90’ların sevilen popçusu Burak Kut: Bana dokunmak için bayılanlar vardı
Burak Kut, şöhretinin zirvesini 20’li yaşların başında çılgın bir hayran kitlesiyle yaşadı. Ona dokunmak için gençler baygınlık geçiriyordu. Yeni şarkısını yayınlayan müzisyen “Ben şöhretin pik noktasını gördüm, artık daha özgür ve yatay bir çizgide ilerliyorum” diyor... Sabah'tan Göksan GÖKTAŞ'ın röportajı...




"90'ların başında, şöhretimin pik yaptığı dönemde çok fazla tuhaf hayran hikayem var. Bir keresinde duştan çıktıktan sonra evimin salonunda bir annekız gördüm mesela. Kapı açık. İmza almak için içeri girmişler... Ama asıl tuhafı. Başka şehirlerden ya da İstanbul'dan, adresimi öğrenip, bohçasını toplayıp kapıma gelen, bazıları çocuk yaşta kızlar olurdu. Biletlerini alıp evlerine göndermek için çok uğraşırdım. Kimilerini bizzat kendim arabamla evlerine bırakırdım. Bazı kızlar da evden kaçıp bulunduklarında polise 'Burak Kut'ta kaldık' derlermiş. Polis böyle bir şey olmadığını bilirdi ama yine de ifadeye çağırırdı. Çok karakolluk oldum böyle..."
Pandemi döneminde 60 tane beste yaptım
Pandemi döneminde pek çoğumuz gibi ben de eve ve içime kapandım. İnsanın kafasındaki gereksiz sesler susunca algısı açılıyor. Bir nevi duru görü geldi sanki bana. O dönem farklı tarzlarda 60 beste yaptım ve kaydettim. Pop, arabesk, alaturka, klasik müzik, rock, reggae... Her türden. İnsanın üretmek için biraz sakinliğe, bir durup ne yapıyorum demeye ihtiyacı var. O dönem bana o anlamda iyi geldi.

Herkes şöhreti dikey bir çizgi olarak algılıyor. Ben şöhrette pik yaptım zaten. Daha ötesi yoktu. Sonrasında şöhretimi yatay bir çizgide devam ettirdim. Özgür olmak için kendi yapım şirketimi kurdum. Her zaman hit olacak şarkılar yapmak zorunda hissetmiyorum kendimi. Öncelikle kendi içime sinen şarkılar yapmak istiyorum. Zaten böyle olunca dinleyicim de bu samimiyeti hissediyor. Bu onlara da geçiyor. Benim şöhretim artık yatay bir çizgide ilerliyor... Oyunculuğu da çok seviyorum. Oyunculuk da çocukluk hayalimdi. Bir sürü dizide oynadım. Ve oynamaya devam etmek istiyorum.
Bana dokunmak için bayılan insanlar vardı
"Pencereden elimi çıkardığımda çığlıklar kopuyordu. 21 yaşındaydım. Babasını kaybetmiş genç olarak afallıyordum. Kimse de ne yapılacağını bilmiyordu. Öncesinde bir örneği yoktu. Bir yandan bakınca 'Kimden korunuyor?' diyorlardı, 'Kendimi koruyabilirim' diyordum ama orada mahcup olduğumu hatırlıyorum. Dokunmak için bayılan insanlar vardı. Görünmeyen tarafı beni yoruyordu. O yetememe duygusu beni hep üzmüştür. Evden kaçan kızlar vardı. Klostrofobik bir hayat yaşayınca, bende işler karıştı. Haber değeriniz var ve kendimce düzgün yaşamaya çalışan biriydim. Bu seferler uydurma haberler çıktı ve üzülmeye başladım. Yanından geçmediğim şeyleri üzerime yıkmaya başladılar. Sokağa çıkınca insanlar bana tepki gösterecek sanıyordum. Oysa ki bakınca, herkesin hayat derdi vardı, 'o kadar da değil'in farkına vardım, sonra içime döndüm. İçime dönmemin sebebi beni dönüştürmeye çalıştıkları şeyin olmadığımı anlamamdı. Benim istediğim o değildi."