Bülent Ersoy hayatının filmi için anlaştı
Bülent Ersoy, daha önce yaşamının film olacağını açıklamıştı. Hayatını konu olacak film için gelen teklifleri ince ince değerlendirdi. Bülent Ersoy, hayatının filmi için anlaşmaya vardı.
Haberin Devamı
/

Bülent Ersoy, hayatının film olması için yapılan teklifleri ince eleyip sık dokuyordu. Sonunda anlaşmaya 'evet' dedi. 'Bergen' filminin de yapımcısı ile anlaşmaya vardı. Mine Şengöz'ün prodüktörlüğünü üstlendiği film, Türk-Amerikan ortak yapımı olacak. 14 Nisan 1981'de İngiltere'de ameliyatla cinsiyet değiştiren Bülent Ersoy'un “Milattan önce” dediği erkek olduğu dönem de filmde yer alacak. Bülent Ersoy'un alacağı ücret de belli oldu. Ersoy'a film için 2.5 milyon dolar ödenecek.
/

Bülent Ersoy, yıllar önce sahne almaya başladığında tüm emniyet ayağa kalkmıştı. Büyük bir hukuk mücadelesi veren Bülent Ersoy, “Her Türk vatandaşı gibi kurallara uyacağım” diyerek çizgisini bozmamıştı. Öyle ki Bülent Ersoy, 1970’li ve 80’li yıllarda Meclis’te bile sık sık tartışma konusu olmuştu. Sanatçılığına, kıyafetine hatta kişiliğine kadar varan hakaretlere şöyle demişti: Memleketin bu kadar meselesi varken ne diye benimle uğraşıyorlar? Bülent Ersoy, ağustos 1980'de İzmir Fuarı'nda seyircilerden gelen tezahürat sonrası göğüslerini açınca İzmir Cumhuriyet Savcılığı, hakkında soruşturma açtı. Eylül 1980'de Kordon'daki evinde bir hâkime hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklanarak Buca Cezaevi'nde tutuklu kaldı.
Haberin Devamı
/

12 Eylül darbesi sonrası Haziran 1981'de sahne yasağı aldı. 8 yıl sonra, 8 Ocak 1988’de, “Sahneye kadın kıyafetiyle çıkmasında maruz olmadığı” bildirilerek, yasağı kaldırıldı. Haberi alan Bülent Ersoy, “Gözyaşlarım dindi” dedi. Kenan Evren, konuyla ilgili 21 yıl sonra şunları söyledi: Bugün olsa Bülent Ersoy'a yasak koymazdım. Ayrıca Bülent Ersoy, yasaklı olduğu yıllarda çeşitli Avrupa ülkelerinden de vatandaşlık teklifi aldı. Bülent Ersoy, bunların yanı sıra, Adana’da 1989’da ‘Çırpınırdı Karadeniz’ şarkısını söylemediği gerekçesiyle sahnede kurşun yağmuruna tutulmuştu. Kendisini öldürmeye kalkan Hacı Tepe isimli kişi, 14 yıl hapis cezası almıştı.
/

Rıdvan Dilmen, sahnede şarkı söyleyen Bülent Ersoy’u dinlerken, yanında oturan dönemin ünlü sinema oyuncusu Zeynep Değirmencioğlu’na; “Abla, ben Bülent Ersoy’a nasıl hastayım anlatamam. Sesine çok hayranım” der. Bu esnada Bülent Ersoy ise Rıdvan Dilmen’in konuştuğunu ve kendisini dinlemediğini düşünerek rahatsız olur. Bunun üzerine sahneden sözlü sataşmaya başlar; “Şeytan mısın, Şam şeytanı mısın nesin, susar mısın?” Rıdvan Dilmen, Bülent Ersoy’un bu sözlerini duyduktan sonrasını şöyle anlatıyor; Ben bir kötü oldum. Kendi kendime kurdum, kurdum. Bu arada kendisi kostüm değiştirmek için ara verdi, tekrar sahneye çıktı. İçi içini yiyen Rıdvan, Bülent Ersoy “Biz Ayrılamayız” şarkısını söylemeye başladığı esnada dayanamaz ve önünde duran şarap bardaklarını, bira şişelerini sahneye fırlatmaya başlar. Bülent Ersoy öfkeyle sahneden iner, Rıdvan Dilmen ise mekanı hemen terk eder.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Olaydan kısa bir süre sonra Rıdvan Dilmen sakatlık geçirir ve İsviçre’ye ameliyat olmaya gider. O sırada yine bir Fenerbahçe gecesinde bundan haberdar olan Bülent Ersoy ise “Allah’ın sopası yok” diyerek geçmeyen öfkesini dile getirir.
/

Nihayet yıllar sonra aradaki buzlar ortak bir arkadaş vasıtasıyla erir. Rıdvan Dilmen’in yakın bir dostu olan Haydar bey ile Bülent Ersoy ticari ortaklığa başlar. Bu vesileyle barışırlar. Ersoy, 1980 yılında London Palladium'da ve 1983 yılında Madison Square Garden'da sahne alan ilk Türk sanatçı oldu. 30 Mart 1997'de ise Ümmü Gülsüm'den sonra, etnik müzik sazlarıyla Olympia müzikholünde sahne alan ilk Türk sanatçı oldu. Ayrıca Ajda Pekkan ve Dario Moreno'dan sonra Olympia'da konser veren ilk Türk sanatçısı. Sahnede elli kişiden oluşan orkestrasıyla dört saat süren bir program sunmuştu.Bugüne kadar otuzun üstünde albüm yayınlayan sanatçı, Türk Müzik Tarihi'nde isminden söz ettirdi. Sanatçı, klasik şarkılar alanında gelmiş geçmiş en önemli yorumcular arasında yer aldı. Müzik yaşamı boyunca sayısız ödül aldı. Geniş entervalli ve yüksek volümlü sesi, Japonya'da ses laboratuvarlarında yapılan testler sonucu ‘yüzde yüz kusursuz’ bulundu ve 1997 yılında "Uluslararası Montu Merid Müzik Doktoru" unvanıyla ödüllendirildi.