◊ Arabesk bir yanın var mı?
20 sene Bağcılar’da büyüyüp arabesk olmamak mümkün değil. Daha sonra başka kültürlerden arkadaşlarım oldu ve o beni daha belki, tırnak içinde söyleyeyim Batı’ya götürdü. O arabesk temelin üzerine, daha sonradan öğrendiğim, benim kimyamda olacağını düşündüğüm şeyleri koyarak bu binayı inşa ediyorum.
◊ Bu sözleri sana ne yazdırıyor?
Yaşadığın her şey bir havuzda birikiyor. Eskiden neye yazdığıma dair daha emindim. Şimdi 30 yaşımda bazen neye yazdığımı fark edemeyebiliyorum bile.
◊ Bu sözleri yazan biri iyi bir âşık olmalı...
Duygusalım.
◊ Çözdün mü aşk denen şeyi?
Yok, aşk çözülebilecek bir şey mi bilmiyorum ama benim için aşk kontrolü kaybetmek olabilir. Çünkü genelde kontrolcüyümdür. Kontrolü kaybettiğimi hissettiğim de anlıyorum ki güçlü bir şeyin içindeyim.
◊ Şu anda kontrolü kaybettiğin bir dönem gibi...
Kontrolü kaybetmek hoşuma gidiyor. Beni hayata bağlıyor, hayatın en büyük güzelliklerinden biri gibi...
◊ Flörtöz müsün?
Severim flört etmeyi, snob bir tip değilim.
◊ Çapkın mısındır?
Yok, değilim. İlişki insanıyım. İlişkiler beni mutlu ediyor.
ŞÜKREDEBİLECEĞİM BİR YOKLUK İÇİNDE BÜYÜDÜM
◊ Bağcılar’da doğuyorsun. Anne ve baban ne iş yapıyordu?
Annem terzi, babam da tekstille uğraşıyor, bir firmada müdürlük yapıyor.
◊ Kaç kardeşsiniz?
Üç. En büyük benim, kız kardeşim 28, erkek kardeşim 18 yaşında. Birbirimize bağlı bir aileyiz.
◊ Yokluk var mıydı?
Aşırı diyemem haksızlık olur, ama varlık içinde de değildik. Şükredebileceğim bir yokluk içinde büyüdüm. Özetlersem hobileri ya da etkinlikleri olan bir aile değildik. O lükse hiç erişemedik.
◊ Konserler, tiyatrolar gibi mi?
Evet. Yemeğini yersin, karnın doyar, hayat budur gibi bir yerdeydik. Ama mutlu olmayı bildik.
◊ Bağcılar’da, sokak kültüründe yetişmenle ilgili yazılar yazılıyor. Buna şaşıran var. Seni nasıl etkiledi?
Konu rockstar olmaksa, rockstar’lar hep sokaktan çıkar. Sokak onu üretmeye iter. Sokak kültüründeki insanların hepsinin bir derdi var ama bunu dışarıya nasıl vuracaklarını bilemiyorlar.
◊ Müzik yapma merakı nereden çıktı?
16 yaşımda hediye edilen bir gitar benim için dışarıya anlatımda bir araç oldu. Aileyle ilgili problemlerin var, belki daha az sevilmişsin, farkında değilsin ama sorunların var, bunu anlatmak istiyorsun ama neyle, nasıl anlatacaksın. Varoluşsal sancılar çekmiyordum ama gitar sayesinde bazı şeyleri anlatmaya ihtiyacım olduğunu, bu şekilde anlatabileceğimi fark ettim. ◊ Kendi şarkılarını yazmaya nasıl başladın? Önce başkalarının şarkılarını söylüyordum, kendi şarkılarımı yazabilirim kıvılcımı 19’da geldi. Yaşadığım duygudurumlarına sözler yazdım, kaydetmeye başladım. Kendi şarkılarımı yazdıkça daha çok bağlandım.
KİMSENİN GÜÇLÜ BİR SESİ OLMAK ZORUNDA DEĞİL
◊ ‘Mert Demir’in sırrı ne’ diye makaleler yazıldı. Sence sırrın ne, insanlar seni neden bu kadar sevdi?
İnsanların sorduğu sorunun cevabı bunun gerçek olması. Bu yaşananın bir proje olduğuna inandırılmak isteniyorlar, sanki benim arkamda biri ya da bir şeyler var... Ama günün sonunda gerçek bir şey yapıldığında insanlar onu takip edip seviyor.
◊ Yeni şarkılarının yanı sıra yaptığın cover’lar da ilgi gördü. Eski şarkıları söylediğin için eleştirenler oldu. Ne diyeceksin?
Anlayabiliyorum, çünkü cover bazılarına kolaya kaçmak gibi görünüyor. Aslında bakarsanız cover’lar kadar kendi şarkılarım da var. Son iki senede ‘Antidepresan’, ‘Ateşe Düştüm’, ‘Cehennemin Dibi’, ‘Gözlerime Bak’ gibi beş-altı tane çok dinlenen şarkı yaptığımı görüyorum. Cover’lar benim için puzzle’ın (yapboz) bir parçası olmaya devam edecek. Dünyada da her zaman şarkıcılar, sanatını beğendiği isimlerin şarkılarını sahnelerinde söylerler. Bu hem bir saygı hem de kendi yolculuğunda yolun güzel bir motifidir.
◊ Sanki bağırarak şarkı söylediğinde sesin güzel ve güçlü algısı vardır. Sen şarkılarını daha sakin bir tonda söylediğin için de zaman zaman eleştiriliyorsun...
Bir kere benim sesim güçlü bir ses değil. Kimsenin güçlü bir sesi olmak zorunda da değil. Konsere gelen, müziğimi dinleyen insanlar beni özel bulduğu için dinliyordur diye düşünüyorum. Güçlü bir ses arıyor olsalar bence beni dinlemezlerdi, ben de beni dinlemezdim. Özel, soft, yumuşak, nahif bir şeyin peşinde olan insanlar belki beni dinliyordur. Ben de hiçbir zaman böyle eleştirilere maruz kaldım diye çok güçlü okumalıyım diyerek yanlış bir tribe girmedim, girmeyeceğim. Herkes bağırmak zorunda değil, herkes bu kadar soft şekilde söylemek zorunda da değil. Çeşitlilikler dünyayı güzel yapar, buna ‘okey’ olmak lazım.
◊ Her şeye ne kadar pozitif yaklaşıyorsun. Hep böyle misin?
Hep böyleyim, sinirlendiğimi göremezsin. Eleştirileri de anlıyorum, bazen insanlar karın boşluğunu bulmaya çalışıyor, bu da normal. Ben her zaman artıları görmek, onunla vakit geçirmek taraftarıyım.
◊ Kariyerinde hedeflediğin nokta nedir?
Daha popüler olmak, daha büyük konserler vermek, daha çok dinlenmek... Şu anda sahnede olmaktan, insanlarla iletişime geçmekten, müzik yapmaktan çok mutluyum, hedefim bunu korumak. Saydığın maddelerden biri popüler olmak; ben hiçbir zaman popüler olmaya odaklanmadım ama göbeğine düştüm. Derdim popüler olmak değildi, popüler kalmayla ilgili de bir derdim yok. Bu kaygıya girersem zaten bütün sistem çökecektir. Çok büyük bir kitleye hitap ettiğimin de farkındayım. Her işim de beğenilmiyor. Beğenilmediğinde de kendime bakıyor ama bununla ilgili büyük tribe girmiyorum. Hatalarım, yanlışlarım olabiliyor, eksik bulduğum yerleri değiştirmek istediğimde üzerine çalışıyorum.