Nancy Kricorian'dan aşk acısının romanı: Ekmek ve Ateş Düşleri
Nancy Kricorian, Ekmek ve Ateş Düşleri adlı romanında ninesi ve dedesi 1915’ten sonra ABD’ye göç eden iki Anadolulu olan bir genç kızın, Ani'nin aşk acısını, kimlik bunalımını, aile ilişkilerini ve depresyon gibi sorunlarını çoğu zaman mizah dolu bir bakışla anlatıyor. Yazar romanında bir yandan da geçmişle barışmanın yollarını gösteriyor.
Nancy Kricorian'ın 2003 yılında yayımlanan ikinci romanı Ekmek ve Ateş Düşleri, Ani Silver adındaki yarı Ermeni yarı Yahudi olan Amerikalı bir üniversite öğrencisinin bir değişim programıyla Paris’te geçirdiği bir yılı anlatıyor.
120 yıl öncesinin İstanbul'u, Hagop Mıntzuri'nin anılarında
Hikâye her ne kadar 1982-83 yıllarında geçse de, anlatı geçmişe sık sık dönerek, bizi Ani’nin sorunlarının köklerine götürüyor. Ani’nin Yahudi olan babasının ölümüyle, Yahudilikle herhangi bir bağı kalmaz ve de küçük yaşta annesiyle beraber ninesi ve dedesinin, bir Ermeni kasabası olarak tarif edilebilecek Watertown’daki evine yerleşir.
Bu ev, bir Amerikalıya göre aşırı muhafazakar sayılabilecek kurallarla doludur, zira Ani’nin ninesi ve dedesi 1915’ten sonra ABD’ye göçmüş iki Anadoluludur.
Sivas'ta bir köyün hikayesi: 'Armine: Çorak Dağ'ın Sürgünü'
Ayrıca evin üzerine eski memlekete dair konuşulması yasak mevzular da çökünce, Ani için Ermenilik reddedilen bir kimliğe dönüşür. Ancak yapayalnız geçen Noel arifesinde, Paris sokaklarında karşısına çıkan eski bir dost, reddettiği kimliğini ve bir parçası olmaya çalıştığı toplumsal üst sınıfı sorgulamasının ve geçmişi kurcalamasının önünü açar.
'Öykülerin Prensi' Zohrab'dan Hayat Olduğu Gibi ilk kez günümüz Türkçesinde
Ekmek ve Ateş Düşleri, üst sınıf bir Amerikalı olmaya çalışırken rastlantılar sonucu hayatı değişen genç bir kızın aşk acısı, kimlik bunalımı, aile ilişkileri ve depresyon gibi sorunlarına çoğu zaman mizah dolu bir bakışla yaklaşan çok güçlü bir roman.
Kitaptan alıntı:
"Üniversitenin yakınındaki bulvar boyunca dilenenleri saydı. Her blokta kirli yüzlü ve pis kıyafetli en az iki kişi vardı. Onların ricalarını duymazdan gelen, katılaşmış şehir ahalisi yanlarından geçip gidiyorlardı ama Ani her birine tek tek bakıyordu. Bozuk parası bitince, üzgün bir ifadeyle 'kusura bakma' diyordu. Yüzü nefretten çarpılmış, büyük numara bağcıksız spor ayakkabılarından kırmızı ve şiş ayak bilekleri görünen bir adam, 'Üzüldüğün falan yok, Allah’ın belası şıllık,' demişti.
Doğruydu. Hakikaten ne kadar üzülüyordu ki? Bir aşevinde gönüllü çalışacak ya da sosyal hizmetler bölümünde okuyacak, hatta üniversitenin giriş kapısında soluk suratlı, aksi öğrencilerin yardım için sol jargonlu gazeteler dağıttıkları Spartacus Youth League’e katılmak gibi idealist bir şey yapacak kadar da üzülüyor değildi. Kapitalist baskının zincirlerinden kurtulmak için dünyanın tüm işçileri birleşin. Gazeteyi ağzına kadar dolu bir çöp kutusunun üstüne attı ve taş basamaklardan on dokuzuncu yüzyıl Fransız edebiyatı seminerine doğru çıktı."
Nancy Kricorian
New York’ta yaşayan yazar ve activist Nancy Kricorian, Massachusetts eyaletinin Watertown kentinde, Ermeni toplumunun içinde büyüdü. Ailesi 1915’ten önce Adana ve Mersin’de yaşıyordu. İlk romanı Zabelle 1998’de, son romanı All The Light There Was 2013’te basıldı.