Zabel Yesayan'ın romanı 115 yıl sonra Ermenice olarak yayınlandı
İlk kez 1903’te İstanbul’da yayımlanan Dzağig gazetesinde tefrika edilen "Sbasman srahin meç" (Bekleme Odasında) adlı Ermenice roman, yaklaşık 115 yıl sonra ilk kez kitap olarak okuyucu karşısında.
"Isbasman srahin meç" (Bekleme Odasında) Batı Ermenice edebiyatının önemli isimlerinden Zabel Yesayan’ın ilk romanı.
İstanbul’da yayımlanan Dzağig haftalık gazetesinde Eylül 1903’ten itibaren tefrika edilen roman yaklaşık 115 yıl sonra ilk kez kitap olarak okuyucu karşısına çıkıyor.
Kaligian'dan 'Taşnaklar ve İttihatçılar'
Yazarın Paris’te geçen gençlik yıllarından izler taşıyan "Isbasman srahin meç" Fransa’nın başkentinde bir anne sağlık merkezinde geçenleri anlatıyor. Genç ve fakir Eva yeni doğan çocuğu için süt temin etmek adına hastane koridorlarında beklerken hemşirelerin ve hastane çalışanlarının gaddarlığa varan ilgisizlik ve kabalığına tanıklık eder.
Yeni doğan bir bebeğin ölümüne sebep olacak dereceye varan bu hale içten içe isyan etse de yaşananları bir tanıdık vasıtasıyla doktorlara iletmekten başka elinden bir şey gelmez. Ölümcül bir hastalıkla boğuşan eşinin bakımıyla da ilgilenmeye çalışan Eva güçsüzlüğünde kendisine el veren doktora karşı içinde doğan duygulardan dolayı içten içe bir rahatsızlık duysa da hislerini anlamaya ve tarif etmeye de çalışır.
Diaspora Ermeni edebiyatının önde gelen yazar ve eleştirmenlerinden Krikor Beledian’ın sunumu ile yayımlanan Bekleme Odasında Zabel Yesayan’ın edebi gelişimine tanıklık etmek açısından değerli.
Şeyhmus Diken'in 20. yılında 20. kitabı: 'Ahım Var Diyarbakır'
Zabel Yesayan
Yazar ve aktvist. Üsküdar'da doğdu, gençlik yıllarını burada geçirdi. İlk edebi eseri 1895'te yayımlandı. Aynı yıl Paris'e gitti, Sorbonne'da edebiyat ve felsefe derslerini takip eti. İstanbul'a ancak 1908'de, Meşrutiyet ilan edilince kesin dönüş yaptı. Yazarlık kariyerinin bu en verimli yıllarında kaleme aldığı öykü, deneme ve romanlarında, kadın hakları ve kadınların toplumsal yaşamdaki konumlarına geniş yer ayırdı. 24 Nisan 1915'te, Ermeni aydınlarının çıkarıldığı ölüm yolculuğundan bir hastanede saklanarak kurtuldu. Bir süre Bulgaristan'da kaldıktan sonra Bakü'ye geçti; Ermeni mülteci ve yetimler için yardım faaliyetlerine katıldı. Paris’te yaşarken Ermenistan hükümetinin daveti üzerine 1933'te Yerevan'a göç etti. 1937'de Stalin kovuşturmaları sırasında tutuklanıp Sibirya'ya sürüldü. Ölüm tarihi ve yeri kesin olarak bilinmemektedir.