Boş gününde neler yapmaktan hoşlanırsın?Uykuyu seven biriyim, geç kalkmayı seviyorum. İki kedim var. Polonezköy ve Riva taraflarına gitmeyi seviyorum. Çok eski bir arkadaş grubum var, onlarla toplanırız. Akşam da sinemaya giderim. Artık tanınıyorsun. Hayatını rahat yaşayabiliyor musun?Hiçbir sıkıntı yaşamıyorum. Ne kadar güzel, insanlar tanıyor, “Merhaba” diyor. İletişimden daha güzel bir şey var mı? Vapura binerim, geçen gün Marmaray’ı kullandım. Gece çok dışarı çıkan biri değilim.Kitap okumayı sever misin?Kitap okuyamıyorum, disleksiyim. O yüzden Ipad’den okutturuyorum. Onu da dinlerken uyuduğum için maalesef zor oluyor.Senaryo okurken de zor oluyordur...Evet. Altını çize çize kalemle okuyorum. Normal biri yarım saatte bitiriyorsa benim okumam 4-5 saati bulabiliyor. Sonuçta böyle doğdum ve böyle yaşamayı öğrendim. Okumam kötü olduğu için ezberim iyi.'KARAKTERLERİMİN GEÇMİŞİNİ YARATIYORUM'İyi bir rol ne gibi fedakârlıklar gerektirir, sen neleri göze alırsın?Karakterin özelliklerinin cezbedici olması gerekiyor ki, ben ona hazırlanmak isteyeyim. Biraz gözlem yapıyorum, etrafımda okurken kodladığım, gözümün önüne gelen tanıdığım karakterleri gözümün önüne getirip taklit değil ama empati yaparak ne yaşadığını, nasıl davrandığını, neye tepki verdiğini anlamaya çalışıyorum. Elini, kolunu nasıl kullandığına bakıp okulda öğrendiğim yöntemlerle de harmanlıyorum. Fiziksel değişim gerekiyorsa yapıyorum, kilo vermem ya da almam, saçımda, yüzümde değişiklik gerekiyorsa yapıyorum. Bunlar bir oyuncu için bedel değil çok zevkli şeyler. Çünkü kendini değiştirdiğinde role adapte oluyorsun. Bir karakteri oluştururken onun geçmişini zihninde canlandırır mısın?Tabii ki canlandırıyorum. Hayalini kurup yönetmen ve senaristle konuşuyorum. Nasıl geçmişlerimiz bizim karakterlerimizi yaratıyorsa aynı şekilde ona da bu geçmişi yaratıyorum. Ve var olan diğer karakterlerle ilişkisini kuruyorum. Bence bu, rolü daha derin kılıyor. (Ekin Türkantos- Habertürk)