Uluslararası ilişkilerin kurucu anlatısına itiraz: 1648 Söylencesi
Uluslararası ilişkiler kuramcısı Benno Teschke, 1648 tarihli Westphalia Barışı'nın kurucu niteliği neredeyse tartışılmaz konumdaki önermesine radikal bir itiraz getiriyor. Teschke, "1648 Söylencesi" adlı kitabında, Westphalia'nın ulus devleti tanımladığı ve Ortaçağ'dan modern zamanlara geçişi sağladığı anlatısını, tarihsel sosyoloji penceresinden eleştiriyor.
Benno Teschke'nin uluslararası ilişkiler anlatısına tarihsel sosyoloji penceresinden eleştirel bir yaklaşım getirdiği "1648 Söylencesi" adlı kitabı, Bülent Şimşek'in çevirisiyle Can Yayınları'ndan çıktı. Can Yayınları ayrıca, Mitchel P. Roth'un suç ve cezanın küresel tarihini anlattığı "Göze Göz"ü Barışhan Erdoğan'ın çevirisiyle ve Feyza Hepçilingirler'in Halide Edib Adıvar'ın iki farklı dönemde yayımlanan yazılarını bir araya getirdiği "Halka Doğru"yu okurla buluşturdu.
'Bir Başka Dünyadan' Batılı gözüyle Türkiye'yi anlatıyor
1648 Söylencesi
Bazen belli bir alanda ortaya atılan bir görüş baskın hale gelir, zaman içinde neredeyse tartışılmaz nitelik kazanır, sonraki kuşakların da eleştirel bir bakış getirmemesi sonucunda yegâne gerçeğe dönüşür. Uluslararası ilişkiler düşünüldüğünde, 1648 tarihi ve bu tarihin çağrıştırdığı Westphalia Barışı böyle bir özelliğe sahiptir: Ulus-devletin tanımlanması, Ortaçağ'dan modern zamanlara geçiş, modern anlamıyla uluslararası ilişkilerin oluşumu vb. çok uzun yıllar boyunca hep bu ikisiyle ilişkilendirilmiştir.
Yemek pişirmekten hayal kırıklığı yaratan sekse Açık Sırlar
Genç kuşak kuramcılardan Benno Teschke bu yaygın kabule Charles Tilly'nin tabiriyle "sosyolojinin tarihle karşılaştığı" yerden, tarihsel sosyoloji penceresinden eleştirel bir yaklaşım, radikal bir itiraz getiriyor.
Isabel Allende'den nesillere yayılan bir aşk hikayesi: Japon Sevgili
Teschke'ye göre, yaşananlar bir yandan tek bir tarihe, tek bir olguya sığdırılamayacak kadar büyük ölçekli, uzun soluklu, kademeli bir dönüşümün safhaları; diğer yandan, "büyük adamların" imza attıkları antlaşmaların çok ötesinde mülkiyet ilişkileri, sınıf yapısı, iktisadi cephe, toplumsal doku, jeopolitik gibi etkenleri içeren karmaşık, çok boyutlu bir sürecin sonucu.
Komiser Haritos'un üç yeni macerası Türkçede
Teschke'nin getirdiği perspektifin, açmaya çalıştığı tartışmanın, uluslararası ilişkiler alanındaki kimi dominant paradigmalarla girdiği hesaplaşmanın, bu arada kaleme aldığı konuya ilişkin literatür değerlendirmesinin ilgiye değer olduğu aşikâr.
Göze Göz
Suç ve ceza... İnsanlık tarihinin başlangıcından gelip günümüzün dijital dünyasına bağlanan iki kavram. Ve bu uzun yolculuk boyunca cinayetler, hırsızlıklar, tecavüzler, yolsuzluklar, savaş suçları, bunların yanı başında idam, hapishane, sürgün, toplumsal baskı, linç...
Göze Göz'de Mitchel P. Roth oldukça güç, büyük ölçekli bir işe soyunuyor, suç ve cezanın farklı farklı coğrafyalarda, farklı farklı zaman dilimlerinde izini sürerek evrensel bir tarihini yazmaya gayret gösteriyor.
Bu çalışmada Hammurabi Kanunları'na da Roma hukukuna da şeriata da Anglosakson hukuk geleneğine de yer var; yazar değişen zaman ve mekân içinde suçun tanımının yaşadığı evrimi, belli bir kültürde veya bir dönemde suç kabul edilenin bir başkasında nasıl normale dönüştüğünü, bununla birlikte doğal olarak suç karşısındaki yaptırımların da farklılaşıp yeni bir kimliğe büründüğünü incelikli, ayrıntılı bir biçimde ele alıyor.
Halka Doğru - Büyük Mecmua (1919) ve Yedigün (1936-1939) Yazıları
"Bizim elimizde zaman ve müze kokan, kıymetli kaplı, içi eski yazılar, tezhiplerle, zamanla sararmış kâğıtlarla dolu bir millet hayatı kitabı var. Bu kitaba başımızın çok derinden sakladığı izlerle merbutuz. Her iki adım eski muvazi bir adımın aksülamelini getiriyor. Başımız ve kalbimizle sarsılıyoruz. Fakat bu güzel kitabın ahkâmı artık bize döndüğümüz köşeden sonraki yolu söylemiyor. Ona uymaya çalıştıkça sendeliyor, geriliyoruz. O halde bu kitabı tamamen kapamalı mıyız?"
Kâğıda düşürdüğü her harfe halkın aydınlanması için bir görev yükleyen Halide Edib'in iki farklı dönemde yayımlanan yazıları bu kitapta birleşti: 1919'un esirlik günlerinde, milletin kurtuluşu uğruna Büyük Mecmua'da yazdığı yazılar ve 1936 ile 1939 arasında, özgür bir ülkenin insanları için Yedigün'de yazdığı yazılar. Feyza Hepçilingirler'in yıllar süren uğraşları sonucu kitap halini alan Halka Doğru, Cumhuriyet öncesi ve sonrasını önemli bir aydının gözünden görmemizi sağlıyor.
Can Yayınları öte yandan, kaleme aldığı her metinle yeniden tartışılan Halide Edib'in bütün eserlerini gözden geçirilmiş baskılarıyla okurla buluşturuyor.