◊ Yıllardır Türkiye’nin en önemli kadın oyuncularından biri olmak nasıl bir şey?
Bunun zorluklarını yaşadın mı? Bence her meslekte kadın olmak artık zorlaştı. Bir yandan çok daha güçlendiğimizi düşünüyorum, artık çok daha fazla el ele ve omuz omuzayız. Bir yandan da biz güçlendikçe zorlukların da aynı oranda arttığını düşünüyorum. Ama çok büyük bir farkındalık var. Soruna gelirsem, şimdi “Hakan onu çektim, bunu çektim” dersem yine o linç tetiklenecek. Fakat şunu söyleyebilirim; 23 yaşında bu mesleğe girdiğimde şoka girdim, hakikaten çok şaşırdım.
◊ Neden?
Tamam, benim annem, babam oyuncu ama gerçekten çok sıradan yaşayan bir aileydik. ‘Sıradan’ meslekler yapan arkadaşlarımın ailelerine göre bile çok daha kapalı ve tutucu bir ailede büyüdüm. Dolayısıyla ben sanıyordum ki evet, ünlü olacağım, herkes beni tanıyacak ama ben mesleğimi yapacak, evime geleceğim. O noktada tabii herkesin hayatımı merak ediyor olmasıyla karşılaştım. Bir de biz daha sert bir dönemde ünlü olduk. Sosyal medya yok, peşimde daha çok kameralar... O yüzden genç bir insan olarak zordu ama sonra yolunu buluyorsun. Sonuçta bunu da ben seçtim. Sürekli şikâyet etmek bana göre değil. Huzurla bu işi yapabiliyor olmak, mutlu çalışabilmek ve bir şey üretmek... Bunlara minnet duyuyorum.
‘ANNE-BABA OLMAYI SEVGİLİ OLMAKTAN DAHA ÇOK SEVDİK’
◊ Ali 14, Han 4 ve Leyla 3 yaşında. Bir çocuğun ergenlik döneminde, ikisi bebek. Aralarında bu kadar yaş farkı olması bir anne olarak seni zorlayan bir şey mi?
Han ve Leyla ikiz gibi büyüyorlar. Annelik olarak da her şeye sıfırdan başladım. 10 sene sonra tekrar sil baştan. Hem bedensel hem zihinsel olarak yoruluyorum ama aşırı mutluyum, şikâyetim yok. Ali de tabii gözbebeğimiz.
◊ Ali’yle nasıl bir ilişkiniz var?
Ali’yle ilgili hep çevremiz, arkadaşlarının aileleri o kadar güzel şeyler söylüyorlar ki, benim için en büyük zenginlik ve mutluluk bu. O çok kendini bilen bir çocuk. Çok derin, bütün özel hayatını rahatlıkla konuşabildiğimiz, aynı zamanda çok çatıştığımız, çok güldüğümüz bir diyaloğumuz var. İlk kez bu işte setime geliyor. Ekiple de çok iyi anlaşıyor.
◊ Titiz ve detaycı bir kadınsın, evde üç çocukla delirmiyor musun?
Titizim ama onlara takılan bir anne değilim. Benim net kurallarım vardır, şımarıklık ama çocukça şımarıklıktan bahsetmiyorum, saygısızlık, terbiyesizlik, bunlara tahammülüm yok. Yoksa çocuklarımın mutluluğu her şeyden önemli. Hiçbir zaman “Şu notu alacaksın, dersini çalış” gibi şeyler yoktur bizde, “Sorumluluğunu al, sorumluluğun sana ait” derim.
◊ Aşk üç çocuktan nasıl etkileniyor?
Biz çocuklarımızın önünde birbirimize olan aşkımızı gösterir, çekinmeyiz. Her zaman onların önünde birbirine sarılan, birbirini öpen bir çift olduk. Fikir ayrılıklarımız olduğunda da onlardan gizlemedik. Hep gördüler. Hatta bazen konuştuğumuzda Han şaşkınlıkla baktığında “Bunlar olur, biz birbirimizi çok seviyoruz” diyoruz. Ama bahsettiğin şeyi anladım; aşk hep var ama başka bir şeye dönüşüyor.
◊ Neye dönüşüyor?
O diğer yarın oluyor. Hayat arkadaşın artık senin. Aynı zamanda biz anne-baba olmayı da çok sevdik. Bence zaman zaman anne-baba olmayı sevgili olmaktan daha çok sevdik. Çocuklarla çok eğleniyoruz ve çok mutluyuz. Bu bizim ilişkimizi daha da eğlenceli ve mutlu hale getirdi.
◊ Şimdi Halit’le aşkın hangi halini yaşıyorsunuz?
Aşkın olgunluk hali. İkimizin de çok sakinleştiği, rahata erdiğimiz, daha durgunlaştığımız, çok daha huzurlu bir halindeyiz.
‘EN BÜYÜK KORKUM, EVE GELENİN AÇ KALMASI’
◊ Bir kahve dükkânı açmıştın. Çok güzel kurabiyeler vardı. Sen de yapıyordun... Instagram’da görüyorum, devam ediyorsun. Yeni keşiflerin var mı?
Yemek yapmayı çok seviyorum. En büyük korkum, eve gelenlerin aç kalması. Hiçbir şey olmazsa kahvaltı hazırlarım. Yeni tarifleri de paylaşıyorum zaten.
◊ İki tane albüm çıkardın. Sonra müziğe ara verdin. Yeni bir proje gelir mi?
İlki Sezen Aksu şarkılarıydı, ikincisi de benim sevdiğim şarkılardı. İkisini de Aykut Gürel’le yaptım. İkincisi şanssız bir döneme, pandemiye denk geldi. Dizide de şimdi her bölümün şarkıları olacak. Üçüncü albüm var mı dersen hiç böyle bir şey konuşmuyoruz ama bir anda Aykut Bey’i ararım, “Şarkı söylemek istiyorum” derim, “Gel yapalım” der ve yapabiliriz.