Sel Yayıncılık 8 Mart'ı kadın yazarlarla karşılıyor
Kadınların yaşamı ve hakları açısından vahim bir tabloyla karşı karşıya bulunulan bir dönemde Sel Yayıncılık 8 Mart'ı ırk ve cinsiyet sorununu dünya edebiyatına taşıyan Toni Morrison, Fransız edebiyatının büyük ismi Marguerite Duras, radikal kuramın ve yeni feminist teorinin güçlü kalemi Sara Ahmed ve felsefenin mihenk taşı Hannah Arendt'le karşılıyor.
Kadınların bu vahim tablo karşısında yükselttikleri kolektif sesin umut olmayı sürdürdüğüne işaret eden yayınevi, Mart ayı boyunca yalnızca kadın yazarların ve teorisyenlerin seslerini duyurmaya çalışacak: "Kadınlar okuyor, kadınlar üretiyor, kadınlar direniyor. Kadınlar talep ediyor: Eşit, özgür, adil bir dünya; bu dünyayı mümkün kılacak bir dil ve zemin. Kadınların sesine kulak veriyoruz, kadınların dayanışma ve mücadele talebine katkı sunmak amacıyla Mart ayında yalnızca kadın yazarlardan oluşan bir seçkiyle okurların karşısına çıkıyoruz. Sara Ahmed'in dediği gibi: 'Feminizmin korku salmasına şaşmamalı: 'Birlikte tehlikeliyiz.' Yaşasın 8 Mart!"
Sel Yayıncılık Sara Ahmed'in "Feminist Bir Yaşam Sürmek"ini Beyza Sümer Aydaş'ın çevirisiyle; Marguerite Duras'ın "Moderato Cantabile" adlı romanını Alper Turan'ın çevirisiyle; Hannah Arendt'in "Siyasette Yalan"ını İmge Oranlı ve Berfu Şeker'in çevirisiyle ve Toni Morrison'un "Sula" adlı romanını ise Ülker İnce'nin çevirisiyle okurla buluşturuyor.
Salah Birsel'in nüktedanlığından nasibini alanlar
Feminist Bir Yaşam Sürmek
İkinci dalga feminizmin “Kişisel olan politiktir” önermesi, sosyal bilimlerin merkezinde bir gedik açtı. Sara Ahmed, bu gediğin çapını “Kişisel olan teoriktir” diyerek genişletmek, kuramsal olanın yaşamsal olanla ilişkisini yeniden kurmak için cüretkâr hamleler yapıyor; akademik çevrelerce dahi “radikal” olarak betimlenen bu hamlelerin gündelik olana içkinliğini gözler önüne seriyor. Düşüncemizle eylemlerimiz arasında bütünlüklü bir ilişki kurabilmenin, savunduğumuz değerleri hayatımıza yedirebilmenin keyifli ve bir o kadar çetin mücadelesine ışık tutuyor.
Beş parasız aylak takımının hikayesi: Yukarı Mahalle
Feminizme tutunmak, onun çatısı altında mücadele etmek, sesinin yankısında kendini duymak; işyerinde, aile sofrasında, akademide, ikili ilişkilerde kazanılan her tecrübeyi eleştirel düşünceyle buluşturmak… Feminist bir yaşam sürdürmenin her şeyi sorgulanabilir kılmakla mümkün olduğunu vurgulayan Ahmed, öğrenmenin, deneyimlemenin, yaşam ile düşünce arasındaki çatışmalı sürecin hiçbir zaman sonlanmayacağını belirtirken sorgulamayan, kendi sınırlarını inşa eden her hareketin iflas etmeye mahkûm olduğunun da altını çiziyor.
“Umut olan yerde, zorluk vardır” diyerek önümüze çıkacak engelleri birer motivasyon kaynağına dönüştüren, feminizmin gerekliliği ve feminist bir hayatın nasıl sürdürülebileceğine dair coşkulu, davetkâr ve umut dolu bu metin, gözünü budaktan sakınmayanların, elini taşın altına koymaktan çekinmeyenlerin kolektif eyleminin bir davetiyesi niteliğinde.
“Feminizmin korku salmasına şaşmamalı; birlikte tehlikeliyiz.”
Sara Ahmed, (1969), radikal kuram, eleştirel ırk araştırmaları ve sömürgecilik sonrası kuram araştırmacısı. Londra Üniversitesi, Goldsmiths Enstitüsü Medya Bölümü’nde Irk, Etnisite ve Kimlik alanında on yıldan fazla süre ders verdi. Genç kadın akademisyenler ya da akademisyen adayları başta olmak üzere akademideki tüm kadın bileşenlerin eril akademinin görünmez kurallarıyla birçok alanda kontrol ve denetime maruz bırakılması, cinsel taciz ve istismara uğrama riskiyle karşı karşıya kalması ve bu konuda yürütülen suskunluk ile münferit olayları bastırma politikası sonucu istifa etti. Çalışmalarına akademi bünyesinde olmaksızın devam etmektedir. International Journal of Cultural Studies, European Journal of Women’s Studies, New Formations, Borderlands ve Culture, Theory and Critique dergilerinde editörlük görevlerinde bulundu. Yazarın Duyguların Kültürel Politikası (çev. Sultan Komut, 2015) ve Mutluluk Vaadi (çev. Deniz Mayadağ, 2016) adlı eserleri Sel Yayıncılık tarafından yayınlanmıştır.
Anayasa Mahkemesi'nden Yumuşak Makine kararı
Moderato Cantabile
Modern Fransız edebiyatının en güçlü kalemlerinden Marguerite Duras’dan müzikal tarzda ritimlendirilmiş, dolup boşalan her şarap kadehinde kesintiye uğrayan kısa sahnelerin birbirine eklemlendiği, ölçülü, minimal bir metin, küçük bir başyapıt: Moderato Cantabile.
Bir cinayet: Bir adam bir kafede sevgilisini öldürür. Bir karşılaşma: Burjuva bir kadın yine aynı kafede, kocasının yanında çalışan, belli ki uzun süredir peşinde olan bir adamla tanışır. Cinayetin nedeni üzerine başlayan sohbet hayata, aşka ve ölüme dair söylenmişlerle söylenmemişler, yaşanmışlarla yaşanmamışlar arasında akar. Koyulaşan diyaloglar ışığında açığa kavuşanın ya da gizemini koruyanın ne olduğunu okura bırakan Duras, son derece etkileyici üslubuyla hayatın ta kendisini anlatır.
Marguerite Duras’ya yayınlandığı yıl Goncourt Ödülü’nü kazandıran, Peter Brook tarafından aynı adla sinemaya da uyarlanan yapıt, moderato cantabile ritminde, doruğa adım adım yaklaşan, taşkın bir anlatı.
Marguerite Duras, 1914’te Hindiçin’de dünyaya geldi. Babası matematik, annesi ise ilkokul öğretmenliği yapıyordu. Çocukluğu boyunca Fransa’da geçirdiği kısa bir süre dışında, on sekiz yaşına dek Saygon’dan hiç ayrılmadı. Paris’te hukuk, matematik ve siyaset bilimi okudu. İlk romanı Les Impudents’ı 1943 yılında yayımladı. Bunu roman, oyun, senaryo, söyleşi, deneme ve öykü türünde birçok eser izledi. Otobiyografik ögeler taşıyan Sevgili (Türkçesi: Tahsin Yücel, 2017) ile 1984’te Fransa’da Goncourt Ödülü’nü aldı. Kariyerinin başında daha geleneksel formda eserlere imza atan Duras’nın tarzı, ileri dönem eserlerinde deneysel bir hal aldı. Yazarın adı, Fransa’daki “Nouveau Roman” [Yeni Roman] edebiyat akımıyla da anıldı. Duras 1996 yılının Mart ayında, 82 yaşında öldü. Savaş Yılları Defterleri ve Diğer Metinler (Türkçesi: Işık Ergüden, 2015), Duras’nın 1943-1949 yılları arasında kaleme aldığı ve 1995’te bir arşive bağışladığı metinleri içerir. Yazarın Yann Andréa Steiner, Yaz Yağmuru ve Acı isimli kitapları da yayınevimiz tarafından yayımlanmıştır.
David Harvey'den 'Marx, Sermaye ve İktisadi Aklın Cinneti'
Siyasette Yalan
Yirminci yüzyılın en etkili düşünürlerinden biri olan Hannah Arendt, Pentagon Belgeleri’nin 1971’de ifşa edilmesinden kısa süre sonra yazdığı Siyasette Yalan adlı çalışmasında, tarih boyunca siyasette bir araç olarak kullanımı meşru görülen yalanların yirminci yüzyılda yepyeni bir çehreye bürünüp hangi mekanizmalarla hem siyaset sahnesini hem de olgusal gerçekliği egemenliği altına aldığını çözümlüyor. Demokrasinin karşı karşıya kaldığı bu hayati tehdidin bertaraf edilmesinde ise özgür basının ve özgürlükleri için baskılara boyun eğmeden mücadele eden insanların önemine vurgu yapıyor.
Tamamlayıcılığı bakımından önemsediğimiz Caty Caruth’un “Yalan ve Tarih” makalesi ise Arendt’in yazdıkları üzerinden yalanın doğası ve siyasi eylemle ilişkisi, yalanın kendi tarihini yazan kapsayıcı bir gerçekliğe dönüşme süreci üzerinde duruyor. Caruth, hem gerçeklik zeminini yitiren hem de bu yitirişi gözlemlemekten aciz hale gelen bir dünyada tarihe tanıklığın nasıl mümkün olabileceğini sorgulayarak, Arendt’in argümanlarının temeline ışık tutuyor.
Hannah Arendt, (1906-1975) Hannover’de dünyaya geldi. Marburg Üniversitesi’nde Martin Heidegger’in öğrencisi olarak felsefe eğitimi aldı, doktora tezini Heidelberg Üniversitesi’nde Karl Jaspers’in danışmanlığında tamamladı. 1933’te Nazilerin anti-semitist uygulamalarını ortaya koyan bir el ilanı hazırladığı için tutuklanıp kısa bir süre hapiste kaldıktan sonra Fransa’ya kaçtı. Paris’te çeşitli Yahudi mülteci örgütlerinde çalıştı. 1941’de Fransa’dan da ayrılmak zorunda kalarak New York’a yerleşti. Princeton, Chicago, CaliforniaBerkeley, Wesleyan ve The New School üniversitelerinde ders verdi. The New York Review of Books, Commonweal, Dissent ve The New Yorker için makaleler yazdı. Türkçeye çevrilmiş pek çok eseri bulunmaktadır. Responsibility and Judgement (2003) ve Thoughts on Politics and Revolution (1971) adlı eserleri de Sel Yayıncılık'ın yayın programında.
Caty Caruth, (1955-) ABD’de doğdu. Princeton ve Yale üniversitelerinde karşılaştırmalı edebiyat eğitimi aldı. Yale, Emory ve Cornell üniversitelerinde ders verdi. Halen Cornell Üniversitesi’nde edebiyat profesörü olarak görev almaktadır. Travma ve tanıklık alanında çalışan en önemli kuramcılarından biri sayılıyor.
Sula
Edebiyat tarihine armağan ettiği ölümsüz karakterler ve çarpıcı kurgularla dünya edebiyatının önde gelen isimlerinden, Nobel ve Pulitzer ödüllü yazar Toni Morrison ırk ve cinsiyet ayrımcılığını görünür kılan romanlarıyla okurların belleğinde eşsiz bir yer edinmiştir.
Kadın olmanın kuşatılmışlığını birlikte, yoksulluk ve yoksunluk içinde büyürken öğrenen iki kız arkadaş üzerinden suçu dahi paylaşmanın, aşkın ve ihanetin çarpıcı hikâyesi Morrison’un şiirsel dilinde hayat buluyor. Toplumsal normları kabullenişle, kendini bulma ve özgürleşme çabasının çelişkisi dönemin çetin atmosferinde gitgide çözümsüz bir hal alırken, farklı olana karşı duyulan korkunun birleştirici gücü Morrison’un usta kalemiyle gözler önüne seriliyor.
Güvendikçe yara almanın, sahiplenişin yarattığı esaret korkusunun, yaralara ama en çok da yaralayanlara duyulan özlemin, bütün olma, tamamlanma arayışının ve her şeye rağmen ayakta kalmanın; kadın olmanın incelikli hikâyesi: Sula.
Toni Morrison, (Chloe Anthony Wofford), 1931’de Ohio’da doğdu. Howard ve Cornell üniversitelerinde edebiyat eğitimi aldı. Tezini Virginia Woolf ve William Faulkner’in eserleri üzerine hazırladı. Texas Southern Üniversitesi’nde ve Howard’da İngilizce dersleri verdi. İlk romanının tohumlarını da Howard’da katıldığı bir yazı grubunda attı. Daha sonraki yıllarda editörlüğün yanı sıra akademide ders vermeyi sürdürdü. 1989’dan emekli olduğu 2006 yılına kadar Princeton Üniversitesi Beşeri Bilimler kürsüsünde görev yaptı. National Book Critics Circle Award, American Book Award, Presidential Medal of Freedom, National Humanities Medal ve Sevilen adlı kitabıyla Pulitzer gibi pek çok önemli ödüle layık görülen Toni Morrison, 1993 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanarak, bu ödülün verildiği ilk siyahi kadın oldu. En Mavi Göz, Merhamet, Sevilen, Sula ve Tanrı Çocuğu Korusun’un ardından Süleyman’ın Şarkısı da Sel Yayıncılık'ın yayın programında.