İstanbul sokaklarına daha yakından bakmak isteyenlere: Bırak Sokaklar Anlatsın Bizi
Önder Abay'ın ilk kitabı Bırak Sokaklar Anlatsın Bizi, Destek Yayınları'ndan çıktı. Kitapta, günde yüzlerce insanın geçtiği veya neredeyse kimsenin geçmediği sokaklara ve o sokaklara hayat veren insanlara dair hikayeler anlatılıyor.
Uzun zamandır yaptığı sokak röportajlarıyla tanınan Önder Abay'ın ilk kitabı çıktı. Sokakların, o sokakların karakterini oluşturan insanların ve bir açıdan da toplumun hikayesini anlatan Abay, geçmişin "kirlenmemiş" değerlerini, fakirliği, garibanlığı övmeyi değil gördüklerini, öğrendiklerini, yaşadıklarını, yaşananları yazmayı tercih etmiş.
Oldukça ilgi çekici insan ve mekan hikayeleri barındıran kitap, Abay'a göre sokaktakiler için değil orta sınıf için yazıldı. Yaşadığı topraklardan kopup İstanbul'da tutunmaya çalışan insanlardan, ülke ülke gezen bir oyuncunun hayatına, gece gündüz direksiyon sallayan bir taksicinin tanık olduklarına kadar birbirinden farklı hikayeleri bulacağınız kitap, hikayelerin geçtiği dönemlerin toplumsal ve siyasal iklimine dair ip uçları da taşıyor. Sokakta hayatın nasıl aktığını, insanların yaşadıkları sorunları, hayata nereden ve nasıl tutunmaya çalıştıklarını anlatan kitabın - bana göre - içeriğine dair en iyi fikir veren cümlelerden biri şöyle: "Alışkanlıklar ancak zorunda kalınca değişir. Ben de romantizm alışkanlığımı, yıllar önce zorunda kaldığım için terk ettim. Mesela bir sokak köpeğine sarılıp uyumuş bir çocuk görünce, aklıma dostluğun yerine soğuğun gelmeye başlaması, sokakta sabahlamak zorunda kaldığım gecelere dayanıyor."
Tanıtım bülteninden
Bu kitap İstanbul’un öteki yüzünü, hepimizin içinde yuvarlandığı keşmekeşi, bozulan siluetimizi, kaybolan değerlerimizi, her biri bir roman olamasa da iyi bir romana konu olabilecek hikâyelerle sokağın karakterlerini anlatıyor.
İstanbul... Vedat Türkali için kirli yüzlü çocuklar ve karanlık sokaklar, Nâzım için hasretle ulaşılmak istenen limandır.
İstanbul... Andersen’in masalına gözyaşı sokabilen, Yaşar Kemal’i Galata Köprüsü’nün altında kartonların üzerinde yatıran, en namlı kabadayıları dişleri arasında çiğneyen, imparatorlukların hatırasını sırtında taşırken bir de müteahhitlerin yükünü ensesiyle kaldıran şehir...
Bu şehir elbette ki herkese her şeyi yapabilir.