Türk edebiyatının usta isimlerinden Vedat Türkali, 97 yaşında hayata gözlerini yumdu. Türkali'nin yazmış olduğu kitapları sizler için derledik.27 Mayıs 1960 askeri darbesinden önce Türkiye içten içe kaynıyor. Kenan, yıllar önce gizli komünist partisine girme suçlamasıyla polis sorgusunda çabucak yılgınlığa düşmüş, eski çevresinden tümüyle kopmuştur. Karısı ve çocuğuyla korunaklı bir yaşam sürdürmektedir. Aslında mutsuzdur, içi ile barışık değildir. Bir meyhanede tanıştığı genç Günsel, içinde çürümemek için direnen ne varsa hepsini ateşleyiverir. Aşk, direniş, devrim günleri Yaşam, Kenan'a kendini bir kez daha sınama olanağı verir. Fatmagül'ün Suçu Ne? usta yazar Vedat Türkali'nin hem filmiyle hem televizyon dizisiyle büyük ses getiren senaryosundan Sabahat Altıparmakoğlu tarafından öyküleştirildi. Bir genç kadının dramı yanında bir ilçede oynanan siyaset ve seçim oyunları, küçük hesaplar, erkek dünyası da bu etkileyici öyküde ustalıkla yansıtılıyor. Olayların eksenini, doktora öğrencisi Nergisin ölümle tehdit edilen sevgilisi, fizik asistanı Korhanı ölümden kurtarmak için Bodruma getirilişi, orada eski sevgilisi Özgürle karşılaşması oluşturuyor. Nergis-Korhan, Nergis-Özgür ilişkisinin çevresinde, ülkenin içinde bulunduğu durum, terörün tırmanışı, Bodrumdaki yaşayış ele alınıyor. En güzel şiir de birlikte olmanın şiiri. Onu yaz yazacaksan! Sevişmek de dayanışma değil mi? Pervin'le dün gece bölüştüklerimizin sürüp gitmesi, bütün bu görünenler. GREV ÇADIRINDA'nda onu anlatmak istiyorum. Nasıl? Bulamadım daha; kolay mı?.. Yalnız onu da anlatmak istemiyorum. O çadıra kapatılmaya başkaldırmak gerek. Sevişmek varsa niye katı sınırlar çizilsin? Birkaç çirkinin yol kesmesiyle yitecek mutluluk, yalanın bir parçası demek... Hem de en kötü parçası... Faizi bile vardır!.. Koy çelik kasaya, sakla!.. İnsana, yakışan verilmeli. Bir de, şunların anlamayacağı dizeler söyleme sakın. Benim anladığımı onlar niye anlamasın? Öyle değil biliyorsun... Güçlük de orada... Bakma sen bu şamataya, onların her şeyi anlayacakları gün epeyi ilerlerde daha. Anlatamayınca böyle söylersiniz. Öyle iyi anlar ki onlar... Bunca toplanmasını bilecekler de doğruları söyleyeceksin, anlamayacaklar!.. Gülüşüp konuşmalarına bak şunların, birbirlerine yemek uzatışlarına... Ellerini çektiler, kaldırım taşına döndü şu duvarların ötesindeki makineler... Kös kös bekliyor hepsi... Salt onların doğruları yeterli olsa. Tarihsel olanı bütün katılığı, çiğliğiyle roman dışı niteliklerini göze batırıcı biçimde roman olaylarının içine koymaya özen gösterdim. Roman yapısındaki düşsel olaylar; yoğun, acılı, duygu dokusu içinde gelişirken, kaynayan suya atılmış buz kalıpları gibi somut tarihsel olaylar bitince roman yine kendi çizgisi içine döner. Tek Kişilik Ölüm'de; tarihsel an'larda, o an'ları kapsayan süreçlerdeki yıkılışlara neden olan kişisel yanlışların saptanıp yansıtılmasıyla, özellikle 1940'dan sonraki TKP tarihinin önemli kesitleri alınarak bir tür eleştirel şema çıkarılmıştır. Tarihte kaçırılmış fırsatların getirdiği zarar kolay giderilemiyor. Hele ders alınması bilinmemiş de, kayıplar üstüste binmişse... Değerlendiremediğimiz fırsatların acısını, o günleri yaşayarak çekmiş birileri olarak bize düşen; neleri, nasıl kaçırdığımızı açık seçik ortaya koyup içtenlikle sergilemektir. Bu kitap Vedat Türkali'nin, yıllardır zulüm gören, önce kendileri sonra da istekleri yok sayılan, görmezden gelinen bir halkın özgürlük mücadelesine katkı ve eleştirilerini ifade ettiği yazılar, konuşmalar ve röportajlarından oluşuyor. Öğrenilmiş tanımlar çerçevesinde bizim gibi olmayana karşı varolan nefret ve düşmanlık söylemleri hepimizin malumu, devletin ötekisinin her an değişebileceği de. Salkım salkım tan yelleri estiğinde diye başlayan, Boşuna çekilmedi bunca acılar diye devam eden şiirlerin yaratıcısı Vedat Türkali'nin bütün şiirleri bu kitapta yer alıyor. Romanları, senaryoları ve çalkantılı hayatıyla ülkemizin tarihi bir dönemine tanıklık eden Vedat Türkali, bize umutla seslenmeye devam ediyor: Bekle o günler gelsin İstanbul bekle. Vedat Türkali'nin yazdığı bu oyunun esin kaynağı bir gazete haberi olmuştur. Boyunlarına astıkları bıçaklarla yakalanmış iki genç, içlerinden biri aldatırsa, ötekinin boynunda asılı bıçağını,aldatanın yüreğine yapılacağına söz verdiklerini söylemişlerdir. Vedat Turkali oyununda bu cifti, bir başka çiftle otel odasında karşılaştırmıştır. Vedat Türkali'nin çocukluğunu, aile ortamını, arkadaşlarını, üniversiteye giriş sürecini, gizli TKP'yi arayışlarını ve Merih Hanım ile seksen yıl sürecek yol arkadaşlıklarının önemli kavşaklarını içeren bu otobiyografik kitap '51 tevkifatına kadarki süreci kapsıyor.Komünist, dönemin siyasi, kültürel atmosferinde, Samsun'un Kökçüoğlu Mahallesi'nde başlayan bir yaşamın Komünist bireye evrilişinin aşamalarını yakın çevresi ile birlikte anlatıyor. Komünist, bir yola çıkış hikâyesi. Doktor Nihat Kotar yıllar süren siyasal sürgünden, tutkuyla bağlı olduğu İstanbul'una dönebildiğinde yetmişinin sonlarındadır. Devrimci bir emeklilik yaşam çizgisi çekmiştir kendince. İstanbul'uyla özlem giderecek, dış ülkelerde sürekli içinde olduğu sanat etkinliklerini ülkesinde izleyecek, artık kapalı olan eski örgütü adına dış ülkelerde sürdürdükleri etkinliklerden üstünde kalmış yüklüce parayı vereceği en uygun örgütü arayıp bu ağır yükten kurtulacaktır. Bir de roman yazmayı düşünmektedir bu arada. Çelişkilerle çalkalanarak değişen, değişmeyen Türkiye'de şaşkınca dolaşmaya başladığı daha ilk günlerinde bir genç kız çıkar karşısına. Aralarında yaş uçurumu olan, inandıklarının tam karşısında değerler tablosunu benimsemiş görünen bu genç kızla, Esme'yle karşılaşması yeni bir dönem başlatmıştır yaşamında. Zaman: İkinci Dünya Savaşı'nın var gücüyle devam ettiği 1940'ların başı. İstanbul Üniversitesi'nde okuyan bir avuç anti-faşist devrimci genç, dönemin tek muhalefet partisi olan illegal Türkiye Komünist Partisi'ni aramaktadır. Bir avuç insan, 1940'ların Türkiye'sindeki tüm boyutlarıyla sergilenen karanlığı bir ucundan yırtmak için mücadele vermektedir. Bu oyun özellikle İstanbulda yıllardır geldi gelecek beklenen deprem olgusunu sergiler. En iyimserlerin 100 bin kişinin ölümü ile sonuçlanacağını söylediği bu acı olay ne yazgı, ne de doğanın acımasız oyunu olarak gösterilebilir. Şeytanın Kaşık Oyunları, yapımızdan doğan soygun, vurgun, yabanıl sömürünün neden olduğu yıkımı gösterme çabasındadır. Vedat Türkali, bu romanında Türkiye'nin 70'li yıllarına ayna tutuyor. Üniversiteli, sol görüşlü bir gencin gözünden Türk siyasi tarihinin en çalkantılı dönemlerinin birinin geniş bir panoramasını verirken, barınamadığı bir toplum içinde yolunu çizemeyen Muhsin'in tutkulu ilişkilerini de zor günlerin öyküsüne katıyor. Kökleri o yıllara dayanan ve günümüzde çokça tartışılan siyasal gelişmeler, sağ-sol çatışmaları, toplumsal güç olarak din ve sendikalaşmalar gibi konuların ve olayların bir nehir gibi aktığı roman, 12 Eylül Darbesi'ne doğru giderken, kahramanlarının hayatları üzerinden bir döneme farklı bir bakış açısı getiriyor. Türk edebiyatının ve sanat dünyasının önemli isimlerinden bir tanesi olan Vedat Türkalinin son romanı olanı olan Bitti Bitti Bitmedi ile 1915 yılını gerçek kişiler ile okurlarına sunuyor.Bitti Bitti Bitmedi romanı Diyarbakır cezaevi ile başlıyor ve o dönemin gerçek kişilerinin yaşadıkları anlatılıyor. Vedat Türkali, gerçek belgelere dayandırarak yazdığı kitabında Kürtleri ve Ermenileri konu alıyor.Bir tarafta Diyarbakır Cezaevinde işkence görmüş genç Kürt bir yazar. Diğer tarafta 1915 olaylarında ailesini kaybeden genç bir Ermeni kız. Yaşadıkları acıları birbirlerine aşık olmaları ile çözmeye çalışan iki gencin aşk hikayesini gerçek yaşananlar ile birleştirmiş Vedat Türkali.