- Mediha, 1930’lu yıllarda genç bir kadın. Cumhuriyet’in ilk yıllarında yaşayan bir kadına hayat vermek başlı başına büyüleyici. Giyiminden kuşamına, ilkelerinden karakterinin duruşuna Cumhuriyet’in ruhunu Atatürk’ün ilke ve inkılaplarını nasıl da taşıdığını görüyoruz. Bedenlenmiş hâli. Bir de bu kadın bir müzisyen, bir piyanist, Adnan Saygun’un eşi. Mediha’ya hazırlık yolculuğum ilk piyanoyla başladı. Onuncu yıl marşını çaldığım bir sahne vardı, piyanoyla ilişki kurmaya başladıkça Mediha’yla da ilişki kurmaya başladım.
Beni en etkileyen yanı ise 1934 yılında kadınların Cumhuriyet’in kuruluşunda, temellendirilişinde nasıl da cesur, atılgan, başlatıcı ve dönüştürücü olduğuydu. Mediha’nın ruhunun Atatürk’ün de önderliğinden aldığı güçle nasıl da böyle yandığını ve kelimenin tam anlamıyla nasıl da yürekli olduğunu görüyoruz. Hikâyede ise çok kişisel bir yönü daha tutuyor Mediha, sevginin gücünü. Affetmeyi, pes etmemeyi, dönüşmeyi, yürekten sevmeyi. Mediha beni çok dönüştürdü, çok derinlerime daldım, bana da yol gösterdi koca yürekli kadın.
- Bir kültür devrimini izliyoruz bu filmde. Yıl 1934, ülkenin can damarının, kalbinin kültür olduğunu, sanat olduğunu, sanatı olmayan milletin ortak bir ruh paylaşamayacağını, millet olmanın kalbinin sanat olduğunu görüyoruz. Atatürk’ün kalbini, sevgisini, azmini en yakınımızdan, sanki bir arkadaşımızla konuşur gibi görüyoruz. Önderimizin kaynağının da sevgi olduğunu görüyoruz. Kim olduğumuzu bize hatırlatan, sıcacık, en küçük, günlük, tamamen kişisel dediğiniz hikâyenize dahi çok dokunacak, çok ilham olacak bir Atatürk görüyoruz. Hem kahkahalar attığımız hem de tarifsiz duyguları yüreğimizde hissettiğimiz, özümüzü bize sıcacık bir yerden hatırlatan bir film bu. Herkes izlemeli, özellikle tüm çocukları, gençleri tüm milletimizi davet ediyoruz çünkü bu hepimizin hikâyesi, bu hepimizin filmi, filmden öte bu biziz.
- Öncelikle Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e sonsuz teşekkür etmek istiyorum bize bu özgürlüğü verdiği, kaynağın sevgi olduğunu gösterdiği, sanatın bir milletin kalbi olduğunu gösterdiği için. Gençliğe Hitabe her ân bilincimizde olmalı. 100 yıl önce 100 yıl sonra çünkü o zamansız...
Atatürk de zamansız, ilke ve inkılaplarıyla zamanın ötesinde. Yüreğimizden vazgeçmeyelim hiçbir zaman, sanatın ateşi yansın 100 yıl sonra veya bin yıl sonra. O ateş yandıkça biz bir oluruz, kalbin işidir her ruhu birleştirir.