Nobelli yazardan gerçek ve efsanelerle örülü bir hikaye: Süleyman'ın Şarkısı
Nobel ve Pulitzer ödüllü yazar Toni Morrison, "Süleyman’ın Şarkısı" adlı romanında, gerçekler ve efsanelerle örülü bir hikayeyi anlatıyor, Afro-Amerikalı kimliği keşfetmenin ve köklere dönmenin dolambaçlı yollarını arşınlayan yazar, tahakkümden kurtulmaya, ırkçılığın sosyal dokuya işlemiş tezahürleriyle baş etmeye çalışan siyahilerin mücadelesinden bir kesit sunuyor.
Sel Yayıncılık, Toni Morrison'un Sibel Özbudun tarafından Türkçe'ye çevrilen romanı "Süleyman’ın Şarkısı", Georges Perecin'in Ayberk Erkayk tarafından Türkçeleştirilen romanı "Saraybosna Suikastı", Fernando Pessoa'nın Işık Ergüden tarafından çevrilen anlatısı "Prensin Ölümü & Şeytanın Saati", Ayşen Işık'ın öykü kitabı "Kör Dövüşü"nü okurla buluşturdu. Yayınevi ayrıca DüşünSel dizisinden Hannah Arendt'in "Sorumluluk ve Yargı" kitabını Müge Serin'in çevirisiyle ve Red Kitaplığı'ndan da Pierre Bourdieu'nün "Avrupa Sosyal Hareketi İçin" alt başlıklı "Karşı Ateşler – II" kitabını Işık Ergüden'in çevirisiyle okura sundu.
'Bülbülü Öldürmek' ABD'nin en sevilen romanı seçildi
Süleyman’ın Şarkısı
Nobel ve Pulitzer ödüllü Toni Morrison’dan toplumun dışlanmış, horgörülmüş, ötekileştirilmiş kesimlerinin yakın tarihine tanıklık eden modern bir klasik daha: Süleyman’ın Şarkısı.
Tahakkümden kurtulmaya, ırkçılığın sosyal dokuya işlemiş tezahürleriyle baş etmeye çalışan siyahilerin mücadelesinden bir kesit sunan, acı gerçekler ve efsanelerle örülü bu hikâye, Afro-Amerikalı kimliği keşfetmenin ve köklere dönmenin dolambaçlı yollarını arşınlıyor.
Kadim söylenceler ve kutsal kitaba dair bilgece anıştırmalarla bezeli Süleyman’ın Şarkısı’nın cehalet, adaletsizlik ve ayrımcılığın sonuçlarına dair uyarısı Morrison’ın derinlikli üslubuyla daha da zenginleşiyor.
Toni Morrison, (Chloe Anthony Wofford), 1931’de Ohio’da doğdu. Howard ve Cornell üniversitelerinde edebiyat eğitimi aldı. Tezini Virginia Woolf ve William Faulkner’in eserleri üzerine hazırladı. Texas Southern Üniversitesi’nde ve Howard’da İngilizce dersleri verdi. İlk romanının tohumlarını da Howard’da katıldığı bir yazı grubunda attı. Daha sonraki yıllarda editörlüğün yanı sıra akademide ders vermeyi sürdürdü. 1989-2006 yılları arasında Princeton Üniversitesi Beşeri Bilimler kürsüsünde görev yaptı.
National Book Critics Circle Award, American Book Award, Presidential Medal of Freedom, National Humanities Medal ve Sevilen adlı kitabıyla Pulitzer gibi pek çok önemli ödüle layık görülen Toni Morrison, 1993 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanarak, bu ödülün verildiği ilk siyahi kadın oldu. En Mavi Göz, Merhamet, Sevilen, Sula, Süleyman’ın Şarkısı ve Tanrı Çocuğu Korusun’un ardından The Origin of Others da Sel Yayıncılık'ın yayın programında.
Sel’den yeni dizi: Giriş Kitaplığı
Saraybosna Suikastı
Fransız edebiyatının ele avuca sığmaz yazarı Georges Perec’in, yakın zamanda ortaya çıkan elyazmaları sayesinde “ilk romanı” niteliğine kavuşan Saraybosna Suikastı tarihin soğuk gerçekliğiyle iç içe geçen haris bir aşk ve kıskançlık öyküsü.
I. Dünya Savaşı’nın müsebbibi gösterilen Franz Ferdinand suikastıyla, tutkulu bir âşığın kurduğu sinsi kumpas adım adım birbirini izler. Psikolojik tahliller metnin ana hatlarını çizerken Perec anlatıcı-yazar rolü üstlenir ve ilkgençliğinde çıktığı Yugoslavya seyahati göz önünde bulundurulduğunda, otobiyografik anlatıyla kurmaca arasında salındığı anlaşılır.
Çok katmanlı kurgular barındıran deneysel ve derinlikli yapıtlarıyla kültleşen Perec’in edebi dehasının ilk filizi.
Georges Perec, (1936-1982) Fransız yazar. Tarih eğitimini yarım bırakan Perec yazdığı ilk romanla 20. yüzyıl Fransız edebiyatında kendisine önemli bir yer edindi. Modern edebiyatta sözcük ve biçim oyunlarıyla deneysel bir arayışın ürünü olan Oulipo grubunun Raymond Queneau ile birlikte en tanınan ismi oldu. Yazdığı her kitapta kendine özgü dil oyunları geliştiren Perec, edebiyatta daha önce hiç konu edilmemiş alanları sayfalarına taşımaktan çekinmedi.
Bir Paris Semtinin Tüketilme Denemesi (çev. Ayşe Ece, 2011), Cantatrix Sopranica L. ve Diğer Bilimsel Yazılar (çev. Alper Ünal, 2007) Harikalar Odası (çev. Esra Özdoğan, 2011) ve Paralı Asker de
(çev. Esra Özdoğan, 2013) Sel Yayıncılık tarafından yayınlandı.
Prensin Ölümü & Şeytanın Saati
Portekiz edebiyatının yetkin kalemi Fernando Pessoa’nın ölümünden sonra keşfedilmiş iki diyalog-metin, ilk kez Türkçeye kazandırılan Prensin Ölümü ile Şeytanın Saati bu kitapta bir araya geliyor.
Dramaturjisi ve teatral dinamiğiyle ön plana çıkan, dramatik yapının adım adım zirveye yaklaştığı metinlerde kişiler sürekli kimlik, kimliklerse yer değiştirir. Zihinlerindeki imgelere dalınır, mitler ve metafizik düşünceler gözden geçirilir, diyaloglar harmonik bir yapıya bürünür. Baş döndürücü bir dinamiğe sahip fragmanlar arasından sızan ölüm sessizliği ve delilik, teatral ruhu koruyan muğlak bir sahnelemeye dönüşür.
Tarihin ve mitolojinin derinlerinden uzayın derinliklerine, tanrılara ve şeytana uzanan bu yolculuk, şair sıfatıyla anılagelen Pessoa’nın dramaturg kimliğine iade-i itibar kazandırırken, okurunun zihninde de kapılar açıyor.
Fernando António Nogueira Pessoa, (1888-1935), Portekizli şair ve yazar. Çocukluk ve ilkgençlik yılları Güney Afrika’da geçti. Öğrenimini Capetown ve Durban’da İngilizce olarak yaptı. 1905’te Lizbon’a döndü. İlk şiirlerini İngilizce yazan Pessoa, Portekiz’de modernizmin öncüleri arasında yer aldı; hareketin sözcülüğünü yapan Orpheu dergisini yakın dostu Mário de Sá-Carneiro ile kurdu (1915), 1922’den itibaren Contemporânea dergisine destek oldu, Athena dergisinin kuruluşuna katkıda bulundu (1924).
Şiirlerinin yanı sıra deneme ve eleştirilerini dergilerde yayınladı, eleştiri yazılarıyla polemiklere yol açtı. Ölümünden sonra uluslararası boyutta üne kavuşan Pessoa’nın sağlığında yayınlanan tek Portekizce kitabı Mensagem’dir (Mesaj, 1934). Yazar bu yapıtıyla Antero de Quental Ödülü’nü kazandı fakat Salazar’ın vereceği ödülü protesto ederek almadı. Yayınladığı şiir kitapları arasında şunlar sayılabilir: 35 Sonnets (1918), Antinous (1918), English Poems I-Antinous II (1921), English Poems III-Epithalamum (1921). Düzyazılarından bazıları da şunlardır: Paginas íntimas de auto-interpretação (Kendi-kendini-yorumlama Üstüne Özel Yazılar, 1966), Paginas de estetica e de teoria e crítica literárias (Estetik ve Edebiyat Kuramı ve Eleştirisi Üstüne Yazılar, 1967), Textos filosoficos (Felsefe Metinleri, 1968).
Anarşist Banker (çev. Işık Ergüden, 2018), Ophélia’ya Mektuplar (çev. Sema Rifat, 2009) ve Prensin Ölümü & Şeytanın Saati’nin (çev. Işık Ergüden, 2018) ardından 20. yüzyılın bu önemli yazarının külliyatına Sel Yayıncılık katkıda bulunmaya devam edecek.
Kör Dövüşü
Kör Dövüşü farklı biçimlerde kuşatılmış kadınların, ailesine kırgın çocukların, hayal kırıklığına uğrayan eşlerin tahammül eşikleri aşıldığında ortaya koydukları iradi eylemin öyküsünü anlatıyor. Her hikâye incinmekten karar almaya ve nihayet öfkeye doğru uzanan o engebeli yolun bir parçası olarak hayat bulurken; farklı kültür ve sınıfsal kökenlerden gelenlerin, farklı deneyimlerle harlanmışların yolu, bu ortak duyguda kesişiyor.
Ayşen Işık bir silahın metalik soğukluğundan bir mavi elbiseye, bir anı defteri sayfasından bir seri üretim hatasına objelerin, mekânların bellekteki izinin altını çiziyor, ânı dondurarak hislerin uçuculuğuna son veriyor ve minimal üslubunun zenginliğiyle tüm detayları nakşediyor zihnimize.
Elini vicdanına değil adalet terazisine koyanlar için...
“Zihnimin arkasında karanlık bir nokta, bir karara kışkırtıyor beni, bazı şeylere son vermeli, tez elden son vermeli, buna kim engel olabilir?”
Ayşen Işık, 1968 yılında İstanbul’da doğdu. Ege Üniversitesi Tekstil Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu. Kitap-lık, Notos, Sözcükler, Sarnıç Öykü, Askıda Öykü, Öykülem Öykü Gazetesi, Oggito Öykü gibi çeşitli mecralarda öyküleri yayınlandı. Kör Dövüşü yazarın ilk öykü kitabıdır.
Sorumluluk ve Yargı
20. yüzyılın en önemli düşünürlerinden Hannah Arendt makale, konuşma ve derslerinden oluşan Sorumluluk ve Yargı’da Yahudi soykırımından atom bombasının kullanım amacına, Vietnam savaşından ırkçılığa yaşadığı yüzyılın bütün politik krizlerini ahlaki çöküş ışığında değerlendirir; bu çöküşü “dişlilerin parçası olduğunu” varsayan insanların cehaletinde ya da doğasına içkin kötülüğünde değil, kendi eylemlerini ahlaki hakikatlere göre yargılamaktaki acizliğinde arar. Düşünme yetersizliği, iyi ya da kötü tercihlerden sakınma eğilimi Arendt’in analizlerinde merkezi bir öneme sahiptir. Herkesin suçlu olduğu yerde hiç kimsenin suçlu olmadığını öne sürerek, ahlaki sorumluluk ve nesnel suç arasındaki ayrımın politik veçheleri üzerine hukuk ve ahlak felsefesi çerçevesinde kalem oynatır. Sorumluluk ve Yargı, “kötülüğün sıradanlığı” üzerine devam eden bir tartışmanın parçası olduğu kadar, ahlak felsefesi, sorumluluk, hakikat ve kolektif suç mefhumları üzerine de sistemli bir düşünme çabasının ürünüdür.
“Hem ahlaki hem de politik olarak, kayıtsızlık en büyük tehlikedir. Gerçek skandala, gerçek ayak bağları, kişinin kendi örneklerini ve ona eşlik edecekleri seçme isteğinden ve yeteneğinden mahrum olmasından, kendi yargısı aracılığıyla başkalarıyla ilişki kurma isteğini ya da yeteneğini gösterememesinden doğar. Dehşetle beraber, kötülüğün sıradanlığı da işte orada yatar.”
Hannah Arendt, (1906-1975) Hannover’de dünyaya geldi. Marburg Üniversitesi’nde Martin Heidegger’in öğrencisi olarak felsefe eğitimi aldı, doktora tezini Heidelberg Üniversitesi’nde Karl Jaspers’in danışmanlığında tamamladı. 1933’te Nazilerin anti-semitist uygulamalarını ortaya koyan bir el ilanı hazırladığı için tutuklanıp kısa bir süre hapiste kaldıktan sonra Fransa’ya kaçtı. Paris’te çeşitli Yahudi mülteci örgütlerinde çalıştı. 1941’de Fransa’dan da ayrılmak zorunda kalarak New York’a yerleşti. Princeton, Chicago, California-Berkeley, Wesleyan ve The New School üniversitelerinde ders verdi. The New York Review of Books, Commonweal, Dissent ve The New Yorker için makaleler yazdı. Türkçeye çevrilmiş pek çok eseri bulunmaktadır. Responsibility and Judgement (2003) ve Thoughts on Politics and Revolution (1971) adlı eserleri de Sel Yayıncılık'ın yayın programında.
Karşı Ateşler - II
“Politika, yurttaşlardan uzaklaşmaya devam ediyor.” Karşı Ateşler-II, neoliberalizmin zaferini ilan ettiği, sosyal demokrasinin neoliberal politikalara tümüyle teslim olduğu, toplumsal hakların budandığı, militan sendikacılığın tasfiye edildiği ve Avrupa emek hareketinin darmadağın göründüğü bir dönemde, yeni milenyumun şafağında, Pierre Bourdieu’den enternasyonalist bir Avrupa sosyal hareketi inşa etmeye yönelik cüretkâr bir davet.
Bu kitap, araştırmacılarla militanları yeni seferberlik ve eylem biçimleri etrafında bir araya getirecek alternatif örgütlenmeler üzerine düşünme çabasının olduğu kadar, göçmen gençleri, kadınları, prekaryayı, işsizleri ve işçi sınıfının bütün katmanlarını ortak ve mümkün bir ütopya etrafında birleştirme ve harekete geçirme arzusunun ürünüdür.
Akademik dünyanın sınırları içerisinde düşünce üretmekle yetinmeyen bu büyük sosyologdan, neoliberalizmi yenilgiye uğratmaya yönelik bir karşı-direniş ve örgütlenme çağrısı...
Pierre Bourdieu, (1930 Denguin - 2002 Paris). 20. yüzyılın ikinci yarısında sosyoloji, beşeri ve toplumsal bilimler alanında iz bırakmış en önemli Fransız sosyologlarından biri olarak kabul edilmektedir. Aynı zamanda, kamusal alana müdahaleleriyle de ömrünün son yıllarında Fransız entelektüel yaşamının önde gelen isimlerinden biri olmuştur. Bourdieu’nün sosyolojisi toplumsal hiyerarşilerin yeniden-üretim mekanizmalarının analizine dayanmaktadır. Bourdieu kültürel ve sembolik faktörlerin önemine vurgu yaparak, kendi kültürel ve sembolik üretimlerini dayatabilme kapasitesine sahip unsurların toplumsal tahakküm ilişkilerinin yeniden-üretiminde oynadıkları temel rolü vurgular. Dolayısıyla eserleri kendine özgü bazı temel kavramlar etrafında şekillenir: Toplumsal faillerin eylem ilkesi olan “habitus”, temel toplumsal mücadele ve çatışma mekânı olan “alan”, tahakküm ilişkilerini dayatmanın temel mekanizması olan “sembolik şiddet.”
Türkçedeki bazı eserleri: Akademik Aklın Eleştirisi - Pascalca Düşünme Çabaları, Ayrım, Bekârlar Balosu, Bilimin Toplumsal Kullanımları - Bilimsel Alanın Klinik Bir Sosyolojisi İçin, Devlet Üzerine - Collège de France Dersleri (1989- 1992), Dünyanın Sefaleti, Düşünümsel Bir Antropoloji, Eril Tahakküm, Pratik Nedenler, Sanat Sevdası: Avrupa Sanat Müzeleri ve Ziyaretçi Kitlesi, Sosyolog ve Tarihçi, Sosyoloji Meseleleri, Yeniden Üretim - Eğitim Sistemine İlişkin Bir Teorinin İlkeleri.