“Elimizden gelen” dediği, lafın gelişi değil. Bu film için beş ay müzisyen Serkan Ayman’dan davul dersi almış. 17 yaşında çalmaya başladığı gitarın yanına davulu da eklemiş böylelikle. Enstrümanı önemli görüyor: “Filmde karakterin bir enstrüman çalmasını istedim. Başta zor geldi nasıl yetiştireceğim diye. Sonra Serkan Ayman’la tanıştık, konuştuk. Kulağın var, kolay olacak, kısa sürede kaparsın dedi. Öyle de oldu. Çok hevesliydim, davul çalmayı çok istemiştim. Bence bir oyuncunun enstrümanla alakası olması lazım. İşe, görsele renk katıyor. Enstrüman üzerinden bile bir konu kurabilirsin filmde. Medcezir’de gitar çalmayı biliyordum, alıyordum elime, yazıyorlardı senaryoda, gitar çalıp şarkı söylüyordum.”Filmde Ulusoy’un canlandırdığı, “underground” olarak nitelediği karakter, gerçekte onun tam tersiymiş. “Benimle çok alakasız. O kadar hiperaktif bir insan değilim. Daha ağırbaşlıyım ona göre. Düşünmeden yapıyor o her şeyi, ben her adımımı düşünüp atarım” diyor. Ki buna fotoğraf çekiminde tanık da oluyorum. Bir video çekimi yapılıyor, bittikten sonra menajeri, “Birazdan ‘Ya olmadı, tekrar çekelim’ diyecek” diye anlatıyor onun tereddütlü halini. Gerçekten öyle oluyor: “Tekrar çekebilir miyiz?”“Tereddütlüsün, çok düşünüyorsun” dediğimde başlıyor açıklamaya: “Temkinliyim diyelim ya... Yaptığımız işin güzel olmasını istiyorum.