Defne Samyeli bilinmeyenlerini anlattı
Çok güzel ama bir o kadar da zor bir kadın Defne Samyeli... Bu yüzden de hiç kolay bir röportaj olmadı. Aramızda kalsın, bir ara ikimiz de röportajı yarıda bırakıp, masadan kalkmayı düşünmüş bile olabiliriz. Bütün bunların yanında ne sorduysam hepsine takır takır cevap verdi. Bu tarz röportaj yapmayı çok sevmememe rağmen, bittiğinde keyifli bir söyleşi ortaya çıktı. Defne Samyeli bilinmeyenlerini İzzet Çapa’ya anlattı. İşte o röportajdan çarpıcı başlıklar… (Hürriyet)
Haberin Devamı
Malatyalı Samyeli Ailesi’nin dünyalar güzeli kızı Defne, hikayesini anlatmaya nereden başlar acaba...
/

- Bu masalsı girişini bozduğum için özür dilerim ama Malatyalı olduğumu nereden çıkardın (gülüyor)? * Valla Vikipedia’nın yalancısıyım... - Viki’de hakkımda yazılanların neredeyse hepsi yanlış. Onlara göre sadece Malatyalı değil; aynı zamanda da Balık burcuyum (gülüyor). Kendilerine mail gönderip düzeltme yapmalarını istememe rağmen ne yazık ki hiç cevap alamadım. Katıldığım panel ve oturumlarda da bu bilgilerle anons ediliyorum. Ama bahsettikleri kişi maalesef ki ben değilim. Sanırım hayatını anlatmayı sevmeyenler için internette kurgu yaşam hikayesi hazırlayan özel bir grup var (kahkahalar).
İşte beklediğin fırsat... Haydi gel o zaman işin doğrusunu senin ağzından dinleyelim...
/

- İstanbullu amiral bir babayla, Adana’nın Ramazanoğulları Ailesi’nden gelen bir annenin kızıyım. Bir de erkek kardeşim var. Annem hâlâ üzerimde çok etkisi olan, güçlü bir kadın. Ne kadar itiraz edersem edeyim, kendimi günün sonunda onun dediğini yaparken buluyorum. Babamla geçirdiğim zamansa küçük yaşlardan itibaren entelektüel yanımı beslememi sağladı. Çocukluğum, kitaplar ve plaklar arasında geçti. Onunla Türk sanat müziği çok dinlerdik, özellikle de Mediha Şen Sancakoğlu’nu... Babam hayatımdan bir anda çıkınca büyük bir boşluğa düştüm.
Haberin Devamı
Alt dönemim olduğundan biliyorum, üniversitede senin için “tam bir inek” derlerdi...
/

- Hem de nasıl (kahkahalar)! Aslında benim için her işi iyi yapmak bir takıntı... Bu bulaşık yıkamak olsa bile öyle... Zaten bu yüzden en iyisini yapmak için çabalayan insanlara saygım sonsuz. Ana haber spikerine bağlama hemen... Daha geçmişte yaptığın zıpırlıklardan bahsedecektik!- Bildim bileli hep olgun bir çocuktum. Tabii bu çılgın hayaller kurmadığım anlamına da gelmiyor... Senaryo yazar, kuzenlerime rol dağıtır, evdekilere gösteriler düzenlerdim. Ciddi bir Ajda Pekkan hayranı olduğum için aynanın karşısına geçip onun Fransızca şarkılarını söylemeye çalışırdım. Zaten konservatuvarda okumayı, sabahtan akşama kadar bülbül gibi şakıdığım için çok istemiştim, kısmet değilmiş! Ama kendimi Broadway sahnesinde bir müzikalde o kadar hayal ettim ki, eğer kuantum düşünceye dair söylenenler doğruysa bir gün o sahnede olacağımdan eminim (kahkahalar).
Azmedip bu çabalarının meyvesini yıllar sonra güzellik yarışmasında almışsın.
/

- Bunların güzellik yarışmasına etkisi oldu mu bilmem ama yarışmaya girmemi Boğaziçi’nden yakın bir arkadaşım çok istedi. O zamanlar Türkiye’nin ilk özel kanalı Magic Box yeni açılmıştı. Okulun kantininde tüm gün Körfez Savaşı’ndan verdikleri CNN canlı yayınını izlerdik ama bize atari oyunu gibi gelirdi. Bir gün o kanalda güzellik yarışması reklamı dönmeye başladı. Annem, önce “hayır” demesine rağmen organizasyonu düzenleyen bir televizyon kanalı olunca izni kopardım.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
Bu kızı tutabileceğim kadar tuttum, bu saatten sonra hiç şansım yok” demiştir bana kalırsa...
/

- (Gülüyor) İyi de ben de katılmaya o kadar hevesli değildim ki! Neticede o zamana kadar güzelliğimle değil hep bilgi ve yetenekle sınandığım işlerde ipi göğüslemiştim. Neyse sonunda okuldakilerin ısrarıyla fotoğrafımı gönderdim. Yarışma döneminde “Benim burada ne işim var?” dediğim anlar da çok oldu ama finale kalan herkes gibi bana da ekran yolu açıldı. Ve hayatımın işini buldum.
Sonra da Allah yürü ya kulum dedi...
/

- Evet bu anlamda şanslıydım ama inan ki o dönem sunuculuk yapmak gerçekten çok zor bir işti. Düşünsene ne metin yazarı var ne de prompter... Cağaloğlu’ndaki binanın üst katındaki küçücük bir stüdyoda hem haber hem de eğlence programları yapılırdı. Hafta sonu uzun tuvaletler giyip, kafamda taçlarla müzik eğlence programı sunar, canlı yayında çekiliş yapıp araba dağıtır, sabahları da “İyi Günler Türkiye”de Ümit Usta’yla yemek pişirirdik. * Oldu olacak kanalın kapısında yatsaydın...- (Kahkahalar) Gerçekten de öyle! Eve uyumaya gitmenin dışında pek vaktim kalmıyordu ama benim için muazzam bir tecrübeydi. 18’inde birine böyle bir fırsat kolay kolay verilmez. Aşk ve tutkuyla işimi yaptığım için bu şansları iyi kullandım.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
“Son Arzum”la yeniden müzik piyasasına dönmeye karar verdin?
/

- Evet, artık geldiğine inanıyorum. Yapımcım Haluk Polat bana önerdiğinde anladım ki “Son Arzum” kalbime dokunan bir şarkı... Herhangi bir PR ya da pazarlama çalışması yapmadan da öyle içimizden geldiği gibi usulca paylaştık şarkıyı... Ardından da “Paramparça” dizisinde yayınlandı.
Musiki tarafına tekrar döneceğim ama önce şu meşhur şortla televizyona çıkma olayını bir konuşsak diyorum...
/

- Ergenlik dönemi psikolojisi, ensest ilişki gibi toplumu bilgilendirmemiz gereken konuların konuşulduğu programdan bahsediyorsun sanırım. Gazetelerde ekran görüntümü bacak bacak üstüne atarken dondurup “Şort açılımı” diye abuk sabuk haberler yapılmasaydı şimdi böyle bir soru soramayacaktın. Önemli konularda kadınları bilgilendirmek adına içinde yer aldığım projenin şortumla anılması ne kadar manasız ve yazık!
Haberin Devamı
Haberin Devamı
Ne yani magazinciler seni sevmiyor mu?
/

- Sevmediklerini düşünmüyorum ama hayat insanı üzerine titrediği konularla sınıyor galiba. Benim için her zaman adımın iyi anılması çok önemliydi. Ömür boyu her attığım adımda başarının yanı sıra itibar ve saygınlık peşinde koştum, ne var ki sonunda hiç hak etmediğim dedikodu ve iftiraların ortasına düşen de ben oldum. Bu da bana bir hayat dersidir.
* Madem laf oraya geldi, geçen yılki sosyal medya saldırısından sonra Mesut Yar’ın programında yaptığın açıklamalara ekleyecek sözün var mı?
/

- Beni ve ailemi rencide eden iftiralar hakkında bir açıklama yapmış, bu iğrenç dedikoduyu çıkaranların ekmeğine yağ sürmemek adına olayı daha dillendirmeden hukuki süreci başlatacağımı söylemiştim. Namusumu, hayattaki duruşumu, saygınlığımı hedef alan bu saldırının davalarını hâlâ takipteyim, geçen hafta savcılıktaydım.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
Neden seni hedef seçmiş olsunlar, ne özelliğin var ki?
/

- Ah bir bilsem! Haber değerim yüksek, belki ondandır. İki uç arasında yaşanan kirli bir savaşa kurban edildiğimi düşünüyorum. Bir de belki gün gelip de böyle bir kara propaganda için yüz aradıklarında ellerini ovuşturarak “Defne Samyeli olsun” diyen kızdırdığım birileri vardır. Nişanlım Emre (Alkin) ile bu konuda araştırma yaptık. Elde ettiğimiz bilgileri yeni kitabı “Paylaşmazsak Olmazdı”da yazdı. Merak eden alıp oradan okusun, bu röportajın konusu bu değil. Beni ve ailemi üzen insanların bir gün mutlaka ortaya çıkarılacağına inanıyorum.Gazeteciliğe de bu yüzden mi veda ettin peki?- Kendi web sitem üzerinden istediğim zaman, sansüre uğramamış yazılar yayınlamak inan ki beni daha çok tatmin ediyor.
* Diplomatik cevapları bir yana bırakalım; bıraktın mı, bıraktırıldın mı?
/

- Bıraktırıldım yani işten çıkarıldım. Bu ikinci kez oldu. Yöneticisinden uzmanına kadar bu sektörün muazzam bir değişime uğradığı malum. Daha çocuk yaştayken sunduğum programların yapımından da sorumluydum. Salt sunucu olmadım ki hiç. Habercilik mesleğinde geldiğim noktada, içeriğine yüzde yüz hakim olmadığım hiçbir yayını sunmam söz konusu bile olamaz. Bu yıllardır da böyle. Bilen bilir! İçerik başkasının olacak, “Şu kişi konuğunuz” diyecekler. Ben de kredibilitemi ekranda harcayacağım, öyle mi? Ne adına? Sevgiyle ayrıldım işimden. Yapmak, keşfetmek istediğim başka birçok iş var. Şu an onlara yoğunlaşmış durumdayım. 20 senemi verdim diye ölene kadar televizyoncu ya da gazeteci kalacağım gibi bir inadım yok.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
Sanki “Her şeyi bırakıp gidesim var” dermişsin gibi...
/

- Yoo... Bu benim ülkem. Hiçbir yere de gitmeye niyetim yok! Bununla beraber dünyanın her yerinde yaşayıp, geçimimi sağlayabilecek gücü de kendime fazlasıyla buluyorum. Ne var ki burası kadın için zor bir ülke. Kadın gazeteci, kadın çaycı, kadın spor yazarı, kadın avukat... Erkeklerle eşit şartlarda olmamaktan hep yakınıyoruz ama kadınlar olarak birbirimizin arkasını kollamaktan da aciziz.
Dışını anladık, peki iç güzelliğin için neler yapıyorsun?
/

- Gün içinde hayata ara verip, meditasyon yapmadığımda dengem şaşıyor. Kendimi daha çok tanımaya çalışıyorum. Ne olduğumun ve ne olmadığımın farkındayım. * Ne değilsin?- Mesela zalim değilim, daha zalim olmayı isterdim halbuki. Hepimizin içinde alt kimlikler var; katil, savaşçı, romantik, antipatik, ukala gibi... Farklı olaylar ve şartlar her birimizde bunları tetikleyip ortaya çıkarıyor. * Bu yüzden mi ukala gözüküyorsun?- Olabilirim tabii. Çocukken daha ukala ve sevimsiz, çok da bilmiş biriydim ama törpüledim diye umuyorum.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
Güzel olmandan dolayı biraz kaprislisin de sanki...
/

- Öyleyim! Ya da prensipli diyelim. * Desene nişanlın Emre yandı! Nasıl tanıştınız?- Futbol Federasyonu Genel Sekreterliği yaptığı dönemde, İngilizce sunum hazırlamak için bana geldiklerinde tanışmıştık. Sonra beni kahve içmeye davet etti. Bunun için 6-7 ay beklemesi gerekti
Niye, gözün mü tutmadı?
/

- Hayır ama belgesel yapmak için o dönem çok fazla insanla görüşmek zorundaydım. Profesyonel olduğunu düşündüğüm toplantıların hepsi maalesef ki bir kahve içmeye ya da akşam yemeğine bağlamalarla sona eriyordu. O dönemde bırak güzel olmayı iş dünyasında sadece kadın olmanın zorluklarını çok iyi anladım. İş görüşmesini bile beni görmek için bir fırsat bilen erkeklerden fenalık gelmişti. Zaten mesafeli biriyim. Kendimi iyice kapattığım, işlerimi de yüz yüze görüşmek yerine e-mail’le yürüttüğüm bir dönemdi.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
Önyargıları kırmak, atomu parçalamaktan daha zor demişler...
/

- Erkekler hakkında önyargı oluşturacağım yeteri kadar olaya şahit oldum, inan. Emre’yi hiç tanımıyordum... Ayrıca günümüzde kadınlar ve erkekler birbirlerinin kalbini çalmak için o kadar çok yalan söylüyor ki! Ben ilişkisiz yaşayamayan kadınlardan değilim. Yalnız da çok mutluyum. Eğer hayatımda olması gereken biriyse, nasıl olsa bir gün, bir yerde karşıma çıkar diye düşündüm. Emre de bu temkinli halime anlayış gösterip uzun süre bekledi. Ve sonunda kazanan da o oldu (gülüyor).
Starların bile artık albüm çıkarmaya cesaret edemediği günümüzde, bu işe girmek biraz delilik değil mi?
/

- Açıkçası albüm yapmanın delilik olduğunu hiç düşünmüyorum. Kışa doğru hem yeni hem de eski şarkılardan oluşan, Türkçe sözlü bir albüm çıkaracağım. Gelecek hafta da sürpriz bir isimle “Son Arzum”a çok güzel bir klip çekeceğiz.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
* Ses güzel, eh kadın da güzel... Daha ne olsun!
/

- Aman efendim iltifat ediyorsunuz. Bu görüntüde kalabilmek için neler yaptığımı bir bilsen (gülüyor). Şaka bir yana da yediğime içtiğime dikkat ederim. Haftada bir gün de detoks yapıp, sporumu asla ihmal etmem. 18 yaşından beri aynı kiloda kalabilmeyi kolay mı zannediyorsun.
O günleri tekrar hatırlatmak istemem ama yakalandığın kanserden bahsetmeden de olmaz...
/

- İkinci çocuğuma hamile kalmayı kafayı koyduğum zamanlardı. Test yaptırdım ve rahim ağzında, kansere dönüşme ihtimali olan hücreler bulununca “acil ameliyat ol” dendi. * Sen de bavulunu topladığın gibi Amerika’nın yolunu tuttun...- Aslında burada rahatlıkla yapılabilecek konizasyon diye çok kolay bir işlemdi. Ama yıllar öncesinde eski eşimin kendi sağlık sorunuyla ilgili Türkiye’de yapılan bir testin sonucunun yanlış çıkması bizi çok korkutmuştu. Bundan dolayı Eren, ABD’ye gidelim diye ısrar etti.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
O süreç boyunca nasıl güçlü kalabildin peki?
/

- Aslında kanser ihtimalini öğrendiğimde büyük panik yaşadım. Düşünsene 28 yaşındaydım ve bir bebek daha istiyordum. İşimle ilgili yaşadığım korku ise bambaşkaydı.* Ekranların senden vazgeçeceğini mi düşündün?- Hayır ama kemoterapi yüzünden saçlarım dökülünce perukla haber sunarsam insanların nasıl tepki vereceğini düşündüm. Yaptığım işe odaklanamamaktan ya da halsiz kalıp işe gidememekten çok korkuyordum.
/

Neyse ki bunların hiçbiri olmadı... - Haklısın! Tüm o korkularımın boşa olduğunu yaşadıkça öğrendim. Sonuç olarak patoloji raporu olayın çok başında müdahale ettiğimizi ortaya koydu. Bu konuyla ilgili konferanslar verdim ve Türkiye’de Smear Test patlaması yaşandı. Pek çok kadın kontrolden geçti. Boşuna “Şer gibi görünen şeylerin altında hayır vardır” dememişler.
Haberin Devamı
Haberin Devamı