Leos Carax !f İstanbul'da
!f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali'nin konuklarından ünlü Fransız yönetmen Leos Carax, sinemaya dair hikayelerini, hayallerini ve kurgularını anlattı.
Son filmi "Holy Motors/Kutsal Motorlar"ın Türkiye galası için İstanbul'a gelen Carax, Fransız Sarayı'ndaki basın toplantısında, kendisi ve filmleriyle ilgili merak edilen soruları yanıtladı.
Carax, "Kutsal Motorlar"ı çekene kadar geçen 13 yıllık süreci ve hayatında nelerin değiştiğini şu sözlerle aktardı:
"Film yapmak çok kolay değil. Son yaptığım iki film arasında 13 sene vardı. Bir önceki filmim Pola X'in çok başarılı olduğunu söyleyemeyeceğim. Fransa'yı arkamda bırakmak, oradan biraz uzaklaşmak gibi projelerim vardı.
Londra ve Rusya'da projelerim vardı aslında ama hiçbiri gerçekleşmedi. 3 sene önce film yapmaya karar verdiğimde, 'Eğer şimdi film yapacaksam Paris'te yapmalıyım' dedim. Bunu da uygun bir bütçeyle çıkarmalıydım, bu da beni dijital film yapmaya itti."
"Kutsal Motorlar" fikrini başlatan şeyin sadece bir görüntü olduğunu söyleyen Carax, "Aklımdaki ilk görüntü büyük, beyaz bir limuzindi. Bunu ilk Amerika'da görmüştüm ama Fransa'da genelde Çin mahallesinde insanlar evlenirken bu tarz beyaz limuzinleri kullanırlar. Ve biraz öngörmediğim bir şekilde bunu filme çekmeyi düşündüm" diye konuştu.
"Zor olan, filmden daha akıllı ya da daha aptal olmaya çalışmak"
Carax, "Kutsal Motorlar"ın seyirci tarafından nasıl algılandığı sorusuna ise şu yanıtı verdi:
"Görmemiş insan sayısı görmüş insan sayısından daha fazla. Görmeye gidenlerin böyle bir deneyime karşı iştahı açık durumda aslında ya da bir şeyi deneyimlemek amacıyla orada bulunuyorlar. Bence film yeterince basit.
Mesela, çocuklara gösterme şansı buldum filmi. Çocuklar genelde anladılar anlatmak istediklerimi. Zor olan, filmden daha akıllı ya da daha aptal olmaya çalışmak. Çocukların bununla çok sorunu olduğunu söyleyemem ama büyüklerin var. Ama sabırlı olursanız, ilk 21 dakikasına sabredebilirseniz gerisini anlamak kolay olacaktır."
Carax, "Kutsal Motorlar"dan önce, 2008'de yönettiği kısa filmi "Tokyo!"nun uzun versiyonunu çekmeyi düşündüğünü, bunu da Amerika'da ve Kate Moss'la yapmayı planladığını kaydetti.
Eva Grace (Jean) rolü için neden Juliette Binoche'la değil de Kylie Minogue'la çalıştığını da Carax, şu sözlerle anlattı:
"Aklımda iki sevgilinin yıllar sonra karşılaşması vardı. İlk başta Juliette Binoche'u düşünmüştüm. Yıllar sonra Denis Lavant'la karşılaşacaklardı. Sonradan düşündüm ki, kendi sinemama çok fazla gönderme yapmış olacaktım.
Aklımdaki sahne ise çok fazla konuşacakları bir şeyin olmamasıydı. Geçmişte yaşadıkları acı söz konusuydu. Ve bundan yola çıkarak da kafamda bir şarkı vardı. Şarkının sözlerini İngilizce olarak yazdım ama kimin söyleyebileceğini bilmiyordum.
Sonra bir arkadaşımın bana Kylie Minogue'dan söz ettiğini hatırladım. Başka bir projede, Londra'daki bir iş için düşünüyordum onu. Kylie'nin ismini biliyordum ama kendisini tanımıyordum, şarkıcı olması dışında. Ondan randevu istedim. Ve bir melek kadar saf bulduğum için onunla film yapmaya karar verdim."
Carax, "Bugünün sinemacılarından sizi etkileyen ya da takip ettiğiniz yönetmenler var mı?" sorusuna da "Çok fazla film izlemiyorum. 16-17 yaşlarında çok fazla film izliyordum, özellikle Amerikan ve Rus sinemasından sessiz filmleri... Hollywood filmleri ve yeni dalgaya çok fazla zaman ayıramıyorum. İkinci filmimi yapmaya başladıktan sonra sinemaya gitmeyi bıraktım diyebilirim. Aslında şu anda ne olduğundan çok da haberdar değilim" yanıtını verdi.