O kelimelerin anlamını biliyor musunuz?
Günlük yaşamımız içinde sıkça duyduğumuz hatta kullandığımız o kelimeler büyük çoğunluğu dilimize Arapça veya Farsça'dan geçmiş. Peki sıkça kullanılan bu kelimelerin gerçek anlamını biliyor muyuz?
Haberin Devamı
Müteşekkir
/

Dilimize Arapçadan geçmiş olan müteşekkir kelimesi, teşekkür kelimesinden türetilmiştir. Şükran, memnuniyet ve minnet anlamları içerir. Müteşekkir kelimesinde karşılıksız yapılan bir iyilik için duyulan minnettarlık ifade edilir.
Namütenahi
/

Sıfat özelliğinde olan kelimemiz Farsça “na”, Arapça “mütenahi” köklerinden türetilmiştir. Anlam olarak, sonsuz, ucu bucağı ve nihayeti olmayan demektir. Aslında Arapça olan mütenahi sonlu anlamına gelir. Başına gelen -na eki ile bu kelime olumsuzlaştırılmış yani sonu olmayan anlamı kazandırılmıştır.
Haberin Devamı
Zevahir
/

Yine Arapça kökenli bir kelime var sırada. Zahir kelimesinden türetilen zevahir, dış görünüm anlamına gelir. Bir kişinin veya bir eşyanın dışarıdan görünen dış yüzü demektir. Günümüzde ise sıklıkla “zevahiri kurtarmak” şeklinde kullanılır. Yani bir kişinin karizmasını düzeltmesi veya yapılan bir işte alelacele durumu toparlamak olarak kullanılır.
Ehvenişer
/

Arapça kökenli olan kelime, kötülerin arasında daha iyisi anlamı içerir. Günümüzde bu kelimeyi kötünün iyisi ifadesiyle kullanırız. Kötü şeyler arasında seçim yapıldığında, daha az kötü olanlar için ehvenişer kelimesi kullanılır. Yani iki kötü arasında daha hafif olanıdır.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
Zeyrek
/

Uyanık, akıllı, güçlü hafızalı, anlayışlı ve zeki anlamına gelen zeyrek kelimesi dilimize Farsçadan geçmiştir. Halk arasında işinin ehli, eli uz ve usta gibi anlamlarda kullanılan zeyrek kelimesi bir de keten tohumu anlamında kullanılır.
Meyus
/

Üzgün, ümitsiz, karamsar ve kederli gibi anlamları olan kelimenin kökeni Arapçaya aittir. Ümitsizlik anlamındaki “yeis” kelimesi ile aynı kökten gelmektedir. Daha çok olaylar karşısında düşülen bıkkınlık, yorgunluk hali ve karamsarlığı ifade eder.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
Girift
/

Farsça kökenli olan kelimemiz genel olarak karışık anlamına gelir. Eş anlamlısı girişik olan girift kelimesi; iç içe girmiş, karmaşık, birbirine dolaşmış ve çapraşık gibi anlamlar içerir. Farsçadan gelen kelime aynı zamanda neye benzeyen, üflemeli bir çalgı türü için de kullanılır. Bu müzik aletini çalan kişiye ise giriftzen adı verilir.
Haddizâtında
/

Aslına bakacak olursak, esasında, aslında anlamları içeren kelime dilimize Arapçadan geçmiştir. Kelimenin etimolojisini inceleyecek olursak; had Arapçada sınır demektir, zat ise kişilik ve öz anlamlarına gelir. Bu anlamları göz önünde bulundurursak, herhangi bir konu hakkında açıklama yaparken, aslında kelimesi ile hem önceki cümlelerden ayrılmış hem de kişinin kendi görüşlerinin dile getirildiği yeni bir açıklama yapılacağının işareti verilmiş olur.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
Safderun
/

Günümüzde sıradan kelimelerle anlatılan ifadeler, eskiden ne kadar da zarif bir şekilde kullanılmış öyle değil mi? Safderun da işte bu güzel kelimelerden biri. Saf, temiz kalpli, kolayca aldatılabilen anlamlarına gelen kelimemiz kökenini Arapça ve Farsçadan alıyor. Arapça “saf” ve Farsça “derun” kelimelerinin birleşiminden oluşan safderun temiz yürekli kimse anlamına gelmektedir.
Feriştah
/

Bir işi yapan en iyi kişi, işin ehli, uzmanı ve en yetkili kimse anlamına gelen feriştah kelimesi de Farsçadan dilimize geçmiştir. Günümüzde belki de en sık kullanılan eski Türkçe kelimeler arasında yer alır. En üstün ve en iyi anlamına gelen kelime melek anlamındaki “firişte” kelimesinden türetilmiştir.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
Sirayet
/

Yayılma, dağılma gibi anlamlarının yanında daha çok hastalıklar için kullanılan sirayet kelimesi; bulaşma, başkalarına geçme anlamında kullanılır. Kelime dilimize Arapçadan geçmiştir.
Canhıraş
/

Farsça kökenli olan kelime yürek parçalayan, iç tırmalayan ve dayanılamayacak şekilde üzüntü veren anlamlarına gelir. Bildiğimiz can kelimesi ile, tırmalayan anlamındaki hıraş kelimelerinden oluşmuştur.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
Vaveyla
/

Yine feryat anlamı içeren bir kelime var sırada. Ancak, çığlık ve bağırma anlamlarına da gelen vaveyla kelimesi, canhıraş gibi elem içermiyor. Kökleri Arapçaya dayanan vaveyla kelimesini daha çok, herhangi bir olay karşısında duyulan şaşkınlık ve acı karşısında atılan çığlıklarda kullanırız.
Munis
/

Dilimize Arapçadan giren munis kelimesi; cana yakın, yumuşak, sevimli, sıcakkanlı, uysal ve uyumlu gibi anlamlara gelmektedir. Sıfat olarak ise alışılmış ve yabancı olmayan gibi anlamları içerir.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
Fevkalbeşer
/

Kelimemiz insanüstü anlamına geliyor. Dilimize Arapçadan gelen fevkalbeşere; fevk kelimesiyle üstünlük anlamı kazandırılmış. Dilimizde daha çok; elimden gelenin fazlasını yaptım, var gücümle çalıştım gibi anlamların yerine kullanılır.
Mukadderat
/

Yine Arapça kökenli olan kelimemiz, yazgı ve kader anlamlarına gelmektedir. Takdir kelimesinden türetilmiş olan kelime, kader kelimesinin anlamında olduğu gibi, meydana gelmesi kaçınılmaz olan durumları ifade eder. Diyecek başka bir söz kalmadığında sığınılan kelime de diyebiliriz.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
Sarfınazar
/

Dilimize Arapçadan gelen kelime; görmezden gelme, vazgeçme, dikkate almama gibi anlamlara gelmektedir. Eğer kendinden önce gelen kelime -den ekiyle bitiyorsa cümleye; hesaba katılmasa da, sayılmasa da, göz ardı edilse de anlamları katar. İsim türünde olan kelime sarf ve nazar kelimelerinin birleşiminden oluşur.
Berceste
/

Farsça kökenli olan berceste kelimesi; güzel, seçilmiş, değerli anlamlarına gelir. Ber üzeri anlamını karşılarken, ceste ise sıçramış demektir. Bu iki kalıbın birleşiminden oluşan berceste kelimesi bu nedenle seçilmiş anlamında kullanılır. Aynı zamanda bir kadın ismi olarak kullanılabilen berceste kelimesi edebiyatta; ince anlamlı, latif, güzel, kolayca hatırlanan, sanat değeri yüksek ve yapısı sağlam dizeler için kullanılır.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
Hissikablelvuku
/

Türkçemize Arapçadan girmiş olan hissikablelvuku, önsezi demektir. Olacakları önceden hissetmek, tahmin etmek ve içine doğmak gibi anlamlara gelir. Günümüzde bu kelimeye benzer olarak altıncı his ifadesi kullanılmaktadır.
Pâyidar
/

Kökeni Farsça olan pâyidar kelimesi; ölümsüz, sonsuza kadar yaşayacak olan, kalıcı ve devamlı anlamlarına gelir. Genelde bir kişi tarafından yapılan cami, okul, yardım vakfı için bu kelimeyi kullanırız. Pâyidar kelimesiyle cümleye, yapılan iyiliğin sonsuza kadar yaşayacağı anlamı katılmaktadır.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
Tahayyül
/

Hayal kelimesinden türetilen tahayyül kelimesi, dilimize Arapçadan geçmiştir. Bir şeyi hayal etme, imgeleme, zihinde canlandırma, gözünün önüne getirme gibi ifadelerin yerine kullanılır. Türkçemizde ise daha çok tahayyül etmek kalıbıyla kullanılır.
Tumturak
/

umturak kelimesi; ihtişam, gösteriş, debdebe ve görkem anlamlarına gelmektedir. Kelimenin kökeni için bazı kaynaklar Arapça, bazıları Farsça olduğunu söylemektedir. Bir anlamı kuvvetlendirmek için kullanılan gereksiz yabancı kelimeler için de tumturak ifadesi kullanılır.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
Müşkülpesent
/

Zor beğenen, her şeye kusur bulan, titiz, bahaneler uyduran kimseler için müşkülpesent kelimesi kullanılmaktadır. Kelime Arapça müşkil (zor) ile, Farsça pesend (beğenen) kelimelerinin bir araya getirilmesi ile oluşmuştur. Günümüzde müşkülpesent kelimesinin kullanımına sıklıkla rastlarız.
Lâyetezelzel
/

Telafuzu oldukça zor olan kelime dilimize Arapçadan girmiş. Sarsılmaz ve güvenilir gibi anlamlar içeriyor. Kelimenin bileşimindeki tezelzül sarsıntı anlamına gelmektedir. Daha çok Osmanlı Dönemi’nde kullanılan kelimeyi en güvendiğimiz dostlarımız için kullanabiliriz.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
Efsunkâr
/

Farsça kökenli olan efsunkâr kelimesinin anlamı; büyülü, karşı konulamayacak kadar etkileyici demek. Efsun kelimesini sanırım hepimiz biliyoruz; büyü anlamına gelir. Sonuna gelen -kâr eki, kelimeyi “büyülü” olarak değiştirmiştir.
Perdebîrun
/

Farsça kökenli olan perdebîrun kelimesi; açık saçık konuşan, utanması olmayan, edepsiz, terbiyesiz şeyler söyleyen kişiler için kullanılan bir sıfattır. Kelimenin köklerindeki perde bildiğimiz perdedir, bîrun ise dış anlamına gelir.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
Feveran
/

Dilimize Arapçadan geçiş yapan feveran kelimesi; kaynama, coşma, fışkırma anlamlarına gelir. Daha anlaşılır bir şekilde açıklayacak olursak; birdenbire öfkelenme ve parlama demektir. Fevri davranış sergileyen kişiler için kullanılır.
Mutabık
/

Eski olmasına rağmen günümüzde en çok kullanılan kelimelerden bir diğerine daha geliyoruz. Anlaşma, birbiriyle uzlaşma, ortak karara varma gibi anlamlar içeren kelime dilimize Arapçadan geçmiştir. Kelimenin kökenindeki “tabk” uygun gelmek demektir.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
Şikemperver
/

Bir sıfat olan şikemperver kelimesi Farsçadan geliyor. Boğazına düşkün, yemek yemeyi seven, yemek yerken zevk alan kişiler için kullanılmaktadır. Kelimenin etimolojisini incelediğimizde; şikem karın demektir, perver ise besleyen. Günümüzde aslında şikemperver insanlara çok rastlıyoruz. Hani günümüzün en popüler sosyal ağlarından biri olan Instagram var ya, sadece yemek fotoğraflarından oluşan birçok galeri görebilirsiniz.
Âmiyâne
/

Arapça ve Farsça kökene sahip olan kelimemiz; basit, sıradan, bayağı ve alelade gibi anlamlara gelmektedir. Aynı zamanda kabaca veya kibarca olmayan gibi anlamlara da gelen kelimeyi neredeyse hepiniz kullanmışsınızdır.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
Lafügüzaf
/

Bazen bunlar çok boş laflar demeyiz de, lafügüzaf deriz. Farsça kökenli kelimemiz boş söz, faydasız laf, gereksiz lakırdı demektir. Dedikodu için de kullanılan kelime söyleniş şekliyle zarif olsa da, aslında olumsuz bir anlam içeriyor.
Tufeylî
/

Herkesin etrafında mutlaka bir tufeylî kişi vardır. Dilimize Arapçadan geçen tufeylî asalak ve parazit anlamlarının dışında, başkasının sırtından geçinen insanlar için de kullanılır. Kelimenin kökenindeki tıfıl, küçük çocuk ve parça anlamına gelir.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
Babayani
/

Baba kelimesinden türetilen babayani dilimize Farsçadan geçiş yapmıştır. Dış görünüşe ve gösterişe önem vermeyen, görmüş geçirmiş, hoşgörülü, babacan insanlar için kullanılan bir sıfattır.
Perestiş
/

Dilimize Farsçadan giren kelime; tapmak anlamındaki perestiden türetilmiştir. Taparcasına ve delicesine sevmek anlamına gelir. Şimdilerde böyle büyük sevgiler var mı bilemem ama, eskiden çok şiddetli sevgiyi ifade etmek için perestiş kelimesi kullanılırmış.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
Merdümgiriz
/

Farsça kökenli olan kelime birleşik sıfat özelliği taşıyor. Kalabalığı sevmeyen, insanlardan kaçan, yalnızlığı seven kişiler için kullanılır. Bu kelimeyi bazı kaynaklar hümanizmin zıttı olan mizantrop için de kullanmıştır. Yani insanlardan nefret etme, ürkme ve onları sevmeme gibi özelliklerle karakterizedir.
Meymenet
/

Dilimize Arapçadan geçiş yapan meymenet kelimesi; bereket, kutluluk ve uğurluluk anlamlarına geliyor. Aynı zamanda iyi özellik ve nitelik anlamına gelen meymenet kelimesinin zıt anlamlısı nuhuset yani uğursuzluk olarak geçiyor.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
Dilhun
/

Kalbi yaralı, içi kan ağlayan, büyük üzüntü içinde olan anlamlarına gelen kelime dilimize Farsçadan girmiş.
Tevekkeli
/

Sebepsiz, boş yere, rastgele, boşuna anlamlarını içeren kelime Türkçemize Arapçadan geçmiştir.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
Pestenkerani
/

Farsça kökenli olan kelime önemsiz, değersiz, saçma ve uydurma söz gibi anlamları karşılamaktadır. Genellikle küçümseme anlamında kullanılır. Bir konuşmanın veya cümlenin ne kadar boş ve önemsiz olduğunu anlatır.
Velhasıl
/

Kelimemiz özet ve öz anlamındaki hulasa sözcüğünden türetilmiştir. Bir konuyu anlattıktan sonra, konuyu toparlayarak bitirmek istendiğinde velhasıl denir.