"Tiyatro öldü" mü?
27 Mart Dünya Tiyatro Günü Ulusal Bildirisi'ni bu yıl tiyatro yazarı, yönetmeni ve oyuncusu Kenan Işık hazırladı. Sanatçı, bildiride tiyatro sanatının artık öldüğü ve izleyiciden ilgi görmediği yönündeki iddialara tepki gösterdi.
Kenan Işık tarafından kaleme alınan 27 Mart Dünya Tiyatro Günü Bildirisi şöyle:
"Tiyatro öldü. Son yıllarda insanı usandıracak kadar sık tekrarlanan bir söz bu. 'Miadını doldurdu tiyatro, öldü'. Eğer öyle ise, gerçekten de iddia edildiği gibi öldüyse tiyatro, bugün Dünya Tiyatro gününü kutlamak yerine yasını tutalım tiyatronun.
Oyunları seyretmekten vazgeçip alalım kazmaları, kürekleri elimize ve bir mezar kazalım tiyatroya, şöyle görkemli, geçmişine yakışır bir anıt mezar. Başta bütün zamanların en iyi yazarı William Shakespeare olmak üzere bütün oyun yazarlarını, oyunları, oyuncuları, rejisörleri, dekor, kostüm, ışık tasarımcılarını, sahne arkası teknisyenlerini topluca gömelim bu mezara.
Ve hazır elimizdeyken kazmalar, kürekler, tiyatro salonlarını da yıkalım. Yıkamadıklarımızı da çürümeye terk edelim ki oynanmasın içinde seyircinin aklını çelip onları fitneye, fesada teşvik eden oyunlar. Yerle yeksan olsun daha çok özgürlük, daha çok demokrasi talepleri. Barış ve adalet özlemleri... Merhamet ve vicdan çağrıları, çığlıkları kalsın o enkazın altında ve işitilmesin.
Tiyatro sanatının piri Shakespeare'in 66. Sonesi'nde dediği gibi;
Çiğnensin inancın en seçkini
Mutluluktan nasibini almasın geniş halk kitleleri
Ayaklar altına alınsın insan onuru
O kız oğlan kız erdem dağlara kaldırılsın
Ezilsin hor görülsün el emeği göz nuru
Ödlekler geçsin başa mertlik bozulsun
Ve korkup dilini bağlasın da sanat
Çılgınlık sahip çıksın düzene
Doğruya doğru diyenin eğriye çıksın adı
Kötüler kadı olsun Yemen'e'
Mısır'a, Tunus'a, Libya'ya, Suriye'ye.
Yıkılsın yok olsun tiyatroyla birlikte yerel kültürler her ulusun, her etnik grubun kendi değerlerini tiyatronun ortak, evrensel değerleriyle buluşturarak insanlığa sunma ve savunma hakları...
Bir tek, dünyayı bir satranç ustası gibi kendi çıkarlarına göre biçimlendiren egemenlerin tekelindeki o ucuz, sığ ve kof kültür yürütsün hükmünü, televizyonlarda, sinemalarda, kitapçı vitrinlerinde, DVD raflarında.
Popülerin bir narkotik gibi bizi uyuşturup aklımızı başımızdan alan o yapay keyfiyle sermest olup unutalım insanlığın selameti adına unutmamamız gerekenleri.
Unutalım tiyatroyu, hayatı, insanı ve insanca olanı unutalım.
Bırakalım kıyametini yaşasın dünya
Ve kıyametten sonra da dönmeye devam etsin bu mavi gezegen uzayın sonsuz karanlığında..
İçinde, bu kıyamet oyununu anlatacak hiçbir oyuncunun olmadığı hüzünlü bir tiyatro dekoru gibi"