Yordam Edebiyat'tan 5 yeni roman
Maksim Gorki'nin otobiyografik üçlemesi Çocukluğum", "Ekmeğimi Kazanırken" ve "Benim Üniversitelerim" Yordam Edebiyat'tan okurla buluştu. Yayınevi, China Miéville'in Demirdenizi ve Hans Kirk'in Köle'sini de yayımladı.
Yordam Edebiyat, Mart ayında beş yeni romanla çıkıyor okurların karşısına… Rus edebiyatının büyük isimlerinden Maksim Gorki, otobiyografik üçlemesi "Çocukluğum", "Ekmeğimi Kazanırken" ve "Benim Üniversitelerim" ile okurlarla yeniden buluşurken, bilim-kurgu ve fantastik edebiyatın önemli isimlerinden China Miéville de Türkçedeki dokuzuncu romanı "Demirdenizi" ile yine Yordam Edebiyat'ta. Danimarkalı yazar Hans Kirk'in bir kölenin "özgürlük tutkusunu" anlattığı eşsiz romanı "Köle" de Yordam Edebiyat'ın Mart 2018'de yayımladığı kitaplar arasında…
Çocukluğum
Mete Ergin'in Türkçe'ye çevirdiği Çocukluğum, Maksim Gorki'nin otobiyografik üçlemesinin ilk kitabıdır. Kimi eleştirmenlere göre Gorki'nin başyapıtı olan Çocukluğum, dünya edebiyatında da kendi türünün en seçkin örneklerinden biridir.
Aleksey Maksimoviç Peşkov'u büyük Maksim Gorki yapan yaşam yolculuğuna tanıklık ederken, bu acı dolu yaşamdan damıtılan müstear ismin (Rusçada "acı" anlamına gelen) Gorki oluşuna hak vermemek elde değildir.
Yordam Kitap 2018'e dört yeni kitapla girdi
Küçük Aleksey'in, doğduğu Nijniy-Novgorod şehrinden babasının ölümü nedeniyle ayrılıp, annesiyle birlikte büyükannesi ve dedesinin yanına gitmesi ile başlayan anlatı, Gorki'nin, "O evin içindeki her şey, kış günü karlarla örtülü sokaktan geçerken beni altına alan bir kızak gibi üzerimden geçiyor, soluğumu kesiyordu sanki," diye ifade edeceği günleri içerir. Bir yandan peteğine bir masal kahramanını andıran büyükannesinin balı damlayan Aleksey, yaşamın ne denli zor, ne denli acı yüklü olduğunu ilk kez bu yıllarda deneyimleyecektir.
Ancak bu deneyimler onu tüketmek, yılgınlaştırmak yerine ondaki yaşam inancını bileyecektir: "Hayat bizi her an şaşırtmaktadır ama hayvansal artıklardan oluşmuş, fokur fokur kaynayarak pis kokular saçan kalın çöplük katmanıyla değil, insanoğlunun bu çöplük katmanının altından yukarıya doğru çıkmak için zorlayan, iyiye yönelik, parlak, sağlıklı ve yaratıcı güçleriyle şaşırtmaktadır. Daha iyi, daha insanca bir hayatın yeniden doğacağı konusunda bizde sarsılmaz bir umut uyandıran da işte bu güçlerdir."
Çocukluğum, okuduktan sonra sizinle kalacak eserlerdendir.
Ekmeğimi Kazanırken
Maksim Gorki'nin otobiyografik üçlemesinin ikinci kitabı olan Hasan Âli Ediz'in Türkçe'ye çevirdiği Ekmeğimi Kazanırken, Aleksey'in çıraklık yıllarını anlatır.
Aleksey, ailesinin yoksul düşmesinin ardından kâh bir ayakkabı mağazasında kâh gemide kâh ikon atölyesinde çalışır. Keskin gözleriyle insanları izlerken roman ve şiirle de tanışır ve okumak onun için gitgide bir tutkuya dönüşür. Yalnız, kitaplarda okuduğu insanlarla çevresinde gördükleri birbirine benzememektedir.
Ekim Devrimi'nin 100. yılına özel: Yazar ve Sanatçıların Gözüyle Lenin
İleriki yıllarda sosyalist gerçekçilik akımının öncülüğünü yapacak olan Maksim Gorki 19. yüzyıl Rusyasının ses ve imgeleriyle dolu bu yapıtında, toplumu saran şiddet, amaçsızlık ve düşmanlık için bir çözüm arama çabasını da anlatır.
"Ben insanları çok seviyorum. Kimseye de acı vermek istemem. Ama duygusal olmak doğru değil; korkunç gerçek, güzel yalanların kelimecikleriyle gizlenemez! Hayata doğru! Hayata doğru! Yüreklerimizde ve beyinlerimizde bulunan bütün iyi ve insanca şeyleri hayatın içinde eritmek gerek!"
Benim Üniversitelerim
Maksim Gorki'nin otobiyografik üçlemesinin Hasan Âli Ediz tarafından çevrilen son kitabı olan Benim Üniversitelerim, ironik ismiyle üçlemenin diğer kitaplarından ayrılır. Çocukluk yıllarında yoksulluğu nedeniyle okulu bırakmak zorunda kalan Aleksey, bundan sonra da herhangi bir formal eğitim almayacaktır.
Yordam'dan Şefik Hüsnü kitabı:
O, öğrendiklerini doğadan ve insandan öğrenmiştir. Kazancakis'in deyişiyle hiyeroglifle yazılan hayatın anlamı, artık bir delikanlı olan Gorki için de gittikçe netleşmektedir. Fırında çalıştığı yıllarda devrimci öğrencilerle tanışan Gorki, o günleri, "Öğrencilerin sözlerinde, dilsiz düşüncelerimin çınladığını sık sık duyar gibi oluyordum. Ben bu adamlara kendisine hürriyet vaat edilmiş bir esirin sevinçli heyecanıyla bağlandım," sözleriyle anlatacaktır.
Benim Üniversitelerim, sayısız patron ve iş arkadaşıyla geçen ağır çalışma yaşamı sırasında toplumdaki saf kötülük ve cehaletle sık sık burun buruna gelen Gorki'nin bunlarla mücadelesini ve kendisini karamsarlık ya da yılgınlıktan, devrime ve insan gücüne olan inancıyla koruduğunu anlatan ilham verici bir yapıttır. Ona göre "Tanrıyı icat ettiğine bakılırsa, insan her şeyi başarabilir."
"Yeryüzündeki bütün gerici kuvvetlerin, barış ve milli bağımsızlık düşmanının, faşistin ve her çeşit yalancı, düzmece demokratın en korktuğu yazarlardan biri de Gorki'dir. Neden? Çünkü Maksim Gorki yalnız kendi halkına değil, bütün halklara yurtlarını, hürriyeti, barışı ve birbirini sevmeyi öğretir. Çünkü o, insanın, insanlığın geleceğinden, güzel günler göreceğinden emindir. Çünkü o, emekçi insanı, koluyla, kafasıyla çalışan insanı gerçek, biricik efendisi sayar. Gorki insanlar yaşadıkça yaşayacaktır. Çünkü yeryüzünün en büyük şairidir." - Nâzım Hikmet
Demirdenizi
Gelecekte veya geçmişte, hiç alışık olmadığınız karanlık bölgelerde, hiç de tekin olmayan tuhaf yolculuklara çıkıp, hayal gücünüzün sınırlarını zorlamak ister misiniz? Yanıtınız evet ise, Betül Çelik'in Türkçe'ye çevirdiği China Miéville'in Demirdenizi tam size göre…
Gerçekten de bambaşka, fantastik bir dünya bu... Toprağın derinliklerinden gümbürtüyle gelen devasa kralköstebekleriyle, gökyüzünde tehditkâr bir biçimde uçup duran ray martıları ve kahraman yarasalarıyla, raylarda aniden beliriveren tren melekleriyle, Melville'in Moby Dick'inden Defoe'nun Robinson Crusoe'suna edebî göndermeleriyle, sınırlara ve "öteki âlemler"e ulaşma azmiyle, avlarının ve felsefelerinin peşinde her tür maceraya atılan tutkulu kaptanlarıyla, yeni dünyaların ve algıların kapısını aralarken maceranın tam ortasına yerleşen genç dehalarıyla… bambaşka!
İtalyan bağımsızlığının heyecan dolu kesiti: Atsineği
Miéville, hiç şüphesiz, günümüzün en esaslı, en fantastik, hayal gücünü en çok kışkırtan hikâye anlatıcılarından biri. Demirdenizi de yine şüphesiz, onun en güzel, en çarpıcı anlatılarından biri.
Demirdenizi'nin açıklarında masalsı bir dünyaya kaptırıp gitmişken, para/kredi/borç ilişkilerini, doğa ve teknoloji arasındaki çelişkileri, hurdaya dönüştürdüğümüz çevreyi, iktidarı ve bürokrasiyi, bir felsefenin peşinde her şeyi göze alıp çılgınca koşturabilmeyi, insanın saflığını ve acımasızlığını ve benzeri olgu ve gerçekleri enine boyuna sorgulamak/sorgulatmak kolay mı?
China Miéville'in, diğer bilim kurgu ve fantastik edebiyat yazarlarından farkı tam da burada… Eşsiz bir macera, tuhaf bir kurgu, günümüzü ve geleceğimizi sorgulayan düşünsel birikim Demirdenizi'nde bir arada!
Köle
17. yüzyılın sonlarına doğru Yeni Dünya'dan İspanya'ya doğru yola çıkan bir İspanyol hazine gemisi... Gemide dönemin sınıfsal yelpazesinin neredeyse her renginden insan vardır. Üstsınıf güvertesinde idari ve askerî yöneticiler, engizisyon yargıcı, kapitalist bir kadın, aristokrat ve tacirler; alt katta denizciler, topçular, Kızılderili ve zenci köleler...
Derken bir Kızılderili köle çıkar sahneye. Onu topraklarından çalıp gemiye bindiren "efendi"sine itaat etmeyi reddeden, özgürlüğün semiz bir bedenden kıymetli olduğunu "uygar" ve "iktidar sahibi" güçlerinden daha iyi anlayan bir adamdır bu. Özgürlük tutkusu, kimliğini savunma cüreti ve inadıyla birleşince, gemide her şey altüst olacaktır...
Köle, hem içeriği, hem de yazılma nedeni ve koşulları açısından son derece ilgi çekici bir roman. Eylemci bir komünist olan Danimarkalı yazar Hans Kirk, Nazilerin 1940'ta Danimarka'yı işgal edişinin ardından tutuklanır. Kirk ve arkadaşları 1941 sonları ve 1942 başlarında, yazarın kendi deyimiyle "ümitsiz bir durum"la karşı karşıya kalırlar. Nazilere boyun eğip eğmeme tartışmalarının ortasına düşmüşlerdir. Köle, işte bu tartışmaya bir yanıt olarak kaleme alınmıştır.
Hans Kirk, Sermet Yalçın'ın çevirdiği kitabının müsveddesini cezaevinde bitirir. Ardından bir fırsatını bulup cezaevinden kaçar ve kaçarken de müsveddeyi gizler. Fakat Almanlar onu yakarlar. Yazar savaşın ardından tüm romanı yeniden yazmak zorunda kalacaktır.