'Sevil Atasoy’u da çok önceden beri takip ediyordum'
* Gelelim “Kanıt: Ateş Üstünde”deki rolünüze... Rüzgar, abisi Kaan’a çok bağlı bir karakter. Sizin bu denli bağlandığınız biri var mı?- Tabii ki var, gerçek abim Orçun Sünear. Ben şu an 34 yaşındayım ve 32 yılımız beraber geçti. Sadece onun üniversite döneminde ayrı kaldık. Abim benim idolümdür. İzinde yürümeye çalıştığım adamdır. Çok geniş genel kültürü olan bir adamdır. Devamlı beraberiz, o yüzden kardeşi oynamak çok zorlamıyor beni. Ve tabii ki annemle babam... İkisi de benim için kahraman... Biri Wonder Woman diğeri Kaptan Amerika (gülüyor)...* Projeye katılma sürecinizi sizden dinleyelim mi?- Daha önceki “Kanıt” dizisini çok severek izliyordum. Türk dizi sektöründe büyük bir eksikliği gidermişti. Sevil Atasoy’u da çok önceden beri takip ediyordum. Geldik, tanıştık ve anlaştık. Hatta ilk olarak Kaan komiser rolü düşünülmüştü ama mantık olarak Rüzgar’ın daha doğru olacağına karar verdik. Kaan da kesinlikle Tansel Öngel’di, şu an başka birini koyamıyorum yerine...
'Çekim ekibindeki herkesi farklı işlerden tanıyorum'
* Siz genç bir yazarı canlandırıyorsunuz? Peki gerçekte edebiyatla aranız nasıl? - Yazarlar her zaman imrenerek baktığım insanlardı. Edebiyata da çok ilgiliyimdir. Zaman buldukça kitap okurum. En sevdiğim yazarlardan biri Yaşar Kemal’dir. “İnce Memed” kitabını belki üç kez okumuşumdur. Şu an başucumda 4 ayrı kitap var. “Puslu Kıtalar Atlası” ve Sun Tzu’nun “Savaş Sanatı”nı tekrar okumaya çalışıyorum.* “Kanıt: Ateş Üstünde”den sonra hayatınızda neler değişti?- Polislerin, özellikle cinayet masasında görev yapanların neler yaşadığını görebilme fırsatım oldu. Çok zorlu koşullarda çalıştıklarını söyleyebilirim. Major bir değişiklik olmadı ama artık insanlar Rüzgar diye sesleniyorlar arkamdan (gülüyor).* Çekimler nasıl gidiyor? Dizinin yenilenen içeriği ile ilgili neler söylemek istersiniz?- Klişe olacak biraz ama gerçekten keyifli gidiyoruz. Şöyle bir şansım da var; çekim ekibindeki herkesi farklı işlerden tanıyorum. Sanki eski arkadaşlar toplandık da bir iş yapıyormuşuz gibi. Aksilikler oluyor elbet ama onları da kendi aramızda gülüp eğlenerek geçiştiriyoruz. Yeni içeriğe gelince... “Kanıt: Ateş Üstünde” aslında bambaşka bir iş. İlk “Kanıt” dizisi daha belgesel gibiydi... “Kanıt: Ateş Üstünde” yine adli tıp, yine her bölüm farklı cinayetleri çözme üzerine kurulu ama bu sefer ana karakterlerin hayatları da hikayeye dahil edilmiş. Yani daha derine indik diyebilirim.