Sanat kokan Viyana
Şehre adım atar atmaz "Ben gördüklerinden ve hissettiklerinden çok başkayım" dedirtiyor Viyana.
Gustav Klimt'e ait tabloların asılı olduğu havaalanında valizleri almaya doğru ilerlerken reklam panosu görmeye alışık gözler notalarla karşılaşınca şaşırıyor.
Her adımda Mozart'ın hoş geldin ifadesiyle gülümseyen fotoğraflarını, valsin babası olarak anılan besteci Johan Strauss'un adını kafelerde gördükçe daha da iyi anlıyorum Viyana'ya neden sanatın ve müziğin başkenti dediklerini.
Her Avrupa şehrinde olduğu gibi beni etkileyen şey bu kez sadece tarihi dokusunu koruyan büyük binalar değildi. Ruhuma dokunan; şehrin her yerini saran sanatın burada yaşayan insanların hayatlarını nasıl değiştirdiğini, yaşamlarına nasıl etki ettiğini görmekti.
Belediye binalarında düzenlenen balolar, biletleri aylar öncesinden tükenen klasik müzik konserleri, insanların konserlere gitmek için çıkardığı abonmanlıklar, restoranlar ya da alışveriş merkezleri yerine müzelere ve heykellere göre yön bulmaya çalışmalar aynı gezegende yaşanan başka hayatlardı.
İbn-i Haldun'un yüzyıllar önce söylediği "coğrafya kaderdir" sözü yine yeniden aklıma geldi.
Eagles Of Death Metal yarım kalan konseri tamamlayacak
Çoğu zaman; çocukken kurulan uçsuz bucaksız hayallere insanın doğup büyüdüğü yer sınır çiziyor diye düşündüm. İmkânsız olduğu düşünülen birçok şey çoktan başka insanların dünyalarında gerçeğe dönüşmüştü bile...
Viyana sokaklarında gezinirken hissettiğim bu duygular dünyanın en saygın konser mekânlarından Konzerthaus'ta Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası'nın sahneye çıkmasıyla daha da derinleşti.
Avrupa turnesine çıkan BİFO'nun ilk durağı Viyana'daki konserini tarihi bir mekânda izlemek bana ne kadar şanslı olduğumu fark ettirdi.
Konser bittiğinde 2 binden fazla seyircinin coşkuyla ayakta alkışladığı BİFO ise ayrı bir gurur yaşamama neden oldu.
Taylor Swift 3 ödülle Grammy'ye damgasını vurdu
Viyana'daki konser, 2009 yılından beri BİFO'nun sanat yönetmeni ve sürekli şefliğini üstlenen Sascha Goetzel'in doğup büyüdüğü yer olmasıyla da ayrı bir önem taşıyordu. Goetzel, enerjisi ve müzisyenlerin oturacağı sandalyenin yerine kadar her şeyi titizlikle inceleyen yapısıyla, bir şefin yalnızca orkestradan sorumlu olmadığını, orkestrayı bir aile gibi ayakta tutan motivasyonun kaynağı olduğunu da gösteriyordu.
BİFO'nun tek ses, tek bir vücut gibi hareket etmesinde büyük rol üstleniyordu.
BİFO'ya eşlik eden 1985 doğumlu keman virtüözü Nemanja Radulovic ise kemanı tüm kalbiyle çalmasının yanı sıra uzun siyah saçları, bir rock starı andıran giyim tarzı ve röportaj öncesinde sempatik tavırlarıyla farklılığını ortaya koydu.
Müziğin ve sanatın insanları, şehirleri, mekânları dönüştürücü gücünü benim gibi içinde hissetmek isteyenlere konserde ud ve kanun eşliğinde seslendirilen Şehrazat senfonik süiti'ni BİFO'nun yorumuyla bir kez daha dinlemelerini öneriyorum.
Dinledikçe, okudukça, izledikçe dünya değişiyor; hayat daha yaşanılası bir yere dönüşüyor.