“Gitarı konuşturan adam” son albümüyle İstanbul’da
“Hayatın gizemini çözdüğünüzü düşündüğünüzde bitmişsinizdir, sınırlara mahkum oldunuz demektir. Hayatın anlaşılması gerekmiyor; ben hayatın yaşanılası ve keşfedilesi bir şey olduğunu düşünüyorum” diyor adı Jimi Hendrix ve Van Halen gibi rock tarihinin en iyi gitaristleri arasında yer alan Joe Satriani… Daha önce de Türkiye’de konser veren gitarist ile vuslata sayılı günler kaldı: 27 Temmuz rotamız İstanbul Küçükçiftlikpark…
Bu yılın başında çıkardığı 16. albümü “What Happens Next” ile bir kez daha müzikseverlere notaların sınırsız sonsuzluğunu keşfettiren (1956) Joe Satriani’ye boşuna ‘gitarı konuşturan adam’ demiyorlar. Albümü canlı dinlemek veya Satriani’yi bir kez daha deneyimlemek için güzergâhınız belli: İstanbul Blue Night ve BKM organizasyonuyla gerçekleşecek olan konser 27 Temmuz’da Küçükçiftlikpark’ta... Gecede ön grup ise; müzikte 30. yılını kutlayan efsanelerden Pentagram.
Hadi, gelin biraz hafızalarımızı tazeleyelim ve sonrasında (2008’deki ‘Professor Satchafunkilus and the Musterion Of Rock’ albümünde) Âşık Veysel’in “Kara Toprak” türküsünü kendi üslubuyla yorumlayarak dinleyenlerini mest etmiş olan Satriani ile yaptığımız röportaja geçelim… Müziğe davul çalarak başlayan, fakat en etkilendiği isim Jimi Hendrix’in ölüm haberiyle davuldan gitara geçen Satriani, 70'lerin başında önemli caz ustaları Billy Bauer ve Lennie Tristano ile çalışıyor. Ardından 10 yıl süren bir öğretmenlik macerasına başlıyor.
California’daki Berkeley Müzik Akademisi’ndeki eğitmenliği sırasında Steve Vai, Kirk Hammett, Larry LaLonde ve Charlie Hunter gibi gitar dünyasının önemli isimleri öğrencisi oluyor. 1985’te yayınladığı ilk albümü 'Not of This Earth'le dikkatleri üzerine çeken Satriani, ilk büyük çıkışını 1987 tarihli 'Surfing With The Alien'la yakalıyor. 2 milyonluk bir satışa ulaşan bu albüm, tüm zamanların en iyi enstrümantal rock albümlerinden biri olarak tanımlanıyor. Bir vakit, Mick Jagger'ın kendi grubunda gitar çalan Satriani, sonrasında solo kariyerine odaklanıyor. 1992’de çıkan ‘The Extremist'’de büyük bir ticari başarı yakalayan usta virtüözün albümde yer alan 'Summer Song'u da bir hit halini alarak rock klasikleri arasına girmeyi başarıyor. Sözü; sonraki yıllarda ‘Crystal Planet’, ‘Engine of Creation’, ‘Strange Beautiful Music’, ‘Is There Love in Space’, ‘Super Colossal’, “Beyond The Supernova” ve son olarak “What Happens Next” gibi albümlere imza atan Joe Satriani’ye bırakıyoruz.
“Hayatı çözdüğünüzü düşündüğünüzde bitmişsinizdir”
• Sizin için “1980'den sonra elektrik gitarın başına gelen en iyi şey” gibi pek çok tanım yapılıyor. Bunun yanında da bir sürü ödül aldınız. Tüm bunların sizdeki karşılığı nedir; bu tanımlar sizin için ne ifade ediyor?
1980’den sonra yeni tür müziklerin daha da ilgi uyandırması ve gitar kısımlarının düzenlenmesi için yeni yollar keşfettik. EVH’dan Tom Morello’ya, Steve Vai’den Bubmlefoot’a, yeni oyuncular gitar düzenlemenin ve sound’un sınırlarını zorladılar. Bu da müzik adına alternatif yollar açtı. Ödüller ve tanımlamalar kısmında ise; “ödüller” her ne kadar mutlu etse de gerçekten de onları düşünmüyorum.
• Sartre; “Hayat, bir insan için üç bölümden ibarettir; dünyayı değiştireceğini sandığı, değişmeyeceğini anladığı ve kendisinin değiştiğini gördüğü…” Hayatınızı bölümlere ayırmanızı istesem; nasıl olurdu? Ortaya nasıl bir fotoğraf çıkardı?
Ben, Sartre’ın yanıldığını düşünüyorum; çünkü aslında insanın ‘çözdüğünü düşünmesi’nde bir sorun oluşuyor. Hayatın gizemini çözdüğünüzü düşündüğünüzde ya da sandığınızda bitmişsinizdir ve sınırlara mahkum oldunuz demektir. Hayatın anlaşılması gerekmiyor; ben hayatın yaşanılası ve keşfedilesi bir şey olduğunu düşünüyorum.
• Ocak 2018’de çıkardığınız “What Happens Next” var ama ben “Beyond the Supernova”nın kendi hayatımdaki yerini düşünüce sizdeki karşılığını merak ediyorum...
Evet, “Beyond The Supernova” yeni kaydım değil, 2015’in Temmuz’unda yayınlanmıştı. “What Happens Next” benim şu anki sürümüm. Diğer yandan “Beyond The Supernova” gerçek ben ile uluslararası rock yıldızı olan Joe Satriani’nin kişiliği arasındaki mücadeleyi detaylandıran hikayeli bir albümdür diyebilirim.
“En iyi kural kurallar yoktur”
• “Müziğin ilk kuralı – eğer sen onu hissetmiyorsan, seyircin nasıl hissedecek? Akorları ve teknikleri öğrenmeden önce asıl müziği hissetmelisin” diyor Carlos Santana. Sizin için böylesi bir kural var mı?
Sanatçılar, sanatsal anlayışlarında ve çalışmalarında özgün olmaya devam etmeliler. Ve en iyi kural “kurallar yoktur”… Müzik ruhun aynasıdır. Böylece insanların hissettikleriyle aynı şekilde yaşadıkları şey, hayatta olma konusunda da o yolu ifade ettiği için gerçektir, ebedidir. Ki zaman değişir, insanlar değişir, dünya değişir, böylece müzik de değişir.
• Enstrümanlarının bir süre sonra kişinin organı gibi olduğu söylenir; sizin için gitar ne anlama geliyor? Gitar çalış tekniğinizi dinleyiciler gözünde bu kadar kutsallaştıran nedir?
Yeni başlayan biri için yapılması en zor şeylerden biri gitara fiziksel olarak alışabilmektir. Tecrübeli müzisyen için yapılacak iş fiziksel tekniğin zorluklarını, engellerini mümkün oldukça yıkmak ve gerekirse parçalara ayırmaktır. Bu olduğunda dinleyici, sizi “enstrümanla bütünleşmiş” olarak görür. Ama o durum, müzisyen için sadece denemenin başka bir günüdür. Ben bu denemenin ve mücadelenin tadını çıkarıyorum ve elimden geldiğince kendimi daha da iyileştirmek için zorluyorum.
• 14 yaşında, ilk gitarı elinize aldığınızdaki halinize, bugün geldiğiniz yerden bakınca ne görüyorsunuz?
Ben bir gitarist olsam da hayatım pek çok kıvrım ve dönüş aldı. Zaten hayatın seni nereye götüreceğine dair bir işaret yok. Yolculuğunu kendin yaşamalısın ve bunu da cesurca ve dolu dolu yapmak zorundasın. Hayatımı sanatçı / müzisyen olarak yaşayabildiğim ve elimde gitarımla hayat boyunca yürüyebileceğim için şanslıyım. Müziğimi tanımlamak gerekirse de; 14 yaşında genç bir besteci olarak başladığımdan beri gördüğüm, deneyimlediğim, tasarladığım ve hayal ettiğim şeyleri yansıtıyor.
• Dünyadaki müzisyen ve dinleyicilere göre “büyük bir idolsünüz”. Bunun yanında; “Ama hiç kimse Steve Vai gibi gitar çalamaz” diyebilecek kadar da egonuzu aşmışsınız…
Kendimi o şekilde ve bu terimlerle düşünmeyi sevmiyorum. Bunu hayranlarıma ve eleştirmenlere bırakıyorum.
• Doğu ritimlerine daha çok yer verdiğiniz albümünüz “Professor Satchafunkilus and the Musterion Of Rock”ta Aşık Veysel’in “Kara Toprak”ını kendi üslubunuzla yorumlamıştınız, muazzamdı. Var mı böyle çalmak istediğiniz şarkılar?
Dünyanın her köşesinden ritmik, armonik ve melodik yaratımlar ilgimi çekiyor. Her kültürün kendini müzikal olarak ifade etme biçiminde böyle bir fark olması oldukça muhteşem. 16. stüdyo albümümde bu tavrın pek çok yansıması var.
• Son yıllarda yapılan elektronik ve analog müzik hakkında neler söylemek istesiniz?
Hepsi müzik. İyi iyidir, ‘çok iyi olmamak üzücü’ bir şey ama dünyanın sonu değil! Bense her türlü müziğin tadını çıkarıp, keyfini çıkarmaya bakıyorum.
“Hendrix’in performansını göremediğim için üzgünüm”
• Dinlediğiniz en iyi gitar şarkısı neydi?
Sanırım Jimi Hendrix’in Gypsys Live grubuyla “The Filmore” albümündeki “Machine Gun” şarkısı şu ana kadar kaydedilmiş en iyi elektrogitar canlı performansı. Rock gitarla kaydedilmiş tüm şarkılardan daha yıkıcı şekilde, yürekten ve teknik açıdan çığır açan... Öyle ki enstrüman bugünün standartlarını bile aşıyor. Şu da var ki; Hendrix’in canlı performansını göremediğim için üzgünüm.
• Son dönemde dünyada neler sizi umutlandırıyor ve öfkelendiriyor?
İnsanlar ve onların sevme kapasiteleri bana her gün umut veriyor. Bunu unuttuklarında, her şey ters gidiyor ve bu beni öfkelendiriyor.
• Sözsüz müzik üretip, bir nevi hisleri ve düşünceleri dinleyenlere bırakmak; sizce bu tarz müzik üretmenin zorlukları, artı ve eksileri neler?
Enstrümantal besteci daha betimleyici müzik yapmak istiyorsa notalarını daha dikkatli seçmeli. Kelimenin anlamını bilmeden ve söylemeden nasıl “ateş” hakkında şarkı yazabilirsiniz? Bu başlı başına bir iştir. Diğer yandan enstrümantal müziğin gücü, tıpkı biraz belirsiz olan şiir gibi, tüm insanlara farklı şeyler ifade ettirebilme yeteneğidir. Bu, dinleyicinin müziği, seçtikleri duyguları temsil edecek şekilde kullanmasına izin veriyor.
• Sahnede nasıl bir adam oluyorsun?
Benim en sevdiğim yer orası ve bu yüzden de kendimi çok iyi hissediyorum!
• İstanbul’da daha öncede konserler vermiş biri olarak bu gelişinizde nasıl bir dinleyici ve atmosfer bekliyorsunuz?
İstanbul'daki hayranlarımla tekrar bağlantı kurmayı dört gözle bekliyorum. Bu şehirdeki deneyimlerim her zaman muhteşem oldu. İstanbul’un cazibesini tekrar keşfetmek için sabırsızlanıyorum.
• Son olarak söylemek istediğiniz bu da benim için önemli dediğiniz bir mevzu varsa seve seve paylaşmak isterim.
Lütfen yeni albümüm “What Happens Next”i dinleyin. Umuyorum ki seveceksiniz.