İngiltere'de Devrim Çağı raflarda
Ünlü tarihçi Christopher Hill'in en önemli eserlerinden İngiltere'de Devrim Çağı 1603-1714, Uygur Kocabaşoğlu çevirisiyle İletişim Yayınları'ndan çıktı. Yayınevi ayrıca, Alexis de Tocqueville'in klasikler arasında sayılan çalışması Amerika'da Demokrasi'si ile pek çok eseri daha okurla buluşturdu.
Ünlü tarihçi Christopher Hill'in en önemli eserlerinden İngiltere'de Devrim Çağı 1603-1714, Uygur Kocabaşoğlu çevirisiyle İletişim Yayınları'ndan çıktı.
Ayrıca Alexis de Tocqueville'in bir siyaset felsefesi ve sosyoloji klasiği olan çalışması Amerika'da Demokrasi; Christopher de Bellaigue'in Türkiye'deki azınlık halkların mücadelelerini anlattığı İsyan Toprakları - Türkiye'nin Unutulmuş Halkları Arasında; Anne Jourdain - Sidonie Naulin'in Pierre Bourdieu üzerine titiz incelemeleri Pierre Bourdieu'nün Kuramı ve Sosyolojik Kullanımları; Can Kakışım'ın sosyalist düşüncenin etnik kimliklere ve azınlık meselesine bakışını sorguladığı Sınıf, Etnisite, Kimlik - Sosyalist Paradigmanın Evrimi ile Tahire Erman'ın bir kentsel dönüşümü anlattığı Mış Gibi Site 5 Şubat'ta okurla buluşacak.
Alman derin devletinin romanı: Mavi Liste
Türkçe edebiyatın en önemli isimlerinden Tezer Özlü'ye ait eserlerin çok yönlü bir incelemesi olan Gülebilir Miyiz Dersin ve Ekin Can Göksoy'un yeni romanı Epope Tatavla da 5 Şubat'ta raflarda olacak.
İngiltere'de Devrim Çağı 1603 - 1714
Ünlü tarihçi Christopher Hill'in en önemli eserlerinden İngiltere'de Devrim Çağı 1603-1714, Uygur Kocabaşoğlu çevirisiyle İletişim Yayınları'ndan çıktı.
Modern devletin ortaya çıkışında çok önemli bir merhale teşkil eden ve bu bakımdan Fransız Devrimi'ni önceleyen İngiliz Devrimi, İngiltere içinde Kral'ın idamı, hanedan değişikliği, Katolik-Protestan savaşının derinleşmesi gibi ciddi sonuçlar doğururken, dünya tarihi açısından da kapitalizm ve Sanayi Devrimi'ne giden yolda iktisadi bir değişimin habercisiydi. Hill, hem İngiliz hem dünya tarihi açısından benzersiz etkiler yaratan bu devrimi çeşitli cephelerden inceliyor ve okurlarına doyurucu bir analiz sunuyor.
Arka kapaktan:
"Muzaffer devrim' olarak anılan İngiliz Devrimi, bir yüzyıl boyunca devam eden siyasal, dinsel, iktisadi ve kültürel bir dönüşüm sürecine yayılır. Bu süreçte Kral'ın ve parlamentonun rolü, siyasal çatışmalar içinde tekrar tekrar farklı sınırlar içine alınır. Siyasal alanı belirleyen iktisadi mücadelelerin, dinsel ayrışmaların, sınıfsal taleplerin, kültürel itirazların biçimlendirdiği sınırlardır bunlar. Kral'ın idam edildiği, hanedanın değiştiği, Katolikler ve Protestanlar arasında dinsel kavganın yükseldiği, toprak ve tarımdan gelen iktisadi gücün sanayi ve ticaret karşısında gerilediği, sınıfların yeniden biçimlendiği bir çağa tanık oluruz. Christopher Hill bu eserinde, 1603-1714 arasında yaşanan dönüşümün farklı etaplardaki aktörlerini; bireylerin arzu, hesap ve çıkarlarını; toplumun talep, reaksiyon ve beklentilerini aynı tablo üzerinde en ince ayrıntısına kadar resmederken, aynı zamanda İngiliz Devrimi olarak anılan sürecin tarihsel önemini de hassas bir şekilde tartışıyor."
Ezidi halkını anlattı: "73. Ferman / Katliam ve Kurtuluş"
Kitaptan alıntı:
"17. yüzyıl İngiliz Devrimi sık sık ve bereketli bir şekilde 1789 Fransız Devrimi'yle karşılaştırılmıştır. Ama aralarında önemli bir fark vardır. Fransa'da ekonomik ve siyasal bölünmeler, kabaca toplumsal bölünmelere denk düşüyordu: Ayrıcalıkları olmayan Üçüncü Tabaka (Third Estate) aristokrasiye ve monarşiye karşıydı; aristokrasi ticaret ve sanayide rol oynamıyordu. Ama İngiltere'de pazar için yapılan yün, kumaş ve tarım üretimi egemen sınıfın kendisini bölüyordu: Pek çok beyefendi ve hatta asilzade, bir Fransız soylusu için söz konusu olmayacak, ekonomik faaliyetlerde bulunuyordu. (...) İngiltere'deki bölünme, gentry ve asilzadeler karşısında Üçüncü Tabaka'nın bulunduğu bir bölünme değildi; ülke ve saray arasındaki bir bölünmeydi."
Resimli Türkçe Edebiyat Takvimi kitap oluyor
Amerika'da Demokrasi
Alexis de Tocqueville'in bir siyaset felsefesi ve sosyoloji klasiği olan çalışması Amerika'da Demokrasi, İletişim Yayınları tarafından tam metin halinde okura sunuluyor. Tocqueville'in eşitlik, özgürlük, din, ademi merkeziyet ve merkeziyetçilik gibi konuları Amerika örneği üzerinden inceleyerek demokrasi felsefesinin çerçevesini çizdiği bu çalışma, aynı zamanda demokrasinin kendi içinden yeşeren despotik eğilimleri ve bunlara karşı üretilen demokratik engelleri göstererek günümüzün acil sorularına ışık tutuyor.
Fehim Taştekin savaşı anlattı: "Suriye Yıkıl Git, Diren Kal"
Alexis de Tocqueville, kitabı hakkında, "İtiraf edeyim ki, Amerika'da Amerika'dan daha fazlasını gördüm" der. Orada demokrasinin kendi imgesini, eğilimlerini, karakterini, önyargılarını ve tutkularını aradığını ilave eder.
19. yüzyılın ilk yarısında yayımlandığında çok ilgi çeken, sonra epey unutulan ve 1960'larda yeniden keşfedilen Tocqueville'in eserleri arasında Amerika'da Demokrasi ilk sırada yer alır. Sadece olağanüstü bir siyasal gözlemcinin eseri değildir bu kitap. Aynı zamanda başat bir siyaset felsefesi eseri ve sosyoloji klasiğidir. Modern demokrasinin kendine sürekli sorduğu soruları anlamaya, yanıtlamaya yardımcı olur. Tocqueville, koşulların eşitliği, özgürlük fikriyle din ve efendilerle hizmetkârları arasındaki ilişkiler, ademi merkeziyet ve merkeziyetçilik gibi konulara Amerika'da verilmiş yanıtları inceleyerek, demokrasi felsefesinin bugün hâlâ geçerli olan çerçevesini çiziyor. Demokrasinin kendi içinden yeşeren despotik eğilimleri ve bunlara karşı üretilen demokratik engelleri göstererek, günümüzün acil sorularına ışık tutuyor.
"Türkiye'de Yoksulluk ve Dilenme Kültürü"
İsyan Toprakları - Türkiye'nin Unutulmuş Halkları Arasında
İsyan Toprakları - Türkiye'nin Unutulmuş Halkları Arasında, İletişim Yayınları'nın Bugünün Kitapları dizisinden çıkıyor. Christopher de Bellaigue bu çalışmasında, Varto'dan başlayarak, bu topraklarda yaşamış azınlık halkların çok geniş bir dönem aralığında yaşadıklarını ve mücadelelerini anlatıyor. Kitap, aynı zamanda bir resmi tarih eleştirisi niteliği de taşıyor.
Türkler, ülkelerinin bu kısmının modern tarihi hakkında şaşırtıcı derecede az yazdılar. Çünkü 19. yüzyılın sonlarından bu yana geçen dönem tarih olarak değil, siyaset olarak görülüyor ve biraz aklı olan herkes siyasetten uzak duruyor […] Yakın geçmişi keşfetmek istiyorsanız bunu onların kitaplarıyla dolu bir kütüphanede yapmayın, yoksa olanlar hakkında epey tuhaf bir fikre sahip olursunuz. Dışarı çıkın, açık havaya.
Türkiye'ye 1995'te muhabir olarak gelen Christopher de Bellaigue, uzun yıllar burada kalır. Edindiği bilgilerle New York Rewiev of Books için 19. yüzyılın sonlarından Atatürk Türkiyesi'ne kadar olan dönemle ilgili bir yazı kaleme alır ve kendisini Kemalist olarak tanımlamaya başlar; ta ki Cumhuriyet'i ve Atatürk reformlarını öven yazısı, Harvard'da Ermeni Çalışmaları profesörü olan James Russell'dan eleştirel bir yanıt alıncaya kadar. Yazar bildiklerini ve kaynaklarını sorgulamaya başlar; Türkiye'deki azınlıklarla ilgili çok az ve taraflı bilgi sahibi olduğunu fark edince daha fazla şey öğrenmek ister. Ancak bunu kütüphanelerde kitap karıştırarak yapmak yerine bu halkların yaşadıkları topraklara gitmeye karar verir ve Varto'yu seçer. Elinizdeki kitap Varto'dan başlayarak, bu topraklarda yaşamış azınlık halkların çok geniş bir dönem aralığında yaşadıklarını ve mücadelelerini aktarıyor.
Hukuk krizine ışık tutan inceleme: Türkiye'de Hukuku Yeniden
Pierre Bourdieu'nün Kuramı ve Sosyolojik Kullanımları
İletişim Yayınları, 20. yüzyıl sosyologları arasında en çok tanınan ve sosyolojik yöntemi en çok tartışılan isim olan Pierre Bourdieu üzerine yapılmış titiz bir incelemeyi okurlara sunuyor. Anne Jourdain - Sidonie Naulin tarafından kaleme alınan ve Pierre Bourdieu'nün Kuramı ve Sosyolojik Kullanımları adını taşıyan bu kitap, ünlü sosyologun çalışmalarını üç bölümde ele alırken "Bourdieu ekolü" olarak adlandırılan sosyoloji çevresinin de haritasını çıkarıyor.
Pierre Bourdieu, 20. yüzyılın Fransız sosyologları arasında, bugün dünyada en çok tanınan ve sosyolojik yöntemi en çok tartışılandır. Habitus, simgesel şiddet veya uzam gibi anahtar kavramlara dayanan, yeni bir toplumsal kuramın kurucusu olan Bourdieu'nün amacı, toplumsal ilişkilerin gerçekliğini ortaya çıkararak, bu ilişkileri daha etkili biçimde eleştirmektir.
Yazarlar, çok geniş bir yelpazede eser vermiş bu sosyologun çalışmalarını üç bölümde ele alıyorlar: Sosyoloji mesleği hakkında epistemolojik değerlendirmeleri; okul, kültür gibi alanlardaki araştırmalara kattığı özgün kavramlar; önerdiği toplumsal uzam kuramı. Ayrıca, Bourdieu'nün araştırmalarına katılan veya bunlardan esinlenen bazı sosyologları da ele alıp, Bourdieu ekolü olarak adlandırılan sosyoloji çevresinin haritasını çıkarıyorlar.
Bourdieu'nün sosyolojiye yaptığı katkıların ve aldığı eleştirilerin derli toplu sunulduğu, Bourdieu sosyolojisine giriş niteliğindeki kitap, bu sosyolojik yaklaşımın günümüz düşünce dünyası üzerindeki dikkat çekici etkisini değerlendirme imkânı veriyor.
Fehim Taştekin'in Suriye'yi anlattığı kitabı yakında raflarda
Sınıf, Etnisite ve Kimlik - Sosyalist Paradigmanın Evrimi
Can Kakışım'ın sosyalist düşüncenin etnik kimliklere ve azınlık meselesine bakışını 19. yüzyıldan günümüze uzanan bir perspektifte sorguladığı çalışması Sınıf, Etnisite, Kimlik - Sosyalist Paradigmanın Evrimi, İletişim Yayınları'ndan çıkıyor. Marx ve Engels'in bu konudaki görüşlerinden başlayarak Sovyetler Birliği, Çin ve Vietnam'a; Türkiye İşçi Partisi'nden Milli Demokratik Devrim çizgisine varan geniş bir yelpazede konunun sosyalist bakış açısından haritasını çıkaran bu araştırma, ayrıca Türkiye sosyalizminin etnisite meselesine bakışının da kapsayıcı ve eleştirel bir incelemesi niteliğinde…
Krikor Zohrab'ın mahlasla yazdığı Ermeni Meselesi çıkıyor
Sosyalist düşünce, etnik kimliklere ve azınlık meselesine nasıl baktı? Can Kakışım, çalışmasında, 19. yüzyıldan günümüze bu bakışı ve onun nasıl bir değişim geçirdiğini inceliyor. Sosyalist geleneğin kurucu düşünürleri Marx, Engels, ulusal azınlıkları nasıl eriyip gitmeye mahkûm görüyorlardı? Değişik sosyalist devlet tecrübelerinde, Sovyetler Birliği'nde, Çin'de, Vietnam'da Yugoslavya'da bu konuda ideolojiler ve uygulamalar nasıl biçimlendi? Küreselleşme çağında ve 21. yüzyılda, azınlık hukuku ve kimlik siyasetinin gelişimi, bu dönemde derin bir krize girmiş olan sosyalizmi nasıl etkiledi?
Kitapta bu düşünsel serüvenin Türkiye cephesi de ayrıntısıyla ele alınıyor. Kadro dergisinden tarihsel Türkiye Komünist Partisi ve Kıvılcımlı'nın Vatan Partisi'ne, Türkiye İşçi Partisi'nden, Milli Demokratik Devrim çizgisine, '70'lerin kitlesel örgütlerinden '80 sonrasının sol içi tartışmalarına, sosyalist partilerine ve Kürt hareketine, Türkiye sosyalizminin etnisite meselesine bakışının kapsayıcı bir eleştirel dökümü…
"Halkların kardeşliği" iyimserliğinden ve etnik sorunu/kimliği arkaik saymaktan, onu sınıf meselesini ikincilleştirecek kadar odağa koymaya ya da millici-sosyalizme… ve bu uçlar arasında, hem sancılı hem verimli bir salınım.
Hakan Bıçakçı'nın yeni kitabı Hikayede Büyük Boşluklar Var çıktı
Mış Gibi Site - Ankara'da Bir TOKİ-Gecekondu Dönüşüm Sitesi
İletişim Yayınları, Tahire Erman'ın bir gecekondu mahallesinin toplu konut sitesine dönüşümü üzerinden kentsel dönüşümü anlatan araştırması "Mış Gibi Site"yi yayımlıyor. Toplu Konut İdaresi'nin (TOKİ) kısaltmasıyla özdeşleşen yeni konut alanları yalnız şehirleri değil, hayatları da dönüştürürken; yazar da bu baştan aşağı değişimin getirdiği sarsıntıların hikâyesini sunan, roman canlılığında bir neoliberal kentsel dönüşüm analizi sunuyor.
Toplu Konut İdaresi'nin (TOKİ) kısaltmasıyla simgelenen kentsel dönüşüm programı, birkaç yıldır Türkiye'nin şehirlerini; yoksul mekânlarını değiştiriyor, dönüştürüyor. Elinizdeki kitap, böyle bir tecrübeyi, bir gecekondu mahallesinin toplu konut sitesine dönüşüm hikâyesini anlatıyor.
Gerçekten, bir hayat hikâyesi bu: Bir hayatın baştan aşağı değişmesinin ve bunun getirdiği sarsıntıların hikâyesi. Bir yandan gecekondu hayatının kaybedilen değerlerine, alışkanlıklarına duyulan özlem, diğer yandan gecekondu alışkanlıklarının toplu konutlarda da sürmesi… Komşuluk tarzının değişmesi… Sosyal yardım siyasetinin etkileri… Umulan ve başlangıçta cezbeden konforun hızla yitişi ve karşılaşılan maddi zorluklar… "Kandırıldık" duygusu… "Şehirli olmanın" ve "kurallı yaşamın" "mış gibi"si…
Bir ülkede yaratılan nefretin etkileri ne kadar uzun süreli olabilir?
Neoliberal kentsel dönüşümün analizini, roman canlılığıyla yapan bir çalışma.
Kitaptan alıntı:
"Benim orada iyi kötü bir gecekondum vardı." "Oralar çok güzeldi. Keşke gelmeseydik. Buraya gelmemiz kendi isteğimizle olmadı. Belediye tarafından üçkâğıda getirildik, çok güzel kandırıldık." "Lojmanları gördüler, bedava sandılar. Yıkan geldi, yıkan geldi. 'Amanıın! Şofbeni de var, ılık suyu da var. Hadi gelin, hadi gidek!' Bizler yıktık elimizle, belediye yıkmadı. Sevindik geldik, sevindik geldik."
Gülebilir Miyiz Dersin? - Tezer Özlü Kitabı
Türkçe edebiyatın en önemli isimlerinden Tezer Özlü'ye ait eserlerin çok yönlü bir incelemesi olan "Gülebilir Miyiz Dersin?", İletişim Yayınları'ndan çıkıyor. Feryal Saygılıgil ve Beyhan Uygun Aytemiz'in derlediği bu çalışma, yazarlar, eleştirmenler ve akademisyenlerin gözünden Tezer Özlü'nün yapıtları üzerine yeni yaklaşımlar getiriyor. "Gülebilir Miyiz Dersin?", Tezer Özlü üzerine yapılacak çalışmalarda uzun yıllar boyunca kaynak kitap değeri taşıyacak…
Ardında bazen derin bir kederle bazen kalıbına sığmaz bir neşe ve yaşama aşkıyla; özgürce, kadınca ortaya koyduğu metinler bırakan Tezer Özlü, aramızdan erkenden ayrılan nevi şahsına münhasır bir kalem. Yaşamla ölüm arasındaki sınırlarda korkmadan gezinmiş, hep "gitmek, gitmek, gitmek, gitmek, gitmek..." istemiş, şehir şehir, ülke ülke dolaşıp eteklerinde biriktirdiği ne varsa gizli saklı demeden bazen fısıltıyla bazen çığlık çığlığa anlatmış, okurlarının hayatında yüreklendirici izler bırakmıştır.
Raymond Kevorkian'ın kapsamlı araştırması "Ermeni Soykırımı" Türkçe'de
Feryal Saygılıgil ve Beyhan Uygun Aytemiz, Gülebilir miyiz Dersin? adlı bu çalışmayla Özlü'yle ilgili dopdolu bir kaynak sunuyorlar. Yazara dair anılara ve "karşılaşma anları"na ışık tutan yazıların yanı sıra toplumbilim, felsefe, psikanaliz, dilbilim gibi disiplinlerin ışığında Özlü metinlerini anlamlandırma çabasında olan ürünleri bir araya getiren bir kitap.
Meral Akbaş, Beyhan Uygun Aytemiz, Narin Bağdatlı, İlkay Bakırtaş, Nihan Bozok, Ayda Özlü Çevik, Günseli Sönmez İşçi, Sibel Kır, Hatice Meryem, Derya Önder, Feryal Saygılıgil, Sennur Sezer, İpek Şahbenderoğlu, Seval Şahin, Bahadır Vural'ın katkılarıyla…
"Devlet ve PKK İkileminde Korucular"
Epope Tatavla
İletişim Yayınları'ndan çıkan ilk kitabı Münhal ile eleştirmenler tarafından övgüye değer görülen Ekin Can Göksoy, bu kez bir romanla karşımıza çıkıyor: Epope Tatavla. Hayal ve gerçeğin iç içe geçtiği Epope Tatavla, 1933 Türkiyesi'nin, renkli gece hayatlarının, gazinolarının, edebiyat ve müzik sosyetesinin büyülü bir anlatısı… Kitap 5 Şubat'ta raflarda olacak.
Epope Tatavla, 1933 Türkiyesi'nde geçen, renkli gece hayatlarının, gazinoların, flapper'lerin, edebiyat ve müzik sosyetesinin büyülü romanı. Tatavla'nın anlatılmayan destanını yazmaya çalışan genç kimyager Mahir'in zaman zaman âşık olduğu kadınlarla sekteye uğrayan yolculuğu… İçi ağırlaşıyordu kaygıdan. Hangi gece ve hangi kıyamet…
Kitaptan alıntı:
"Ekin Can Göksoy, hayal ve gerçeğin iç içe geçtiği dumanaltı bir zihnin tahayyülleriyle sarılı bir tarihi anlatıyor, acılı ve gürültülü.
Eğer gözleri onu yanıltmıyorsa ileride bir fil ordusu Tatavla Caddesi boyunca tüm binaları devirerek üzerlerine doğru geliyordu. Mahir hemen bir alt sokağa saparak evine doğru kaçmayı aklına getirdi... Üzerine bir adamın bindiği tek bir filin hızla koşturmakta olduğunu görünce dehşete kapıldı. Hemen cebinden anahtarlarını aradı, buldu; kapıyı açarak üst kattaki evine koşturdu. Evin kapısını da can havliyle açıp içeri attı kendini."