Türkiye'nin "insan hakları" filmi çekildi
İnsan haklarının korunmasına, geliştirilmesine ve ihlallerin önlenmesine yönelik çalışmalar yapmak, işkence ve kötü muameleyle mücadele etmek amacıyla 2012'de resmi olarak kurulan Türkiye İnsan Hakları Kurumu (TİHK), hak ihlallerini konu alan bir film hazırladı.
Barış Pirhasan ve Erdem Tepegöz gibi isimlerden oluşan 5 yönetmenin çektiği kısa filmlerinin bir araya getirilmesiyle hazırlanan "Kıyıdakiler" filmi, insan hakları ihlallerine ilişkin resmi kurumlarca yaptırılan ilk sinema filmi özelliği taşıyor.
Film, 13 Nisan'da İstanbul Film Festivali kapsamında gösterilecek.
TİHK'in yürüttüğü "İnsan Hakları Kurullarının Desteklenmesi ve Kadın Hakları Projesi" (İNKAP) Koordinatörü Ekin Bozkurt Şener, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Avrupa Birliği'nce desteklenen projenin 2014'te başladığını belirterek, proje kapsamında kadın hakları alanında da farkındalık ve bilinç artırma çalışmaları yürütüldüğünü söyledi.
Şener, bu kapsamda "Kıyıdakiler" filminin hazırlandığını ifade ederek, "Amacımız bir taraftan hem insan haklarının korunması ve güçlenmesi hem kadın haklarının görünürlüğü açısından Türkiye genelinde yürütülen çalışmalara katkı sağlamak. Film ilginç bir çalışma oldu. Bir kamu kurumu düzleminde ilk defa insan haklarıyla ilgili uzun metrajlı sanat filmi hazırlanıyor. İnsan haklarını kamu kurumu bünyesinde sanatsal bir bakış açısıyla ele alıyorsunuz. Önem verdiğimiz bir çalışmaydı" dedi.
Yönetmen Erdem Tepegöz ile bir araya gelerek "İnsan hakları ve bu alandaki ihlaller nedir, ne şekilde, ne çerçevede ele alınmalıdır, Türkiye'de öne çıkan ihlaller nelerdir?" gibi konular üzerinde çalıştıklarını aktaran Şener, "Daha sonra diğer yönetmenlerle çalışmalar tamamlandı. Süreç boyunca biz de takip etmeye çalıştık. Senaryoların hazırlanması süreçlerine destek olduk. Ortaya bu film çıktı. Umuyoruz beklenen etkiyi de gösterir. İnsan haklarına burada sanatsal bir bakış açısıyla ortaya koymaya çalıştık" diye konuştu.
İnsan haklarını anlatan 5 hikaye
Yapımcı ve yönetmen Erdem Tepegöz de filmin bir yıllık çalışma sonucunda ortaya çıktığını söyledi.
Seçilen öyküleri Ceyda Aşar'ın senaryolaştırdığını ifade eden Tepegöz, yönetmenler Barış Pirhasan, Alphan Eşeli, Melisa Önel, Ramin Matin'in ve kendisinin çektiği 5 ayrı öyküyü bir araya getirdiklerini belirtti.
Tepegöz, Türkiye'de, insan hakları ihlallerini ele alan sinema filmi adına pek eser olmadığını dile getirerek, şunları kaydetti:
"Tüm yönetmenler de ben de dört elle sarıldık. Yoğun bir mesai harcadık. Gerek kurumlar, gerek bizim için klişeye kaçmadan, sanatsal tutarlılığı koruyabilmek ve aynı zamanda ilerleyen süreçte de kalıcı bir öykü bırakmak adına zorlu bir projeydi.
Filmde, Türkiye'deki insan hakları sorunlarından en baskın olanlarına yer vermeye çalıştık. 5 temel insan hakkı ihlali üzerine vurgu yaptık.
Barış Pirhasan'ın çektiği mültecileri anlatan bölümde, küçük bir kızın huzurlu kasaba hayatından Ege kıyılarına geçişi anlatılıyor.
Alphan Eşeli'nin filmi ise Ortadoğu'da, sınır kasabasında anne kızı anlatan bir başka hikaye.
Melisa Önel'in çektiği film ise engelli bir dansçıyı anlatıyor. İstanbul keşmekeşinde ayakta kalmaya, tutunmaya çalışan bireyin gücünü, kahramanlığını ifade ediyor.
Benim filmim ise köyüne geri dönüp doğumunu orada yapmak isteyen bir kadının ruhsal yolculuğunu anlatıyor. Ramin Matin de üniversitede şiddet gören dört gencin hikayesini ele alıyor."
"Evrensel bir boyutu var"
Yönetmen Erdem Tepegöz, filmin konusunun gerçek öykülere dayandığını ve sadece Türkiye'nin değil dünyanın sorunları olan insan hakları ihlallerini kapsadığını ifade ederek, mülteciler, şiddet, ayakta kalmak, yaşam savaşı vermek gibi sorunların evrensel olduğunu anlattı.
Filmin de bu anlamda evrensel bir duruşu olduğunu dile getiren Tepegöz, "Bir noktadan değil de tüm dünyada insan hakları ihlali nasıl gözüküyor? Belli bir noktadan değil de daha insana dair ne söyleyebilirizi hedef aldık"
ifadelerini kullandı.
Tepegöz, TİHK'in desteğinin filmin hazırlanmasında önemli olduğunu anlatarak, "Böyle bir kurum arkamızda olmasaydı bu filmi yapamazdık. O ülkenin acılarını, sorunlarını anlatabilmeniz için belli güce ihtiyacınız var. Sanatla uğraşanlara destek olunmazsa bu gücü kolay kolay bulabilmeniz mümkün olmuyor. O yüzden şanslı olduğumuzu düşünüyorum. İnsanların dertlerini başka insanlara aktarabilmek için fırsat tanındı. Umarım elimizden gelenin en iyisini yapmışızdır, umarım bu öyküler başka insanlara ulaşır" dedi.
Anlatılan öykünün yıllar sonra da aynı etkiyi vermesi için durumdan, mekandan ve koşullardan bağımsız olması gerektiğini vurgulayan Tepegöz, filmde buna dikkat etmeye çalıştıklarını kaydetti.
Tepegöz, sinemanın çok güçlü bir eğitim aracı olduğunu, filmin bir anda kitlelere yayılabildiğini belirterek, "Kıyıdakiler"in bu anlamda hem sanatsal duruşundan ödün vermediğini hem de derdini çok iyi anlattığını dile getirdi.
13 Nisan'da festivalde gösterilecek
İnsan hakları temasını birbirinden farklı öykülerle buluşturan, uluslararası platformda başarı kazanmış farklı yönetmenler tarafından çekilen filmlerden oluşan "Kıyıdakiler", ilk olarak 13 Nisan'da İstanbul Film Festivali'nde sinemaseverlerle buluşacak. Film festival kapsamında ayrıca insan hakları alanında yarışmaya da katılacak.
Şebnem Hassanisoughi, Antigone Gitana, Masal Kahraman, Defne Halman ve Sinan Özerk'in rol aldığı filmde 150 kişilik bir ekip çalıştı.