P. Coelho'nun yeni kitabı "Portobello Cadısı"

Paulo Coelho'nun "Portobello Cadısı" ve Miranda Glover'in "Başyapıt" adlı yeni romanları ile Ayşe Kudat'ın erkeğin maruz kaldığı şiddeti anlatan "Al Kocayı Vur Sopayı" raflardaki yerini aldı.
Paulo Coelho'nun "Portobello Cadısı" romanı, Celal Üster'in çevirisiyle Can Yayınları tarafından yayımlandı.
Kitapları dünyanın 150 ülkesinde 100 milyon satan ve 66 dile çevrilen Brezilyalı yazar Paulo Coelho'nun yeni romanı, asıl adı Şirin olan, fakat kendine Athena adını veren genç bir kadının, kimliğini ve varoluşunun anlamını aramak için çıktığı ruhsal ve duygusal yolculuğu anlatıyor.
Transilvanya'da yaşayan Rumen bir çingenenin gayrı meşru kızı olan, daha bebekken annesi tarafından yetimhaneye bırakılan Athena, zengin bir Lübnanlı çift tarafından evlat edilinir, önce Beyrut'ta, ardından Londra'da yetişir.
Her zaman Tanrı vergisi birtakım özel güçlere sahip olduğunun farkında olan Athena, normal hayata bir türlü ayak uyduramaz.
Transilvanya'ya giderek öz annesini bulan Athena, bu yolculuğunda tesadüfen tanıştığı İskoçyalı bir kadının rehberliğinde, sıra dışı yeteneklerini kullanmaya ve bir Portobello Yolu rahibesi olarak insanlara tinsel kavrayış gücü dağıtmaya, bedenle ruh arasındaki ilişkiyi güçlendirmenin ve evrenle bütünleşmenin yollarını öğretmeye başlar.
"Başyapıt"
Günümüz İngiliz edebiyatının önde gelen yazarlarından Miranda Glover'in "Başyapıt" adlı yeni romanı, bir müzayedede kendini "canlı bir başyapıt" olarak satışa çıkaran ressam Esther Glass'ın sıradışı öyküsünü anlatıyor.
"Başyapıt"ı en yüksek bedeli ödeyerek satın alan kişi için bir hafta boyunca, Leonardo da Vinci, Raphael, Holbein, Ingres, Whistler, Manet ve Klimt'in resim tarihine damgasını vurmuş tablolarındaki yedi ünlü kadını canlandıracak olan Esther, "Başyapıt"ı satıldıktan sonra günümüz sanat dünyasının açmazlarıyla yüz yüze geliyor.
Erkeğin maruz kaldığı şiddeti gözler önüne seren Türkiye'deki ilk kitap olan Ayşe Kudat'ın "Al Kocayı Vur Sopayı" adlı çalışması ise, birçok erkeğin eşi veya sevgilisinden şiddet gördüğünü dile getiriyor.
Erkeklerin pısırık görünmemek için gizlemeleri sonucu bir türlü açığa çıkarılamayan şiddetin işlendiği kitapta, erkeklerin eşlerinden, kadın ve erkek sevgililerinden çektiklerini ele alınıyor.
"Dorotea'nın Şarkısı"
Günümüz İspanyol edebiyatının önde gelen yazarlarından Rosa Regas'ın"Dorotea'nın Şarkısı" adlı yeni romanı ise, iç dünyasıyla yüzleşen Aurelia Fontana adlı bir kadının öyküsünü anlatıyor.
Madrid Üniversitesinde öğretim görevlisi olan Aurelia, kır evinde yaşayan babası felç geçirince, ona bakması için Adelita adında bir kadınla anlaşır.
Gizemli ve garip bir kadın olan Adelita'nın gelişiyle birlikte Aurelia'nın yaşamı altüst olur. Kendi varoluşunu sorgulamaya yönelen Aurelia, yaşamın farklılıklarını görür.