İbrahim Kaboğlu'ndan '15 Temmuz Anayasası' kitabı
15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL kapsamındaki KHK'lar ile ihrac edilen akademisyenler arasında yer alan Prof. Dr. İbrahim Kabaoğlu'nun "15 Temmuz Anayasası" adlı kitabı okurla buluştu. Kaboğlu kitabında, 16 Nisan'ın bir sonuç değil başlangıç olduğunu ve toplumun kazanımlarını bir anda olağanüstü ortam ve koşullarda kaybetmeye rıza göstermeyeceğini anlatıyor.
Darbe girişimi ardından ilan edilen OHAL kapsamında çıkarılan KHK'larla ihrac edilen isimlerden biri de anayasa profesörü İbrahim Kaboğlu'ydu. İhracı büyük tepkilerle karşılaşan Kaboğlu'nun kaleme aldığı "15 Temmuz Anayasası" adlı kitap okurla buluştu.
Tekin Yayınevi'nden çıkan kitabında 16 Nisan'da oylanan anayasa değişikliğini konu edinen Kaboğlu, bu değişikliği 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yürürlüğe konulan olağanüstü hal rejiminin ürünü olarak nitelendiriyor.
Kitabında, hiçbir toplumun, kazanımlarını bir anda ve özellikle olağanüstü ortam ve koşullarda kaybetmeye rıza göstermeyeceğini belirten Kaboğlu, söz konusu kazanımların, uzun döneme yayılan mücadele halkaları ve evrim süreci ürünü olmaları durumunda bu rızanın üretilemeyeceğini ifade ediyor.
Türkiye'nin gerçek gündeminin anayasa olmadığını ileri süren ve bu gündemi "sanal" olarak niteleyen Kaboğlu, "Çünkü hiçbir toplum, yüzyıllara yayılan birikiminin 'kişisel iktidar' hizmetinde bir anda yok edilmesine seyirci kalamaz" eleştirisinde bulunuyor.
IŞİD'i teşhir eden kitaba üç dava birden açıldı
Kitabını, "İnsan hakları, demokrasi ve hukuk devleti için mücadele edenlere" ithaf eden Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, 16 Nisan'ın bir sonuç olmaktan çok bir başlangıç olduğuna işaret ederek, şunları kaleme alıyor:
"Eğer bugün 'insan haklarına dayanan hukuk devleti' kavramını kullanabiliyorsak, bu uzun bir evrimin sonucu olarak Anayasa'nın değişmez maddesi olarak kabul edilmiş olmasındandır. Tanzimat'tan günümüze, bu sürece katkıda bulunan geçmiş kuşaklara 'minnet' duymalıyız. Anayasa halkoylaması kampanyası sırasında, 'insan haklarına dayanan demokratik hukuk devleti' kazanımlarını sahiplenme duyarlılığı gösteren toplumun her kesimine 'selam' gönderiyorum. Atalarımızdan devraldığımız olumlu mirası sahiplenme ve kazanımları gelecek kuşaklara aktarmak ise, 'ödev.' Bu ödev genel: Hepimizi, Türkiye ülkesi/Türkiye toplumu ve devleti için, 'insan haklarına dayanan demokratik hukuk devleti'ni inşa yolunda gelecek kuşaklara karşı önemli bir sorumluluk bekliyor. 16 Nisan halkoylaması, YSK'nın çok tartışmalı ve meşru olmayan kararına göre 'evet' kazandı; ama, anayasa üzerine bir toplumsal duyarlılık ve sorumluluk da yarattı. Bu aynı zamanda gelecek kuşaklara karşı 'ödev bilinci'ni teyit ediyor. Vargı; Türkiye barışı ve bütünlüğü, hak ve özgürlüklerin bölünmez bütünlüğünü temel değer alan bir toplumsal yapı, erkler ayrılığı ekseninde örgütlenen bir devlet aygıtı ile, 'minnet/selam/ödev' sürekliliğinde sağlanabilir ancak."
Cemaat'in İlk Darbesi 15 Temmuz'dan çok önceydi
İbrahim Kaboğlu'nun on iki bölümden oluşan "15 Temmuz Anayasası" adlı kitabında ele alınan başlıklar şunlar: "Anayasa: Bağlayıcılık Ve Üstünlük", "Anayasa: Askı Değil, Saygı Gerek", "Anayasa Hukuku Açılış Dersi", "OHAL Ve Fiili Durum Kıskacındaki Anayasa (Ve AYM)", "15 Temmuz Anayasası'na Doğru", "Anayasa Ve KHK'lar: Paralel Süreçler", "Anayasa Değişikliğinde Yasama-Yürütme İlişkileri", "Hak Ve Özgürlüklerde Anayasal Kazanımlar", "Halk Neyi Oyladı?", "İnsan Haklarına Dayanan Demokratik Hukuk Devleti İçin".
Ergin Yıldızoğlu'nun yeni kitabı Laiklik Savunulmalıdır
3 yeni kitap daha
Tekin Yayınevi ayrıca; Figen Yılmaz'ın Ataol Behramoğlu’nu anlattığı monografisi "Dünyayla Söyleşen Şair"i, Hüseyin Yurttaş'ın Kurtuluş Savaşı'nda Batı Cephesi'nde yaşananları konu edindiği romanı "Karaço"yu, Gönül Çatalcalı'nın 1950’lerin Türkiye’sinde bir Ege kasabasındaki kaçağın yaşadığı büyük aşk ve ürperten heyecanların ardında siyasetin masum insanlara dokunan kirli yanlarını anlattığı romanı "Eşiktekiler"i de okurla buluşturdu.