Oğlunu kaybeden Cihat Tamer'den yürek burkan sözler: Bu evlat acısından sonra ben de fazla yaşamam
Usta oyuncu Cihat Tamer, 28 Ağustos’ta oğlu Atilla’yı kanser nedeniyle kaybetti. Cenazede bir kişi, Zihni Göktay ile selfie çekince büyük tepki doğdu. Cihat Tamer, evlat acısıyla o anı fark etmemiş. "Fark etseydim hemen cenazeden kovardım" diyor. Usta isim Posta'dan Alev Gürsoy Cimin'e konuştu.


Sadece bir emekli maaşınız var, keşke bir yardım çağrısı yapsaydınız?
Asla! Olur mu öyle şey! Sadece bir ara kan lazım olmuştu, o da insani bir şey diye çağrıda bulunduk. Onun dışında bizler milletten para talep edecek insanlar asla değiliz, olmadık, olmayız da. Sesimizi duyurmak istemedik ki zaten. Bu işin reklamı olmaz ki! Oğlumun fotoğrafını hastanede çekip de Instagram’a koyayım da oradan nemalanayım. Hiç benlik değil ve çok korkunç bir şey bu. Allah’a şükür bugüne kadar çalıştım, onları da harcadım oğluma, helali hoş olsun, keşke kurtarsaydık da tüm varım yoğum gitseydi. 6.5 milyon para gitti tedaviye ama onun 10 katını daha verseydik de yavrum yaşasaydı.

Atilla Bey bu hastalığa ne zaman yakalandı, nasıl bir süreçti?
Bu illet aşırı yaygınlaşmış, grip gibi her eve girmiş ne yazık ki. Biz hiç anlamadık. Elbette çok zorluk çektik iki sene boyunca. Uğraştık, didindik. En iyi hastanelere, doktorlara gittik ama geç kalmıştık kahretsin ki! Dördüncü evreye gelmişti. Böbrekten başlayıp, metastas yapmış ve her tarafı sarmış.
Nasıl anlamadınız?
Çünkü sinsi bir hastalık. O yüzden kendini aşırı sağlıklı bulan biri bile gitsin, her yıl tahlillerini yaptırsın.

Grip olduk. Ben de oğlum da hastaneye gittik. Çünkü çok ağır bir gripti bu. Serum taktırıp iyileşmeyi planlıyoruz sözde; röntgenler falan çekildi. Doktor oğlumun böbreğinde bir tümör olduğunu söyledi. Şaşırdık. Hemen bir onkoloğa gittik. Baktık durum ciddi. O an yıkıldım ama oğluma da belli etmemek adına metanetimi korudum, ona hiç üzüleceği bir şey belli etmedik. Biz güçlü durduk ki o da güçlü dursun. Maddi ve manevi anlamda aşırı yıprattı ama dimdik ayakta durmaya çalıştık Çok zor bir durum gerçekten. Sözün bittiği yer… İnan öyle. Ve eminim ki artık ben de bu acıdan sonra çok fazla yaşamam. 81 yaşına geldim. Hayatımın son dönemlerinde keyif yapacağımı düşünürken evlat acısı ile tanıştım. Çok zor, çok! Tek bir tesellim var.

Nedir?
Oğlumun hiç evlenmemiş olması. Eğer evli olsa, eşi, çocuğu ortada kalacak, onlar da büyük acı çekecekti. Çünkü çok kıymetli, çok aslan gibi değerli, efendi bir evlattı, çok iyi bir insandı. Kızım beni ayakta tutuyor, o olmasa şu an yaşayamazdım. Bir de şu ‘başın sağ olsun’ tabirinden hiç hoşlanmıyorum, bu ne demek ya? Benim başım sağ tamam ama benim oğlum gitti. Bizdeki bu terimler atasözleri beni illet ediyor. Mesela ‘bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ ne demek bu? Yani ben iyi olayım da sen ne olursan ol. İşte Türkiye’nin şu an durumu bu. İnsanlar böyle yaşıyor. İşte Narin olayı, herkes sustu, koca köy sustu.

Sektöre yönelik eleştirileriniz neler?
Diziler artık 155 dakika. Bizim dizilerimiz 55 dakikaydı. Başrol oyuncularının umurunda değil, büyük paralar aldıkları için. Ama bizim gibi ikinci derecedeki rolleri oynayanlar zorluk çekiyor. Başrol oyuncuları elbette kazansın ama bizim de hakkımızı versinler. Mesela bugün tarihi dizilerin hepsi yanlış bilgi veriyor, tarihi bilmiyorlar, çarpıtıyorlar.
Bu kadar iyi oyuncuyken neden dizilerde yoksunuz artık?
Bunu yapımcılara sormak lazım. Ben şu an bir dedeyi de babayı da bir iş insanını da çok iyi oynarım çünkü ben bir kabare oyuncusuyum. Ama bizi çağırmıyorlar ve mesela o dizilerde genç oğlan ve kızların anne babalarını oynayan kişiler onlardan en fazla 4-5 yaş büyük insan oluyor. Hep aynı isimler. Herkes onların yüzünden de bıktı. Bir de bizi çağırınca bize 20 sene önce aldığımız paraları öneriyorlar.

O her yerde. Ben cenazede bile gördüm. Sanat camiasından çok yakın dostlarımın bazıları yoktu. Bırak onu, aramadılar bile halen. Alıştık, olsun.

TRT sanatçısı Turhan Öge’nin, oğlunuzun cenaze töreninde tiyatrocu Zihni Göktay ile selfie yapması çok tartışıldı. Siz ne hissettiniz?
İnsanlar çok tuhaf. Ne demişler, acı duyuyorsan canlısın, başkasının acısını da duyuyorsan insansın. Yaşamadan bilemezsin benim yaşadığım o acıyı. Ben o an onun ne yaptığının bile farkında değilim ki, benim dünyam kararmış, nereden bileyim ne çekiyor. Bizim Zihni ile çekilmiş ama onun da rızası yok; yani o da aslında çok rahatsız olmuş. Eğer ben o an fark etseydim onu oradan kovardım. Bu çok densizce bir hareket. Mesela Halit’in cenaze töreninde de bankta oturuyorduk birkaç ünlü arkadaşımızla. Biri geldi arkamıza geçti fotoğraf için, kovduk yani. Şener Şen çok iyi yapmıştı o tepkisiyle. Ünlü olmanın bedellerinden bu da sanırım. Hayranlar cenazede bile bunu talep edebiliyor demek? Yok yahu, bu hayranlıkla açıklanamaz. Bu densizlik ve saygısızlık. Ölüye de diriye de saygı yok. Ayrıca biz artık ünlü falan değiliz. Yaşımız başımızı aldık. Gençlere verdik sırayı. Fakat en güzeli ne biliyor musun? Halen bizi unutmuyorlar. Çok güzel iz bırakmışız. Sayıca da çok az kaldık. Bir Kemal Sunal’ın yerini bugün hangi genç isim alabilir?
KÜLTÜRÜMÜZ YOZLAŞTI
Şimdilerde çok izlenen bir sürü dizinin oyuncusu, dizi bittikten sonra hatırlanmıyor. Bu neyle ilgili sizce? Eskilerin yeri başka, şimdi her dizi birbirinin aynısı. Kültürümüz yozlaştı. Aile düzenimize, örf ve adetlerimize uygun diziler yaptık biz. Küçüğe de sevgiyi ve saygıyı büyüğe de sevgiyi ve saygıyı anlatıyorduk biz. ‘Bizimkiler’den 20, ‘Mahallenin Muhtarları’ndan 17 kişi vefat etmiş. Ben de çok yaşamam zaten artık.