Gün Zileli'den soluk soluğa bir roman: Mevsimler
Gün Zileli'nin "Mevsimler" adlı romanı İletişim Yayınları'ndan çıktı. Zileli romanda edebiyatçılığı ile önemli bir figürü olduğu Türkiye sol siyasetinin son yarım yüzyıldaki biçimlenişini ve içinde oluştuğu toplumsal ortamı anlatıyor. Yazarın 1950'lerden 12 Eylül'e ve sonrasına ait atmosferi okuruna soluttuğu romanda, ihanetin prelüdü, yalanlar, örgütler, sapmalar, burjuva kuyrukçular, devrimci özeleştiriler ve infazlar da var.
Gün Zileli genellikle siyasi yönüyle bilinse de edebiyatçılığıyla da toplumun karşısına çıkmış bir yazar. Anı dizisi ve siyasi kitaplarının yanı sıra, Deniz Orada (Sel, 1995), Bahar ve Tipi (Telos, 1997) ve Komün (Yaba, 2007) gibi romanları ve Yüreğe Yağan Kar (Yaba, 2012) kitabın toplanan öyküleri ile daha önce okurla buluşan Zileli'nin son romanı Mevsimler de 9 Eylül'de raflardaki yerini aldı. Zileli, Mevsimler'de 1950'li yılların sonundan 12 Eylül'e ve sonrasına uzanan bir dönemi kahramanlarının çalkantılı yaşamının bir fonu olarak anlatıyor. Kitapta dönemin gençliği, insan ilişkileri, değişen siyaset ve toplumsal ortam ile devrimciler ve örgütler anlatılıyor.
Yazar, Mevsimler'de, 1968 öncesinde gençliğin henüz radikalleşmediği ve gözlerden saklandığını söylediği "Bohem" dönemin arkeolojisini de yapıyor. Sonrasında gelen 1968 fırtınası ile olumlu birçok şeyin yanı sıra, olumsuz değişimleri de işaret eden Zileli, edebiyat ve sanatın yerini siyasetin ve salt iktidarın ele geçirilmesi anlamında "devrim"in almasını kitapta çok ustaca betimliyor.
Mevsimler, 1968'i, 12 Mart ve 12 Eylül'ü kahramanlarının iç dünyasından ve fonda toplumsal ve siyasal ortamından anlatmakla kalmıyor; aynı zamanda heyecanın, aşkın ve yenilginin de soluk soluğa hikâyesi...
Kitabın arka kapak yazısı ise şöyle:
"Memurun tek sığınağı devletidir. Memur çocuğunun devleti de yoktur. Devlet o soğuk umursamazlığı ile dönüp bakmaz bile sana. Hiçbir yere gidemezsin, hiçbir yardım alamazsın. Öyle yetiştirilmişsindir ki, sokakta bir limon bile satamazsın. Bu yüzden dünyanın en zavallıları, bir yere tutunamayan, üstelik yapısı nedeniyle tutunma şansı pek olmayan memur çocukları, orta sınıf çocuklarıdır.
Hayat güzelken, gençken… Arnavutköy ve Bebek… Elvis, it’s now or never’ı söylüyor. Beyazıt’ta nümayişler var, 27 Mayıs oluyor. Fransız taklitçileri, kolejli kızlar, bohemler, sınıfı konuşanlar. Humanité, inkârın inkârı… İşçi Partisi, Mehmet Ali Bey, Behice Hanım… Kalın fitilli kadife pantalonlar, balıkçı yakalı kazaklar…
'Ey Dev-gençli, savaş vakti yaklaştı. Al silahı tak beline emperyalizme karşı'
İhanetin prelüdü, yalanlar, örgütler, sapmalar, burjuva kuyrukçular, devrimci özeleştiriler ve infazlar… Büyük ve küçük isyanlar, direnenler, çözülenler… 68', 12 Mart ve 12 Eylül… Uzun koridor…
Mevsimler, heyecanın, aşkın ve yenilginin soluk soluğa hikâyesi…
Gün Zileli, ustalıkla geniş zamanları anlatıyor, mevsimlerle Türkiye’nin romanı."