◊ 32 yıldır tanınıp bu kadar magazinden uzak yaşamayı nasıl beceriyorsun?
Ben evcimenim, işten direkt eve...
◊ 20 yıldır Özge Hanım’la evlisin. Nasıl tanıştınız?
O zaman ‘Cambaz’ diye bir mekân vardı. Sahibi Rıza Sönmez’le sohbet ediyorduk. Özge de kuzeniyle gelmişti. Beni televizyondan izlemeyi severmiş. Birden “Öyle değil mi Tolga Çevik” diye laf attı. “Kim bu manyak acaba” dedim. “Merhaba” deyince “Merhaba, oturabilir miyim” dedi, oturdu. Rıza bizi tanıştırdı. 10 dakika sonra “Biz seninle evleneceğiz, biliyorsun değil mi” dedim, “Biliyorum” dedi ve evlendik.
◊ Neydi sana bunu söyleten?
Çok doğru baktı.
◊ Komik misinizdir evde?
Komik didişiriz, çocuklar da seyreder, güler, bizimle dalga geçerler.
◊ Lakaplarınız var mıdır?
Yok ya. O bana arada ‘Gri Kurt’ diyor, artık saçlar falan grileşti ya, dalga geçiyor, ben de ona ‘Popitom’ diyorum.
◊ Kızınız Tuna 18, oğlunuz Tan 19 yaşında. Babalığın sana verdiği en büyük ders ne oldu?
Dikkatli yaşamak. Evlenmeden de önce bize babamız hep “Oğlum, eşine ve çocuklarına anlatamayacağın bir şey yaşama” derdi. Ben de öyle yaşamaya çalıştım. Şimdi Özge de ben de çocuklarımızdan hiçbir şey saklamayız.
DOBRA DOBRA ANLATIP, EVE GİDİP AĞLIYORDUR
◊ Bir röportajında “Görünmezliğin elinden gittiği zaman hayat zorlaşabiliyor” demişsin... Sen görünmez olmak mı isterdin?
Ben görünüp, çok büyük olmayıp ama bir yandan “Buradaydı demin, değil mi” denilecek adamı korumaya çok özen gösteriyorum. Yani “Ooo geliyor” deyip 150 metreden o duyguyu verdiğin zaman bir süre sonra o salonların dolmadığını görürsün. Çünkü uzaklaşmaya başlarsın.
◊ Şöhretin kaybettirdiği şeyler neler?
Artık günümüzde 7,5 saniyede şöhret oluyorsun. TikTok’ta bir yerlerini açıyorsun, akşama reklam alıyorsun. Şöhret başka bir şey. Sevilmek, tanınmış olmak için çok çaba sarf etmen lazım. Bizim mesleğimizi gerçekten aşkla yapanların da en büyük derdi sevilmek. Beni sevsinler, bir şey daha yapayım, yine sevsinler. Kaybettiğin dersen, bazı dostlar kaybettim. Çünkü onların eğlendiği saatlerde ben işteydim. Bunu garip algıladılar.
◊ Hayatta en büyük arzun sevilmek mi?
Hep öyledir, bir insanın “Aman beni sevmezlerse sevmesinler” diyerek gerçekten yaşayabileceğini zannetmiyorum. Mesela biri der ki: “Hiç kimse beni sevmiyor ama olsun, ben doğruları söylüyorum.” Bence burada dobra dobra anlatıyordur, eve gidip ağlıyordur. Beni arkadaşlarım bilir; gösteri sırasında biri saatine baksa hastası mı var, çok mı sıkıldı, eve mi gitmek istiyor diye takarım. 32 senedir de öyle bir şey yaşayınca geceleri uyuyamam.
◊ Zor değil mi ya?
Zor, mesleğin getirdiği bir şart diye anlatmıyorum, bu benim takıntım, hastalığım.