Loving Vincent: Bir "deli"ye adanmıştır
Fırçayı elinde aldığında 28, silahı karnına dayadığında 37’sindeydi. Sadece birkaç yılda amatörden ustaya dönüştü. Modern resim sanatının kurucusu kabul edilse de o bunu hiç öğrenemedi. Çünkü hayattayken sadece 1 tablosunu satabilmişti. “Köyün delisi” bu yoksul ve talihsiz ressam, bugün eserleri paha biçilemeyen, adına müzeler kurulan, resimleri dünyanın dört bir yanında sergilenen Vincent van Gogh’tan başkası değildi.
Haberin Devamı
“Bu adam ne kadar yalnız ki bir karga bile onu neşelendirebiliyor!”
/

Yıl 1891... Hollandalı ressam Vincent van Gogh’un Fransa, Auvers-sur-Oise’deki şüpheli ölümünden 1 yıl sonra, onun yokluğuna dayanamayan kardeşi Theo da hayatını kaybeder. Theo, Vincent’ın tek sırdaşı, mektup arkadaşı, akıl hocası ve hayattaki en büyük destekçisidir. Bu iki kardeşin mektuplarını taşıyan ve Van Gogh’un yakın arkadaşı olan postacı Joseph Roulin, ressamın ölüm haberiyle derinden sarsılmıştır. Theo’ya bir taziye mektubu ulaştırmak ister. Bunun için oğlu Armand Roulin’i görevlendirir. Armand, Paris'e vardığında Theo'nun da kardeşinin ardından öldüğünü öğrenince mektubu ulaştırabileceği bir akraba aramaya başlar. Film, böylece van Gogh’un esrarlı ölümünün izinde ilerleyen bir yolculuğa dönüşür.
/

İşte bu senaryo üzerine kurulan Loving Vincent’i özel kılan, tamamı resimlerden oluşan dünyanın ilk uzun metrajlı animasyon filmi olması. Yaratım süreci 6 yılı bulan, yüzlerce insanın dokunduğu kolektif bir emek bu...Hayatı akıl hastanelerinde geçen, 37 yaşında yoksulluk içinde hayata veda eden bir dahinin kişiliğine odaklanan film, baştan sona sanatçının eserlerinde kullandığı resim tekniğiyle yaratıldı. Kanvas üzerine yağlı boya tablolardan oluşan 65 binden fazla kare, 100’den fazla ressamın elinden çıktı.
Haberin Devamı
/

Polonya’nın Gdansk ve Wroclaw şehirleri ile Yunanistan’ın Atina kentindeki stüdyolarda gecesini gündüzüne katan bu ressamlar yüzlerce esere; Gece Kahvesi’ne, Ren Nehri’nde Yıldızlı Bir Gece’ye, Sarı Ev’e, sanatçının portrelerinde yer verdiği karakterlere ve tabii van Gogh’a yeniden hayat verdi. İşte o tablolar, filmdeki karakterlerin gerçek aktör ve aktrislerce özel stüdyolarda canlandırılmasından sonra yapıldı. Yani önce film çekildi, sonra resmedildi. Ve o resimler animasyona dönüştürüldü.
/

Sonunda ortaya her detayıyla ince ince işlenmiş bir yüksek sanat eseri çıktı. Yönetmenler Dorota Kobiela ve Hugh Welchman değeri öldükten sonra anlaşılan bir “deli”yi onun en sevdiği dille, resimle anlatırken, İngiliz müzisyen Clint Mansell da müzikleriyle bu şiirsel yolculuğa eşlik etti.‘Resimler dışında başkalarıyla konuşmayı olanaklı görmeyen’, çocukların bile aşağıladığı bu yalnızlaştırılmış adam, ne yaşadı ki o silahı karnına dayadı! Van Gogh’un hayatına ve kişiliğine dair en güçlü kaynak, çok sevdiği kardeşi Theo’ya yazdığı mektuplar... Filme de ışık tutan o mektuplar gizemi aydınlatmaya yetecek mi?
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Seyirciyi tabloların içinde yaşatan, Van Gogh sarısına gömen, ruhlarımızı renklere boyayan, katışıksız bir insan emeği ürünü olan bu yapıt, sanatçının yaşam öyküsünü bilenler için bile heyecan verici ve yepyeni bir deneyim.
/
Yönetmen: Dorota Kobiela, Hugh WelchmanOyuncular: Douglas Booth, Chris O'Dowd, Saoirse Ronan, Jerome Flynn, Helen McCrorySüre: 1s 35dkIMDB Puanı: 7,9