23 film festivalden çekildi, Radikal Halk Ödülü de iptal!
Çayan Demirel ve Ertuğrul Mavioğlu'nun yönettiği "Bakur" belgeselinin Kültür Bakanlığı'nın baskısı sonucu 34. İstanbul Film Festivali'ndeki gösteriminin iptal edilmesinin ardından dün gece, 23 sinemacı ortak bir açıklamayla filmlerini festivalden çekti. Bugün de "Sansürün olduğu yerde sanat, sanatın olmadığı yerde yaratıcılık ve ifade özgürlüğü olamaz" diyen Radikal gazetesi, bu yılki "Radikal Halk Ödülü"nü iptal ettiklerini açıkladı.
Gazeteci Ertuğrul Mavioğlu'yla yönetmen Çayan Demirel’in yönettiği "Bir Gerilla Belgeseli: BAKUR (Kuzey)" filminin 34'üncü İstanbul Film Festivali kapsamındaki gösteriminin Kültür Bakanlığı'nın yazısı üzerine İKSV tarafından "tescil belgesi olmadığı" gerekçesiyle iptal edilmesinin ardından 23 film festivalden çekilirken, sinemacılar imza listesi yayınladı.
İKSV "Bakur" belgeselini programdan çıkarttı!
Yayınlanan ortak bildiride şu ifadeler yer aldı:
"34. İstanbul Film Festivali kapsamında BAKUR (KUZEY) adlı belgesel filmin bugün gerçekleşmesi gereken ilk gösterimi, Kültür Bakanlığı’nın kayıt-tescil ve eser işletme belgeleri olmayan yerli filmlerin festivalde gösterilemeyeceğini bildirmesi üzerine, festival yönetimi tarafından iptal edilmiştir.
Biz aşağıda ismi bulunan sinemacılar, kayıt-tescil ve eser işletme belgelerinin bir sansür aracı olarak filmlerin gösterimlerini engellemek için dayatılmasına karşı çıkıyoruz. Festivallerde gösterilecek yabancı filmlerden istenmeyen bu belgelerin yerli yapımlar için bir zorunluluk haline getirilmesini kabul etmiyoruz. Bunu bir baskı ve sansür olarak nitelendiriyoruz.
Ayrıca, haftalar önce Festival’in programı açıklanmış, hatta eser işletme belgesi olmayan bazı yerli filmler sorunsuzca gösterilmiştir. Bu müdahalenin Bakur filminin gösterimine yönelik yapılması, bu sansürün arkasında siyasi bir karar olduğunu da gözler önüne sermiştir.
Filmlerimizin özgürce izleyiciyle buluşmasının önündeki bütün engellerin derhal kaldırılmasını talep ediyoruz. Eser sahipleri olarak, eser işletme belgesi olsun olmasın bu belgeyi festivallere ibraz etmeyi reddediyoruz.
BAKUR belgeselinin uğradığı sansür kaldırılıp, filmin festival gösterimi özgürce yapılana kadar filmlerimizi İstanbul Film Festivali’nde hiçbir şekilde göstermeyeceğimizi ve bu koşullar altında İstanbul Film Festivali’nin tüm gösterimlerini durdurmasını talep ettiğimizi kamuoyuna duyururuz.
Ayrıca, tüm festivalleri, sinema meslek birliklerini, sinema emekçilerini, sinema yazarlarını ve tüm sinemaseverleri sansüre karşı dayanışmaya çağırıyoruz."
Festivalden çekilen filmler ve imzacıların listesi şöyle:
Ertuğrul Mavioğlu (Bakur)
Ayşe Çetinbaş (Bakur)
Koray Kesik (Bakur)
Ahmet Bawer Aydemir (Bakur)
Gürcan Keltek (Koloni)
Aziz Mullaaziz (Koloni)
Fırat Gürgen (Koloni)
Cem Kaya (Motör)
Eytan İpeker (İdil Biret: Bir Harika Çocuğun Portresi)
Erol Karakaya (İs)
Bingöl Elmas (Komşu Komşu Hu)
Gürkan Hacır (Haziran Yangını)
Özlem Küskü (Haziran Yangını)
Kazım Öz (Beyaz Çınar)
İhsan Kaçar (Berroj)
Ömer Leventoğlu (Berroj)
Zekeriya Aydoğan (Çırılçıplak/Şılfîtazî)
Deniz Yeşil (Yollara Düştük)
Hacı Orman (Homo Politicus)
Metin Kaya (Soluk)
Nadir Öperli (Nefesim Kesilene Kadar)
Emel Emine Balcı (Nefesim Kesilene Kadar)
Faruk Hacıhafızoğlu (Kar Korsanları)
Barış Atay (Eksik)
Bilge Elif Turhan (Sarmaşık)
Tolga Karaçelik (Sarmaşık)
Caner Erzincan (Yeni Dünya )
Ali Atay (Limonata)
Mehmet Eryılmaz (Misafir)
Murat Düzgünoğlu (Neden Tarkovski Olamıyorum)
Osman Özcan (Neden Tarkovski Olamıyorum)
Çiğdem Vitrinel (Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku)
Zeynep Dadak (Ufak Hakikatler)
Pelin Esmer (Ulusal Belgesel Jürisi)
Emel Çelebi (Ulusal Belgesel Jürisi)
Erden Kıral
Nuri Bilge Ceylan
Zeynel Doğan
Özgür Doğan
Reis Çelik
Onur Ünlü
Elif Refiğ
Cem Öztüfekçi
Aynur Özbakır
Nejla Demirci
Necati Sönmez
Erdal Ceviz
İsmail İçen
Can Kılcıoğlu
Radikal Halk Ödülü de iptal!
Dün gece yaşanan bu olayın ardından bugün de Radikal gazetesi her yıl verdikleri "Halk Ödülü"nü iptal ettiklerini açıkladı. Cem Erciyes'in kaleme aldığı metin şöyle:
"İstanbul Film Festivali'ndeki sansüre, sinemacılar haklı ve doğru bir tepki verdi. Dün gece, 22 sinemacı ortak bir açıklamayla filmlerini festivaldeki gösterimlerden ve yarışmadan çekti. Çektiler, çünkü onların kendi emeklerinden, yaratıcılıklarından başka hiçbir silahları yok.
Devlet sinemaya keyfi müdahalelerde bulunduğu, baskıcı dönemlerin karanlığında kaldı diye sevindiğimiz sansür mekanizmaları yeniden yeniden hortlatıldığı sürece, sinemacılar da diğer sanatçılarda izleyiciler de ülkenin bütün vatandaşları da bir tepki vermek zorunda. Sansürün olduğu yerde sanat, sanatın olmadığı yerde yaratıcılık ve ifade özgürlüğü olamaz. Kimse böyle bir Türkiye'de yaşamak istemez, istemiyor.
Altın Portakal'da Reyan Tuvi'nin belgeselinin yarışmadan çıkartılmasının arkasında da güncel siyasetin etkisi vardı. Sonuçta o zaman da sinemacılar sessiz kalmadı. Ama bir yandan olan festivale oldu.
Bu kez İstanbul Film Festivali'nde devlet açıkça, doğrudan müdahale etti ve bir filmin gösterimini engelledi. 'Bakur/Kuzey'in gösteriminden bir gün önce, festival yönetimine filmin 'kayıt tescil belgesi' olmadığı, gösterilemeyeceği hatırlatıldı. Oysa belgesel ya da kurgu pek çok film gösterime girmeden bu belgeye başvurmuyor ve festivallerde öylece gösteriliyor.
Devlet canı istediğinde bu yasal zorunluluğu sıkı sıkıya uygulamaya karar veriyor, gösterilmesini istemediği filmi yasaklamak için kullanıyor. Festivaldeki sinemacılara, Kültür Bakanlığı'nın hızlıca gerekli belgeyi vermeye hazır olduğu bilgisi gitmiş. Yani, 'belgeni al uslu uslu filmini göster' denmiş. Tabii ki sinemacılar buna aldırmadılar ve çoğu ilk filmini çeken yönetmenler olmasına rağmen, ödül beklentilerini, hayallerini bir yana bıraktılar, verdikleri onca emeğe aldırmadılar.
İçinde yetiştikleri festivalin bu yıl neredeyse iptal olmanın eşiğine gelmesini de göze alarak çekildiler. Bundan sonra da bu kararlılığın sürmesinde fayda var. Sansür aracına dönüştürülen her türlü yönetmeliğin değişmesi için ortak mücadele edilmesi gerekiyor. Sanıyorum ki öyle de olacak.
İstanbul Film Festivali Türkiye'de bugün sinema yapan neredeyse herkesin ve bu filmleri izleyenlerin de yetiştiği bir yer. Sansüre karşı çıkmak aslında festivalimize de sahip çıkmak anlamına geliyor. Çünkü biliyoruz ki festival özgürlüktür.
Tarihinde sansüre karşı çıkışlar olan, Türkiye'de filmlerin hiç değilse festivallerde özgürce gösterilmesini sağlayan, unutulmaz eylemlere sahne olan İstanbul Film Festivali'nin bu müdahaleye de sessiz kalmayacağını, sinemadan, ifade özgürlüğünden yana tavır alacağını biliyoruz. Nitekim sinemacıların bu kararlı tavrından sonra herkese onlara destek olmak, elinden geleni yapmak düşer. Radikal için de durum böyle.
Radikal Film Festivali'nin 12 yıldır bir parçası. Festivalin içinde, izleyicinin tercihini yansıtan Radikal Halk Ödülü'nü veriyoruz. İzleyiciler ulusal ve uluslararası yarışmada seyrettikleri filmler için oy kullanıyorlar ve her yıl kapanış töreni bu oylamanın sonucuyla açılıyor. Jürinin tercihinden önce, seyircinin tercihi sahneye yansıyor.
Bu yıl ulusal yarışmadaki filmlerin neredeyse tümü çekilmiş ve ulusal yarışma yapılamaz olmuş durumda. Uluslararası yarışma sürecek olsa, yabancı film gösterimleri gerçekleşse bile artık festivalin özgür ruhuna, coşkusuna sansür gölgesi düştü. Bu şartlarda bizim de elimizden gelen, sinemacılar gibi 'hayır' demek.
Sansüre hayır, devlet müdahalesine hayır; sinmiş, tadı kaçmış, buruk bir festivale hayır. O nedenle yıllardır büyük bir gurur duyarak düzenlediğimiz Radikal Halk Ödülü'nü bu yıl iptal ediyoruz. Bizim de elimizden gelen bu. Tekrar herkesin özgürce film izlediği bir festivalde yer alabilmek, filmlerin özgürce çekildiği bir ülkede yaşayabilmek için."