Öyle sendrom falan yok çok şükür!
Evet eskiden çok daha kontrollü bir tiptim ama artık kontrolü de yer yer kontrol etmek gerektiğini öğrendim. Mesela hayal gücüm her zaman benden çok öndeydi. Bu durum da sürekli plan yapmama sebep oluyordu. Kafamdakiler sonuca ulaşamadığında büyük motivasyon kaybı yaşamaya başlıyordum. Artık hayal gücüme dizgin vurmayı becerebiliyorum. Kim bilir belki de bunlar hayatın bana “Eyvallah” diyebilmeyi öğretme şekliydi.*İçine Aşkım Kapışmak mı kaçtı, yoksa yaşlanıyor musun? Nedir bu Ferrari’sini Satan Bilge ayakları?- Sen benimle bayağı kafa buluyorsun (kahkahalar). 29’undan sonra çok değişiyor insan. Hep derlerdi “30’una bastın mı bambaşka bir ruh haline bürünüyorsun” diye de inanmazdım. Ama yaşayınca görüyorsun. Baksana ne kadar sakin bir adam oldum!*Doğru söyle, modaya uyup yaşam koçu falan mı tuttun kendine?- Benim yaşam koçuna falan ayıracak vaktim mi var abi ya? Bu aralar bırak görüşmeyi, yaşam koçu bana ancak Whatsapp’tan mesaj gönderebilir (gülüyor).*Yazık çok mu yoruyorlar bu yakışıklıyı! Fazla mesai mi yapıyorsun?- Dur, buna cevap vermeden önce, yaşam koçuma danışmam lazım (kahkahalar).*Vay be, bayağı bayağı stand-up’çı olmuşsun...- (Gülüyor) Oğlum şaka bir yana, haftanın 6 günü, günde 18 saat setteyim. Çalıkuşu 120 dakikaydı, “yoruluyoruz” diye dert yanıyorduk. Kara Sevda 150 dakika, düşün ne durumdayız!*Sizin sektörden kime merhaba desem “Yerli dizi yersiz uzun” diye ağlamaya başlıyor.- Ben işkoliğimdir, ne kadar yorulursam yorulayım hep işimin arkasında durur söylenmezdim ama gel gör ki 150 dakikalık dizi çekmek, bir yerden sonra gerçekten insanın kendiyle imtihanına dönüşüyor.*Tükenmişlik sendromuna falan yakalanmadan sınavı verebildin mi bari?- Öyle sendrom falan yok çok şükür! İşine aşık tarafım her zaman “Dayan, yola devam Burak” diyor ama hem zihinsel hem de fiziksel olarak inanılmaz yorumluyoruz.*Artiz olmak da zor zanaat... Bu kadar çalıştıktan sonra fit olacağım diye bir de kalk spora git!- Yok abi ne sporu? İnan ona bile vaktim yok, zaten o yüzden zayıfladım. Milletin tersine ben spor yapmayınca zayıflıyorum. Haftada bir gün off’tum ama filmden dolayı bu aralar o da hayal oldu.
*Fahriye’yle mektuplaşıyorsunuz herhalde...- Mektup senin devrinde kaldı. Devir mesaj devri! Biz bol bol mesajlaşıyoruz (kahkahalar). *Yoksa “Ben çok yakışıklıyım, beklemeye değerim” diye mi kandırıyorsun kızı?- Sonuçta ikimiz de bu işi yaptığımız için, nasıl bir temposu olduğunu biliyoruz. Fakat 150 dakikalık formata o da alışık olmadığı için “Bu iş neden sabahlara kadar sürüyor?” diye sormuyor da değil... *Eh sorar ama haklı kız...- Tabii canım, şu anda yalnız o değil, etrafımdaki herkes bunu soruyor zaten. “Sen daha 150 dakikalık dizi yapmadın” diye açıklamaya çalışıyorum ama yakında onun da başına gelince anlar zaten. *Tam tersini düşün, Fahriye uyku dahil sana günde sadece altı saat ayırsa, sen kıskançlıktan çıldırmaz mısın?- Öyle kıskançlıkları da rafa kaldırdım artık. Hayat bana tüm aşırılıklarımı dizginlemeyi öğretti. Kaldı ki birbirimizi çok iyi tanıyoruz, kesinlikle aramızda bu tip bir sorun olamaz. Zaten Fahriye de anlayış konusunda bir tane... Bu röportaj nereye gidiyor? Hani yalnız filmi konuşacaktık?*En sevdiğin konuya, yani sana dönelim. Aynanın karşısından ayrılmadığın doğru mu?- (Gülüyor) Setteysem ayrılmıyorum, sonuçta ekrana çıkıyoruz, bundan daha doğal ne olabilir ki? Fakat evde böyle bir durum söz konusu değil tabii. Aynalarla aramın iyi olması tamamen işle alakalı. *Murat’la (boz) yeni mi arkadaş oldunuz?- Yok 7-8 senedir arkadaşız.*Murat şen şakrak bir adam, onunla çalışmak mı senin komiklik katsayını artırdı? - Bak hiç böyle düşünmemiştim, vallahi olabilir. Murat’ın en büyük artılarından biri oyunculuğu fazla bilmemesine rağmen bununla ilgili kendini rahat bırakması ve açması. “Ben bu işi bilmiyorum bana yardım edin” diye geldi sete. Biz de elimizden ne geliyorsa yaptık onun için.*Kasmıyor yani...- Aynen öyle. Enteresan bir adam ve bence bir oyuncu için ideal bir partner. Zaten rol yapmak futbol gibi paslaşmaktan ibaret. Karşındaki ne kadar açıksa sen de o kadar açılıyorsun. Murat da ben de çok enerjik adamlarız. Üçlüyü oluşturacak en doğru taşlardan biri olan Aslı da (Enver) bize katılınca Voltran tamamlandı ve süper bir iş çıktı ortaya. Filmin fragmanında sürprizini vermiyoruz bu arada, daha düz gidiyoruz*O ne demek?- Normalde dikkat çeksin diye fragmanlarda tüm sürprizler verilir. Biz tam tersi daha sade bir şeyler yapalım dedik.