduğu yarışmaya yoğun bir katılım oldu. İzlediklerinizden sizde etki bırakan oldu mu?
- Evet, çok güzel böyle bir rekorun olması. Şu ana kadar izlediklerim arasında çok güzel filmler var. Ön jüri 20 filme kadar eledi, biz de jüri üyesi arkadaşlarımla birlikte onlar üzerinden farklı olanı belirleyeceğiz. İlk üç ve mansiyon film ödül alacak. İnşallah bu kısa filmler gerekli ilgiyi görür.
GENÇLER KENDİ YOLUNU BULACAKTIR
◊ Yoğun başvurular ve genç sinemacıların istekli olması ileriki dönemde Türk sinemasına ne gibi katkılar sunabilir?
- Sektöre ne kadar genç insan girerse sinemaya o kadar yararı olur. Dünyada da örneği var. Roman Polanski’nin çektiği kısa filmler hâlâ efsane. Kısa filmleri seyirciyle buluşturmak zor. Batı sinemasında seansın önüne kısa filmi koyuyorlar, bizde öyle bir alışkanlık yok. Televizyonlarda da olmadığı için işleri zor. Festivallerde yer buluyorlar ancak. Kısa film seyretme geleneğimiz yok. Allah’tan sosyal medya var. O da olmasa ticari ağda yerleri yok.
◊ Türk sinemasında adınız hep özel yerde. Yeni nesil gençlere sinema yolculuğunda ne gibi tavsiyeleriniz olur?
- Onlar zaten kendi yollarını bulacaklar. Onlara bir şey tavsiye etmek doğru değil. Zaten bir yol bulmuşlar ve bunu yapmışlardır. Bundan sonra filmlerini çeşitli festivallere yollayarak, yayınlayarak yollarını bulacaklar.
İNTERNETLE ARAM İYİDİR
◊ Oyunculuğa başladığınız dönemde daha analog bir dünya vardı. Şimdi ise dijital çok kuvvetli. Mesleğinizin ilk dönemini şu anda yaşamak ister miydiniz?
- Bana ne katkısı olabilirdi diye düşünüyorum. Şimdi de aynı şeyi yapıyorum, internetle aram iyi. Sosyal medyayı takip ediyorum. Esprisi olan videolar izliyorum. Öyle kavga, gürültü, trol hiç onlara girmiyorum.
◊ Peki, sosyal medyada neleri takip edersiniz?
- Güncel haberlere bakarım, zaten bakmasam da sabah karşıma düşüyor. Kendimi kısıtlıyorum. Çünkü insan oturunca 2-3 saat telefondan ayrılamıyor. Onu yapmamaya çalışıyorum.
KAMERA ARKASINDA OLMAYI DÜŞÜNMEDİM
◊ Oyunculuk hayatınızda hiç kamera arkası yani yönetmenlik düşündünüz mü?
- Onu hiç düşünmedim çünkü bir yere kanalize olmak gerekiyor. Oyunculuk benim mesleğim. İnsanın aklına bir şey gelir, ‘yapayım’ der ve yapar. Kamera önünden de vakit olmadı.
◊ Peki setlere özlem var mı?
- Mesleğim oyunculuk ve çok severek, zevkle yapıyorum. Mesleğimi her zaman yapmak isterim ama işime de çok saygım var. Onun için gerçekten güzel ve beğendiğim işlerde olmak istiyorum. ‘İş olsun da yapayım’ demem.
◊ Sinema size neler verdi ve neler götürdü?
- Sinema bana yetti. Çünkü oyunculuk insanın kendini keşfetmesidir. Başka bir meslekte kolay kolay elde edemezsiniz. Kendinizle ilgili birçok şey öğreniyorsunuz. Zaten sanat dünyaya farklı bir açıdan bakmaktır. Oyunculuk da öyle... Oyuncu olmaktan mutluyum. İlk filmim Cüneyt Arkın’la oynadığım “Kara Murat”tır. Ve avantürdür. Tabii hiç deneyimim yoktu. Çok yardım gördüm. Aksiyon sahneleri vardı, onlarda bayağı şey öğrendim. At bin, bıçak sapla, zindana in, kaç, koş... Ondan sonra aksiyon filmi olmadı, teklif geldi de ‘yeter’ dedim. Sonra komedi oldu daha çok.
TARIK AKAN’LA ÇOK GÜZEL FİLMLERİMİZ OLDU
◊ Oynadığınız aktörlerden kimlerle sette olmak keyifliydi?
- Kadir İnanır, TARIK AKAN, Ediz Hun, Cüneyt Arkın, Kartal Tibet’le oynadım. Onlar çok deneyimliydi, ben sinemaya yeni girmiştim. Onlar da artık yavaş yavaş azaltmışlardı film yapmayı. Onlardan çok şey öğrendim, ustalıklarından deneyimlerinden... Tarık Akan’la da çok güzel filmlerimiz oldu. Filmler genellikle komediydi. Kartal Tibet’le rol aldığım “Bir Demet Menekşe” çok sevdiğim filmlerimden biridir. Yönetmenliğini Zeki Ökten yapmıştı, senaryo ise Selim İleri’ye aitti.
◊ Sektörde hiç emek verip hakkınızın yendiği oldu mu?
- Belli bir dönem almam gerekenler ne ise aldım. Ama hiç parasını almadığım, ödeme olmayan bir çalışmam olmadı. Sinema bana yetti, hayatımı öyle kazandım.
AŞKIN TARİFİ İNSANDAN İNSANA DEĞİŞİR
◊ Aşk filmleriniz de var. Sizin için aşk nedir?
- Aşkın tarifinin, insandan insana, ilişkiden ilişkiye değişeceğini düşünüyorum. Herkes kendi deneyimiyle tanımlar aşkı. Zaten aşkın ilginçliği de burada.
◊ Sizi en çok ne üzer?
- En çok haksızlık, adaletsizlik üzer. Günlük hayattaki olumsuzluklar da üzer. Ama buna karşın insanlar dayanıklıdır, deneyimlidir ve kendisini üzecek durumlardan uzak kalmayı bilir.