Bir tuğla kadar kalın olmak ya da olmamak...
Artık bizden biri sayılan Ian Anderson, Maçka Küçük Çiftlik parkının küçük sahnesinde kafasında siyah bandanası, yıllara meydan okuyan ve sahnede salvolar atan fiziği, yan flütü ve gitarıyla arzı endam etti. Baştan sona çalınan Thick as a Brick samimi bir izleyici kitlesi tarafından coşkuyla dinlendi.
1970'ler progressive rock'ın altın yıllarıydı. İyi müziğin iyi müzisyenlerce yapıldığı, hem sözel hem de beste olarak pop müziğin en verimli işlerinin kotarıldığı , zamansız klasiklerin üretildiği bir dönemdi. 1972 yılının ise rock'n roll tarihinde apayrı bir yeri var. Deep Purple "Machine Head"'i , The Rolling Stones "Exile on the Main St"i, David Bowie ise "The Rise and Fall of Ziggy Stardust"'ı yayınlıyor, müziğin çehresini değiştiriyordu. Velvet Underground dağılırken, grubun beyni Lou Reed "Transformers" albümünü çıkarıyor ve herkes için mükkemel gün "Perfect Day"in tanımını yapıyordu. Pink Floyd ise stüdyoya girmiş tüm zamanların en büyük albümlerinden biri olan "Dark Side of the Moon"'u çalıyordu.
Müzikseverler için en bereketli yıllardan biri olan bu sene 10 Mart tarihinde İngiliz grup Jethro Tull bir gazete sayfasını albüm kapağına taşıdı. 8 yaşındaki Gerald Bostock'un yazdığı "Thick as a Brick" epik şiiri dönemin ruhundan, kuşak çatışmasından, değişen dünya ve etik değerlerden dem vuruyordu. Bu küçük dev adam elbetteki fiktif bir karakterdi. Ian Anderson'un dehasının yarattığı bu küçük dev adam 44 dakikalık bir kült eserin temasıydı. Aradan geçen 40 yılın eskitemediği kült eserin.
Albüm baştan sona çalındı
2012 yılında Ian Anderson 8 yaşındaki büyümüş de küçülmüş Bostock'un Thick As A Brick sonrası olası hayat(ları)ını kaleme aldı. Yeni bir kadro ve solukla "Thick as a Brick 2 Whatever Happened to Gerald Bostock?" ile 40'larını deviren küçük dahinin bir yetişkin olarak başından geçebileceklerini dinleyicileri ile paylaştı. Açıkçası nasıl devam filmleri ilk fimin tadını vermiyorsa Thick as a Brick 2 de birincinin yanında biraz sönük kalmıştı.
Gelelim Türkiye'ye, ülkemiz son yıllarda yılların verdiği bir açlıkla konserlere, festivallere ve pek çok müzikal etkinliğe sahne oluyor. İstanbul'a gelenin, gidenin haddi hesabı yok. Pazar günü Red Hot "Çile" Peppers'la meşk edenler, Pazartesi günü bir başka büyük müzikal olaya tanıklık ettiler. Maçka Küçük Çiftlik parkının küçük sahnesinde Ian Anderson kafasında siyah bandanası, yıllara meydan okuyan hafif yağlanmış ama hala sahnede salvolar atan fiziği, yan flütü ve gitarıyla arzı endam etti.
Tipik rock konserlerinin aksine yaş ortalamasının Ian Anderson'a yakın olduğu, Jethro Tull akranlarından oluşan bir kalabalık büyük bir keyifle grubu ve daha çok da Ian Anderson'u izledik. Orada bulunma amacımız yukarıda kısaca tarihçesinden bahsetmeye çalıştığım Thick as a Brick'Ie yad etmekti. Albüm baştan sona çalındı bir de üstüne Gerald Bostock'un sonraki tuhaf ve alışıldık hallerini devam albümü olarak dinledik. RHCP ile kıyaslanmayacak derecede küçük ama bir o kadar da kıyaslanmayacak derecede samimi bir ekiptik ve laf aramızda bira bile içebiliyorduk.
Ian Anderson; bizden birisi
Ian Anderson'u daha önce defalarca İstanbul'da, Ankara'da ve hatta Çeşme'de dinlemiştik. Artık bizden biri olan dünya yıldızlarından birisi. Aynı samimiyet ve müziğine karşı disiplin genç müzisyenlere sahnede örnek olacak cinsten. Gene gelse gene izlesek, dinlesek sıkılmayacağız. Belli ki o da bizi seviyor, iki senede bir gelmese kendini rahatsız ediyor. Türkiye'de Jethro Tull'ı ilk defa Harbiye Açık Hava'da canlı izleyenler, dün de çocukları ile alandaydı. Kim bilir belki 10 sene sonra bu sefer torunları ile ve gene kim bilir bu sefer de "A Passion Play"i dinlemek için bir araya gelirler.
Söz konusu Jethro Tull'ın müziği olduğunda zamanı çok dert etmemek gerekiyor. Siz kaçırsanız bile onlar sizi bir yerde mutlaka yakalıyor.