İbrahim Kaboğlu'ndan 'Çocuklar ve Anayasa' kitabı
İbrahim Ö. Kaboğlu "Çocuklar ve Anayasa" adlı kitabında, anayasada çocuklara özgü, yapım sürecine onların da katıldığı düzenlemeler yapılması gerektiğini anlatıyor. Kaboğlu, anayasanın çocuklar yararına okunması, anlaşılması ve yorumlanması gerektiğine işaret ediyor.
Tekin Yayınevi, İbrahim Ö. Kaboğlu'nun "Çocuklar ve Anayasa", Zeynep Altıok Akatlı'nın "İçi Boşaltılan Cumhuriyet ve laiklik", Onur Bilge Kula'nın "Doğu’dan Batı’ya Aydınlanma" ile "Türkiye’de Aydınlanma ve Atatürk Devrimleri" kitabını okurlarla buluşturdu.
İbrahim Kaboğlu'ndan '15 Temmuz Anayasası' kitabı
Çocuklar ve Anayasa
“Çocuklar, bütün yasaların üzerinde olan anayasanın öncelikli muhatabıdır. Bugün anayasa karşısında daha çok, özgürlük hak ve eşitlik öne süren çocukların anayasal yükümlülükleri ancak ‘ödevler’ sözcüğüyle ifade edilebilir. Yetişkin oldukları zaman sadece seçme ve seçilme hakkını kullanmakla kalmayacak, görev ve sorumluluklar da üstleneceklerdir. Bu nedenle anayasa metninde çocuklara özgü doğrudan düzenlemeler yapılmalı, anayasa yapım sürecine çocuklar da katılmalı, anayasa çocuklar yararına okunmalı, anlaşılmalı ve yorumlanmalıdır.”
Profesör Kaboğlu, “Çocuklar ve Anayasa”da, yetişkinlerin gelecek kuşaklara karşı sorumluluğu üzerine uyarılarda bulunuyor, Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşunun 98. yılında yazdığı 25. kitabını bugünün çocuklarına ve gelecek kuşaklara armağan ediyor.
İçi Boşaltılan Cumhuriyet ve laiklik
Zeynep Altıok Akatlı, Türkiye’nin son on beş yılda uygulanan sistemli ve gerici politikalarla dönüştürülmek istenen toplum modeline sığmadığını, cumhuriyet ve laikliğe yapılan saldırıları ve bu saldırıların sonuçlarını belgelere dayanan titiz bir çalışmayla ortaya çıkarıyor.
İçi Boşaltılan Cumhuriyet ve Laiklik, kamu vicdanına sığmayan olayları, normalleştirilmek istenen ancak çözümlenmesi zorunlu sorunlar yumağının nasıl oluştuğunu ve yaşananları yıldan yıla sıralayarak gösteriyor.
“Türkiye gibi artık dini duyguların istismar edilmesini çok aşan bir İslamcılaştırma programının uygulandığı bir siyasal/toplumsal yapıda, ürkek ve savunmacı bir laiklik çizgisi kaybetmeye mahkûmdur. Laikliğin yeniden kazanılması için etken bir laiklik mücadelesi şarttır…” Prof. Dr. Oğuz Oyan
“Laiklik ve demokrasi birbirini tamlayan ve ayrılmaz kavramlardır. Laiklik demokrasilerde kendini koruyabilir mi sorusu laikliğin en önemli demokrasi adımı olduğunun unutulması durumunda sorulabilir ancak.” Bülent Tanık
Doğu’dan Batı’ya Aydınlanma
Düşünüyorum, O Halde Özgürüm!
“İnsanın özgürlüğünden vazgeçmesi, insan oluşundan vazgeçmesi demektir! Özgür olmamak, bütün haklardan ve yükümlülüklerden vazgeçmedir.”
Özerkleştirici ve özgürleştirici yeni bir yönelim olan Aydınlanmanın birincil istemi veya kazanımı, dünyanın her yerinde, her insanın akıl ile donatılmış olduğu ve aklını yetkinleştirebileceği ilkesidir. Bir akıl varlığı olan insan, dünyanın her yerinde aklını kullanma cesareti gösterebilir; eleştirel ve öz-eleştirel bir öz-bilinç geliştirebilir.
... İnsanın ve doğanın kurtuluşu birbirinden ayrılamaz. İnsan doğasının kurtuluşu, Aydınlanmayı da eleştirel öz-değerlendirmeye yönlendiren ahlaksal-politik bir karara bağlıdır. Sorun, insanlığın bu kararı verip veremeyeceği ya da ne ölçüde verebileceğidir.
... Yasa ve hukuk dışı olarak kullanılan devlet erki, şiddettir ve bu despotik uygulamaya karşı “direniş hakkı” doğar. Devlet gücünün hukuk dışı kullanımı, hükümetin veya yasa koyucunun temel özgürlükleri ihlal etmesi ve anayasada anlatımını bulan toplumsal sözleşmeyi bozmasıdır. Toplumsal sözleşmenin bozulması ve keyfilik, halka direniş hakkı verir.
Onur Bilge Kula, “Doğu’dan Batı’ya Aydınlanma”da son yıllarda çok tartışılan Aydınlanma Felsefesini, Aydınlanmanın insanlığın önünü açan ışığını, Batılı felsefecilerin görüşlerini de hatırlatarak yeniden yorumluyor.
Türkiye’de Aydınlanma ve Atatürk Devrimleri
Atatürk, Amasya Bildirgesi’nde her türlü büyük devlet güdümüne girme önerisini geri çevirmiştir. Ulusa ve dünyaya duyurduğu bağımsızlık istencini, olağanüstü örgütleme başarısıyla, Erzurum ve Sivas kongrelerinde “Ulusal gücü etken ve ulusal istenci egemen kılmak ilkesini” uygulamıştır. Ulusal örgütlenmenin en önemli aşaması, 23 Nisan 1920’de TBMM’nin Ankara’da toplanması, ulusal istencin gerçekleşmesine olanak sağlanmasıdır. Laiklik, aydınlanmanın içerdiği “unsurlardan birisidir.”
Aydınlanma, dinsel yobazlığa, devlet baskıcılığına, sermayenin egemenliği ve sömürüsüne karşı çıkmak ve bireysel hak ve özgürleri savunmak ile olanaklıdır. Cumhuriyet değerleri, insanın özerk ve özgür bireye dönüşmesine ortam hazırladıkları için, her türlü gericiliğe ve baskıcılığa karşı savunulmalıdır. İnsanın insanlaşmasını zorlaştıran dinsel bağnazlık ve devlet baskıcılığına karşı çıkmak, Cumhuriyet’in yerleştirmeye çalıştığı aydınlanma öğelerini güçlendirmek demektir. AKP bunların tam tersini yapmakta, “eski Türkiye” nitelemesiyle hem kendi eskiliğini örtmeye, hem de söz konusu değerleri etkisizleştirmeye çalışmaktadır.
Onur Bilge Kula, “Türkiye’de Aydınlanma ve Atatürk Devrimleri” çalışmasıyla Anadolu’daki düşünsel aydınlanmanın köklerinden yola çıkarak Cumhuriyet devrimlerine kadar olan gelişiminin izini sürüyor. Cumhuriyet’le oluşan niteliksel sıçramanın Türkiye’nin aydınlanmasına sağladığı katkıları Batı aydınlanma felsefesiyle birlikte ve karşılaştırarak ele alıyor.