Oscar tarihinin en unutulmaz anları
Sinema dünyasının en çok konuşulan ödül töreni olan Oscar gecesi, unutulmaz anlarıyla da hafızalarda yer tutuyor.
Oscar tarihinde Marlon Brando'nun ödülü reddetmesinden Jack Palance'ın sahnede şınav çekmesine, Roberto Benigni'nin salonda koşuşturmasından Adrien Brody'nin Halle Berry'yi öpmesine kadar ilginç anlar bulunuyor.
Sinema dergisi "Empire", Oscar tarihinin birbirinden unutulmaz anlarını derledi.
Bazıları hayata veda eden ünlü Hollywood yıldızları ve yönetmenlerinin imza attığı ilginç anlardan bazıları şöyle:
-Yıl 1973: "Baba-Godfather" filmiyle "En İyi Erkek Oyuncu" dalında Oscar ödülü kazanan Marlon Brando'nun ismi okunduğunda sahneye beklenmedik bir konuk çıktı. "Sacheen Littlefeather" isimli kızılderili genç kız, Brando'nun Oscar ödülünü reddettiğini tüm dünyaya ilan etti. Littlefeather, burada, aktörün, sinema endüstrisinin
Amerikalı yerlilerin sorunlarına duyarsız kaldığı gerekçesiyle ödülü kabul etmediği yönündeki mesajını tüm dünyaya ilan etti.
-1974 yılında, David Niven'ın sunuculuk yaptığı törende tam Liz Taylor'ın ismini anons ettiğinde Robert Opel adlı kişi çıplak bir şekilde sahneye geldi. Niven, hiçbir tepkide bulunmadan, gayet sakin bir şekilde esprili bir yanıt vererek konuşmasına geri döndü. Sanatçının bu soğukkanlılığı uzun süre alkışlandı.
-1992 yılındaki törende, aktör Jack Palance, "City Slickers" filmiyle "En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu" ödülünü kazandı. Sahneye gelen ve o sırada 73 yaşında olan aktör, birden şınav çekmeye başladı. Sanatçı, bu törenden 14 yıl sonra 87 yaşında hayata gözlerini yumdu.
Sonunda kazandı
-Sinemanın efsane yönetmenlerinden Martin Scorsese, 5 kez aday gösterildiği Oscar'ı bir türlü alamamasıyla dikkat çekmişti. Ünlü yönetmen, altıncı kez "Köstebek-The Departed" adlı filmle aday gösterildiği geçen yıl kelimenin tam anlamıyla "şeytanın bacağını kırdı". Steven Spielberg, George Lucas ve Francis Ford Coppola, ödülü sunmak için sahneye geldiklerinde zarftan Scorsese'nin ismi çıktı.
Scorsese, "iyi kontrol ettiniz mi zarfı, emin misiniz?" diye espri yaparken, sinema dünyasının aynı kuşaktan dört büyük yönetmeni mutluluk karesinde bir araya gelmiş oldu.
-1972 yılında, o zamana kadar 2 Oscar ödülü kazanmış olan Charlie Chaplin'e verilen onur ödülü olay oldu. "Amerikan aleyhtarlığı" yaptığı için sürgün edildiği ABD'ye 20 yıl aradan sonra döndüğünde kahraman gibi karşılandı. Salon alkışla inlerken, Oscar tarihinin en uzun alkışlanan ödülü oldu.
Chaplin gözyaşlarına hakim olamıyordu, aynı sırada salonda gözyaşı dökmeyen hiç kimse yoktu. Amerika kahramanını karşılıyordu.
Unutulmaz sevinç anları
-Yıl 2002: "Monster's Ball" filmindeki rolüyle "En İyi Kadın Oyuncu" ödülünü kucaklayan Halle Berry, bu ödülü kazanan ilk kadın siyah oyuncu unvanına da kavuştu. Sahneye geldiğinde gözyaşlarına boğulan güzel yıldız, ödülünü tüm kadınlara ithaf etti ve şöyle dedi: "Bu an benden çok daha büyük..." Daha sonra yeniden gözyaşlarına boğuldu.
-2003'te, Berry Oscar törenine damga vurmayı yine başardı, bu kez istemi dışında... "New York Çeteleri" filmindeki rolüyle "En İyi Erkek Oyuncu" dalında favori gösterilen Daniel Day Lewis'in ödülü kazanacağına kesin gözüyle bakılırken zarftan "Piyanist" filminin başrol oyuncusu Adrien Brody'nin ismi çıktı.
Sahneye gelen Brody, ismini anons eden ünlü yıldız Halle Berry'ye sarılarak Oscar tarihinin en ünlü öpücüğüne imza attı.
-1998 yılında, "Titanic" filmi ödülleri adeta silip süpürürken, "En İyi Yönetmen" ödülü de bu yapımda kamera arkasına geçen James Cameron'a gitti. 11 dalda ödül alan filmin yönetmeni Cameron, altın heykelciği kucaklarken filmde Leonardo DiCaprio'nun ünlü repliğine gönderme yaptı:
"Ben dünyanın kralıyım." Gerçekten de öyleydi...
-1999'da, "Aşık Shakespeare" filmindeki rolüyle "En İyi Kadın Oyuncu" ödülünü kazanan Gwyneth Paltrow, ağlamaya başladı. Hıçkırmaktan konuşmasını bile tam anlamıyla yapamayan sanatçı, Oscar törenlerinin en çok ağlayan yıldızı unvanını da uzak ara kazandı.
Bir tek takla atmadığı kaldı
-1998: İtalyan yönetmen ve oyuncu Roberto Benigni, "Hayat Güzeldir-Life is Beatiful" adlı filmdeki rolüyle zorlu rakipleri Tom Hanks ve Ian McKellen'ı mağlup etti. Bu sürpriz sonuç oyuncuyu çok mutlu ederken, salonda oradan oraya koşuşturdu. Bu hali hiç kuşkusuz Oscar tarihinin ödül aldığına en çok sevinen oyuncusu yaptı Benigni'yi...
-2001 yılındaki törende, Julia Roberts, "Erin Brockovich" filmindeki rolüyle "En İyi Kadın Oyuncu" Oscar'ını kazandı. Çok mutlu olan ve neredeyse tanıdığı herkese meşhur gülümsemesiyle teşekkür eden Roberts, heyecandan isimleri birbirine karıştırdı.
-2005 yılında, "Benim Cici Silahım-Bowling For Columbine" adlı belgeselle ödül kazanan yönetmen Michael Moore, ABD Başkanı George W. Bush'a yönelik tepkisini sert bir konuşmayla dile getirdi.
İki dev oyuncuya bir ödül
-1968 yılında, "En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu" dalındaki ödülü ilan etmeye gelen Ingrid Bergman zarfı açtığında büyük bir sürprizle karşılaştı. Barbra Streisand ve Katharine Hepburn'ün kazandığı yazıyordu zarfın içindeki kağıtta. Böylece Oscar tarihinde ilk kez ödül iki sanatçı arasında paylaşılıyordu.
-Oscar tarihine "en eğlenceli sunucu" olarak geçen komedyen Billy Crystal, en unutulmaz şovunu 1992 yılında gerçekleştirdi. Sahneye "Kuzuların Sessizliği" filmindeki "Hannibal Lecter"ın korkunç maskesiyle gelen Crystal, izleyenleri kahkahaya boğan unutulmaz bir şova imza attı.
-1979 yılında "En İyi Film" ödülünü sunmak üzere sahneye alkışlar arasında gelen John Wayne, çok solgun ve güçsüz görünüyordu.
"Oscar ve benim ortak bir yönümüz var, ikimiz de 1928'de Hollywood sahnesine geldik" diyen Wayne, uzun yıllar boyu Oscar gibi bu sahnede kalmak istediğini söyledi.
Ancak, 2 ay sonra sinema dünyasının dev sanatçısı ve ünlü kovboyu hayata gözlerini yumdu.
-1996: "Superman" filmlerinin unutulmaz aktörü Christopher Reeve bu törende izleyici karşısına çıktı. Geçirdiği kaza sonucu tekerlekli sandalyeye mahkum olan oyuncu, sosyal sorumluluğa ilişkin yaptığı konuşmasıyla büyük alkış aldı ve törendeki herkesi gözyaşlarına boğdu.
Bu konuşmasının ardından "Superman geri döndü" yorumları yapılırken, sanatçı "Arka Pencere" filminde bedensel özrüne meydan okuyarak üstün bir oyunculuk çıkardı. Sinema dünyasının yılmaz savaşçısı, 2005 yılında aramızdan ayrılarak 10 yıl boyunca sürdürdüğü zorlu mücadelesine nokta koydu.