hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Volin'in Bilinmeyen Devrim'i okurla buluştu

    Volinin Bilinmeyen Devrimi okurla buluştu
    expand
    KAYNAKCnnturk.com

    Volin'in bir bilinmeyen olarak Bolşevik Devrimi'ni, 1917-1921 tarihleri arasında vuku bulan toplumsal ve politik olayları masaya yatırdığı çalışması Bilinmeyen Devrim'de, "panayırın kenarında kalanlar", devrimin mikro ama hayli önemli ayrıntıları anlatılıyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Ayrıntı Yayınları, ünlü Rus anarşist Volin'in (Vsevolod Mikhailoviç Eikhenbaum) Bilinmeyen Devrim adlı kitabını Erdem Akbulut'un çevirisiyle okurla buluşturdu. Yayınevi ayrıca Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın bütün eserlerini okura sunuyor. İlk kitapta Gürpınar'ın, Kesik Baş ve Utanmaz Adam adlı iki eseri yer alıyor.

    Ayrıntı Yayınları, D. Fox, I. Prilleltensky ve S. Austin'in Eleştirel Psikoloji adlı kitabının 2. basımını, Ferîdüddîn Attâr'ın Esrârnâme'sinin 3. basımını, Theodore Zeldin'in İnsanlığın Mahrem Tarihi adlı kitabının 6. basımını, Giorgio Agamben'in kült kitabı Kutsal İnsan'ın 3. basımını, Gogol'un klasik eseri Palto'nun 8. basımını da okura sunuyor.

    Bilinmeyen Devrim

    Her devrim, değişik eğilimdeki çok sayıda yazar tarafından ve farklı dönemlerde yakından incelense bile, özünde büyük bir Bilinmeyen olarak kalır. Yüzyıllar geçer ve zaman zaman eski altüst oluşların kalıntılarını karıştırarak hâlâ ve her zaman o güne dek gün yüzü görmemiş olguları ve belgeleri keşfeden birtakım insanlar çıkar. Çoğu zaman bu keşifler, kesin kabul ettiğimiz bilgileri ve fikirleri alaşağı eder.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Genel olarak henüz bir Devrim'in nasıl inceleneceği bilinmiyor (tıpkı bir halkın tarihinin nasıl yazılacağının bilinmediği gibi). Öte yandan, deneyimli ve bilinçli de olsa birtakım yazarlar öyle hatalar yapıyorlar ve insanı çileden çıkaran ihmallerde bulunuyorlar ki okurların olan biteni doğru anlaması olanaksız hale geliyor. Örneğin çarpıcı olguları ve olayları, yani herkesin gözleri önu?nde cereyan edenleri, debdebeli 'devrimci panayır'ı dibine kadar inceler ve bolca sergilerken, sessizce, Devrim'in derinliklerinde, 'panayır'ın kenarında olan bitenleri ise küçümsüyor ve yok sayıyorlar. Volin

    Eleştirel Psikoloji

    Psikoloji dediğimizde aklımıza delilik, TV dizileri, evlilik programları, sabah şovları, kişisel gelişim kitapları, iyi anne baba olma yolları geliyor artık son zamanlarda. Psikolojinin popüler kültüre yansıması bunlar olsa da, bu kitapta ne bunları ne de anaakım psikolojik bilgiyi bulacaksınız. Eleştirel Psikoloji kitabının editör ve yazarlarından Dennis Fox'un ifade ettiği gibi, "Uğraşması en zor olan şeylerden biri de, çoğu psikologun, çalışmasının apolitik olduğuna dair inancıdır. Çoğu psikolog insanlara sadece yardım ettiğini düşünüyor. Aslına bakılırsa her ne kadar insanlara yardım etmeye çalışıyor olsalar da, yaptıkları çalışmalar çoğu zaman farkında olmadıkları varsayımları taşır."

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Eleştirel psikoloji, psikolojiye başka bir yerden bakıyor; insanı içinde yaşadığı toplumsal bağlamda anlamaya ve insanı toplumdan etkilendiği kadar onu etkileyebilme potansiyeline sahip bir özne olarak ele almaya çalışıyor. "Eleştirel psikoloji, eşitsiz olan, politik, ekonomik ve diğer toplumsal yapıların sürdürülmesini destekleyen anaakım psikolojinin içindeki kuvvetlere karşı çıkma çabasıdır."

    Aslında bu kitap, topluma psikoloji ile yeniden bakmak ve psikolojinin toplumsal değişimde nasıl bir rol oynayabileceğini görmek isteyenler için iyi bir kaynak. Üstelik, psikolojiye meraklı herkes okuyabilsin diye, her bölu?mde, önemli kavramları açıklayan bir sözlükçe, bir okuma listesi, faydalı olabilecek internet sitelerinin adresleri ve tartışma soruları yer alıyor.

    Volinin Bilinmeyen Devrimi okurla buluştu

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Esrârnâme

    "Doğu klasikleri arasında yer alan Esrârnâme [Sırlar Kitabı], yazıldıktan sonra birçok Fars ve Türk şairini etkilemiştir. Mevlânâ'nın çocuk yaşta iken edindiği bu kitabın onda bıraktığı izler Mesnevî'ye aynen yansımıştır. Daha önce aynı tarzda yazılan ve İranlı şair Senâî-i Gaznevî'ye ait Hadîkatu'l-hakîkat [Gerçeğin Bahçesi] da bu eserin kaleme alınmasında etkili olmuştur. İşlenen bazı konularda Hayyam etkisi açıkça görülmektedir. Attâr'ın edebî hayatının birinci ve en verimli döneminde kaleme alınan bu tasavvufî mesnevî, sembollerle, üstü kapalı ibarelerle doludur.

    Bu çeviride yararlanılan iki bilimsel neşrin açıklamalar bölümünde bunlar izah edilmeye çalışılmışsa da bazı yerlerde Esrârnâme'yi yayımlayanlar da işin içinden çıkamamışlardır. Zaman zaman basit bir konu veya kelime uzun uzun tefsir edilirken, çapraşık ve üstü kapalı ifadeler ya atlanmış ya da bir iki cümleyle geçiştirilmiştir.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Esrârnâme'nin çevirisinde iki yol izlenebilirdi. Birinci yolda, bu manzum eser nesren çevrilir, beyitler arasında bağlantı kurularak paragraf çevirisi yapılabilirdi. İkinci yol ise her beytin nazmen çevirisini yapmaktı. Biz ikinci yolu tercih ettik. Tasavvuf terminolojisine ait kelimelere dokunmadan, serbest vezinle, mümkün olduğu kadar kafiye tutturarak, herkesin anlayabileceği bir âşık edebiyatı dilini tercih ettik." Mehmet Kanar

    Volinin Bilinmeyen Devrimi okurla buluştu

    İnsanlığın Mahrem Tarihi

    İnsanlığın Mahrem Tarihi, insanlık hafızasını tazelemeyi amaçlayan bir unutulmuşlar derlemesi, tarihe geçenlerden çok geçmeyenlerin tarihi.Zeldin, insanlığın unutulmuş anılarını gün ışığına çıkararak, köşeye sıkıştığı noktalardan çıkış yolları bulabilmesi için insanoğlunun ufkunu genişletmeyi ve modern zihinlere yerleşmiş yanılsamaları yıkmayi deniyor.Zeldin'e göre her kuşak, tıpkı kendisinden önceki sayısız kuşak gibi, dünyaya kendi çağının gözlüklerinden bakarak binlerce yıllık insanlık deneyimini boşa harcıyor.

    Kendi atalarının sınırlı ve kolay kolay değişmeyen hafızasını kullanmayı tercih ederken, geçmişin karanlığına gömülüp giden koca bir insanlık hafızasından yararlanma fırsatını kaçırıyor.

    Bu fırsatta yatan en değerli hazine, hayatın kendi çağımızın ışığıyla aydınlanmış görüntüsünün değişmez bir son durak değil, beklenmedik dönüşler yaparak ilerleyen insanlık tarihinin rastgele bir noktası olduğunu keşfetmek.

    Zeldin'in unutulmuşlar tarihi, insanların hayata ve kendilerine ezelden beri bugünkü gibi bakmadıklarını göstermekle kalmıyor, umudun tükenmeye yüz tuttuğu noktada insanlığın imdadına yetişen şeyin her zaman yeni bakış açıları, yeni düşünce biçimleri ve yeni yaklaşımlar olduğunu hatırlatıyor.

    Kayıp insanlık hafızasının içinde kolayca tarihe gömülen bu zikzaklı geçmiş, Zeldin'e göre, insanlığın gelişiminde her zamankinden daha umutsuz olmamızı gerektiren bir noktada durmadığımıza işaret ediyor.

    İnsanların tarih boyunca aşka, dostluğa, sekse, korkuya, mutluluğa, zamana ve yalnızlığa karşı pek çok farklı bakış açısı geliştirdiğini, iyimserlikle kötümserlik, merhametle acımasızlık, hoşgörüyle bağnazlık, diğerkâmlıkla bencillik, merakla uyuşukluk arasında her zaman gidip geldiğini bilmek, çağın gözlüklerinden kurtularak yeni gözlükler edinme fırsatını hazırlıyor.

    İnsanoğlunun duygular dünyasında keşfe çıkmaya her zamankinden daha istekli olduğu bir çağda Zeldin, duygular tarihinin kuytularına ışık tutarak, insanlık hafızasını tazeliyor.

    Son iki yüz yılın etkileyici teknolojik patlamasına rağmen insanoğlu, özel hayat kulvarında pek çok bakımdan hâlâ emekleme çağını sürüyor.Zeldin bize kıyamete doğru sürüklenmekte olmadığımızı, bildik insanlık mücadelesini sürdürdüğümüzü haber veriyor ve özel hayata yönelik yeni bakış açıları, insanlar arası ilişkilerde yeni bağlılıklar, amaç duygumuzu yeniden kazanmakta kullanabilecegimiz yeni yöntemler öneriyor. Kötümserliğe direnenler İnsanlığın Mahrem Tarihi'ni sevecekler.

    Volinin Bilinmeyen Devrimi okurla buluştu

    Kutsal İnsan

    Kutsal İnsan, Giorgio Agamben'in siyaset felsefesi geleneğini radikal olarak yeniden düşünmeyi gerektiren özgün analizlerine bir yenisini ekliyor. Yakın geçmişteki çalışmalarında kimlik, tekillik, cemaat kavramları üzerinde yoğunlaşan ve totaliter olmayan ama "birey"den de hareket etmeyen bir cemaatin olabilirlik koşullarını araştıran Agamben, bu kitabında çıplak hayat kavramından yola çıkarak eski Yunan'dan bugüne Batı siyasi düşüncesine hâkim olan iktidar anlayışının görünmeyen yüzünü ortaya koyuyor.

    Michel Foucault'nun biyolojik modernliğin eşiği olarak adlandırdığı ve insanın biyolojik varoluşunun taşıdığı tüm güçlerle birlikte doğrudan doğruya siyasetin nesnesi haline gelmesi olarak tanımladığı biyosiyaset kavramını çıkış noktası olarak alan Agamben, Foucault'nun tersine biyosiyasetin sadece modernliğe özgü olmadığını, farklı biçimlerde de olsa Aristoteles'ten Roma Hukuku'na, İnsan Hakları Beyannamesi'nden Carl Schmitt'e, Auschwitz'den günümüz toplama kamplarına kadar siyasi düşünce ve pratikleri boydan boya katettiğini gösteriyor. İnsanın biyolojik varoluşunu "çıplak hayat" olarak kavramsallaştıran Agamben'e göre bütün bu süreçte söz konusu olan, yaşamın siyasi düzenin içine dahil edilmesi, aslında egemen iktidarın kendisini de kuran kökensel bir edimle iktidarın çıplak hayat üzerinde egemenlik kurmasıdır. Oysa hayatın siyasi düzene dahil edilmesi paradoksal bir biçimde ancak belirli anlamlarda dışlanmasıyla gerçekleşir. Bu paradoksal durumu tarihsel olarak en iyi ifade eden figür ise Roma Hukuku'nda karşımıza çıkan Homo Sacer, yani "kutsal insan" figürüdür. Öldürülebilen ama kurban edilemeyen bir kategori olarak kutsal insanın taşıdığı yaşam aynı zamanda egemenliğin alanını da belirler.

    Kendi çıplak hayatını kendi seçtiği bir biçimde siyasetin nesnesi haline getiren ama bunu yaparken de "kutsal" olan hayatından vazgeçmeyi göze alan insanları "hayata döndürmek" üzere öldürebilen iktidar uygulamaları bu analizler ışığında daha anlaşılır hale geliyor.

    Kutsal İnsan, siyaset felsefesindeki yerleşik düşünme kalıpları ve tanımlardan vazgeçerek okunması gereken ve Debord'un Gösteri Toplumu'ndan Negri ve Hardt'ın İmparatorluk'una giden özel çizgiyi izleyen bir kitap.

    Volinin Bilinmeyen Devrimi okurla buluştu

    Palto

    Toplumsal hayatın kıyısında yer alan "silik" bir karakterin, Akakiy Akakiyeviç adlı sıradan bir "devlet memuru"nun trajikomik hikâyesi anlatılıyor Gogol'ün Palto'sunda. Trajik olanla komik olanın ustaca bir araya getirildiği bu hikâye, gerek Rus edebiyatını gerekse dünya edebiyatını yarattığı karakter itibariyle derinden etkilemiştir. Modern hayatın bürokratik mekanizmaları içine çekilmiş, para sıkıntısı çeken, işini kaybetmekten ürken, çevresindeki insanlar tarafından sürekli aşağılanan, ezilip hor görülen bir memurdur Akakiyeviç. Kendini gerçekleştirdiği tek eylemse, "şevkle" yaptığı işidir:

    Bu işte, yani mektupları temize çekme işinde sadece kendine ait, değişik, hoş bir dünya bulurdu. İşini yaparken duyduğu mutluluk yüzünden okunurdu; bazı harfler gözdesiydi ve sıra bu harfleri yazmaya geldiğinde kendinden geçer, gözlerini kırpıştırır, gülümser ve sanki dudaklarıyla kalemine yardım ederdi. Yüzüne bakınca kaleminin ucundan hangi harfin dökülmekte olduğu kolayca anlaşılırdı.

    Kara kışın soğuğundan korunmak için bir paltoya ihtiyaç duyan Akakiyeviç'in, bu paltoyu güç bela edinmesiyle birlikte bütün hayatı altüst olur, komik olan yerini trajik olana bırakır…

    Volinin Bilinmeyen Devrimi okurla buluştu

    Kesik Baş-Utanmaz Adam

    "Hüseyin Rahmi Gürpınar, Tanzimat, Servet-i Fünun, Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerinde eser vermiş bir yazarımızdır. Gürpınar'ın romanlarındaki karakterler toplumun her kesiminden, her yaş grubundan seçilmiştir: İstanbul hanımefendileri, İstanbul beyefendileri, evlatlıklar, öksüz ve yetimler, yoksullar, dadılar, kalfalar, kahyalar, bürokratlar, küçük memurlar, polisler, yazarlar, Mülkiyeliler, hukukçular, askerler, doktorlar, eczacılar, tüccarlar, öğretmenler, din adamları, politikacılar, şairler, müzikseverler, ressamlar, tiyatrocular, sporcular, harp zenginleri, vurguncular, mirasyediler, içgüveyiler, dullar, gayrimeşru çocuklar, dolandırıcılar, dilenciler, eşkıyalar, fahişeler, metresler, muhabbet tellalları, hovardalar, şıpsevdiler, fedakârlar, iffetsizler, namussuzlar, alafranga tipler, dejenere tipler, züppe tipler, dedikoducular, fettanlar, Fransızlar, Rumlar, Ermeniler, Yahudiler, Ruslar, vb. Romanlarda bu karakterler gerçek hayattaki gibi konuşturulurlar. Eğitimlerine uygun söz dağarcıkları, ağız özellikleri, şiveleri, ifade biçimleri, kullandıkları argo sözler yazıya geçirilmiştir..." (Emine Gürsoy Naskali)

    Volinin Bilinmeyen Devrimi okurla buluştu

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow