"Memlekette büyük bir sorundu bu biliyorsunuz. Herkes için değil elbet. Onlar tüm süreci benimle yaşayan canım ciğerlerim.. Dostu, düşmanı gördüğümüz çok şükür bir kıymetli sürecin daha sonuna geldik.
Başka gündemi olamayan herkes için biraz yaralara su serptiyse ne mutlu.:) en çok kadınların, sakın karıştırılmasın ‘kadınların’ linç yağmuruna tuttuğu şu merama şifa olabildiysem ne mutlu.
Biz zaten evliydik. Çocuğumuz için bunu resmileştirdik. Ben zar zor yürüyerek karnım burnumda bir şekilde bu işi de halettik.
Parti is over :) yani.. sessizce dağılabiliriz.
Başka gündemlerde görüşmek üzere...
Ve benim biricik Monem,
Sana aşık olduğumu anladığım anı hatırlıyorum da…
Bir gece yarısı felaket tartışmışız, yer gök inliyor… Hızlı hızlı yürüyordum kaldırımda… kendiliğinden yavaşlayıp, yorulduğunda bedenim, olduğum yerde kala kalmıştım…
Kendimi aşka direnirken bulmuştum. Beynimin içinde öğretilenlerden koca bir balon... ‘Aşk diye bir şey yok’ sesi... Kimseyle ömür boyu yaşamak ve yaşlanmak istememek… Hepsi.
Birbirimizin hislerine teslim oluşumuzun ve hayat hikayemizin merakla nereye akacağını izlemeye koyulduğumuz resmi olarak ilk gün, bir iki haftaya ilk yıl…
İyi ki o akşam buluşup dertleştik Derya Şensoy, Celal Can Algül teşekkürler... Yan masaya dostlarınız geldi ve birleşti masalar… İyi ki sohbete doyum olmadı ve başım Levent’in omuzuna düştü…
‘Darısı sevenlerin başına’ diyeyim bari :)"