Etnik temizlik ve soykırımların izinde: Korkunç Kader
Tarihçi Benjamin Lieberman'ın "Korkunç Kader-Modern Avrupa'nın Oluşumunda Etnik Temizlik" kitabı Heretik Yayıncılık'tan çıktı. Damla Tanla Kurt tarafından Türkçeye kazandırılan kitap Orta Avrupa'dan Ortadoğu'ya, Almanya'dan Türkiye sınırlarına kadar uzanan bir alanda 19. ve 20. yüzyıllardaki etnik temizlik ve soykırımları konu alıyor.
Serdar Korucu / CNN TÜRK -"Kardeşimle aynı futbol takımında oynayan çocuklardan birinin, elinde silahla (…) eski lise arkadaşlarından çoğunun yok edilmesi anlamına gelecek Büyük Sırbistan için savaşarak öldüğünü anlamakta zorlanıyorum"
1990'larda Bosna'daki savaşta ciddi şekilde yaralanan ve kocası ile iki erkek kardeşini kaybeden Bosnalı Müslüman kadın Jamina Dervisevic-Cesic'in bu sözleri son iki yüzyıldır Avrupa ve Ortadoğu'daki etnik temizlik-soykırım sürecini en iyi tarif edenlerden biri…
Tarihçi Benjamin Lieberman "Korkunç Kader" kitabında birbirinden uzak ama kaderleri birbirine benzeyen şehirleri ve o şehirlerde bir dönem yaşayanların yok oluş süreçlerini bir araya getiriyor. Ulus devletlerin yükselişinin Rus, Osmanlı ve Habsburg İmparatorluğu'nun nihai ölümünün habercisi olduğu dönemi mercek altına alarak bu sınırlarda yer alan yüzlerce şehrin dönüşümünü ele alıyor. Etnik temizlik ve soykırımları… On milyonlarca insanın ölümünü ve sürgününü içeren bu sürecin, bugüne kadar yapılmış en geniş kapsamlı tarihini gözler önüne seriyor.
Benjamin Lieberman kitabında bölgeyi etkileyen "üç dalga"nın peşine düşüyor. İlk dalga Rus ve Osmanlı imparatorluklarında başlayan ve onların çökmesiyle sonuçlanan süreç… İkincisi Nazi Almaynası başta olmak üzere yeni bir milliyetçi ve ırkçı imparatorluk inşasının inşası ve düşüşü… Üçüncü ve son dalga ise komünist devletlerin yıkılışı…
Birinci elden tanıklıkları ve diplomatik kayıtları kullanan yazar, milliyetçiliğin bölgede yükselişe geçtiği yıllarda, 19. yüzyılda, Bulgaristan, Yunanistan ve Rusya'daki en erken etnik temizlik olayları ile başlıyor. Ardındansa Ermeni Soykırımı, Holokost, Sovyet Rusya'nın yükselişi ve düşüşünü ve son olarak da 1990'larda Yugoslavya'nın dağılış sürecini mercek altına yatırıyor.
Mustafa Kemal Atatürk'ün eski evinin bulunduğu, şehir üniversitesinin altında geniş bir Yahudi mezarlığının kalıntılarının yer aldığı ancak bugün neredeyse hiç Yahudi ve Türk'ün yaşamadığı Selanik de yer alıyor kitapta, 1870'lere kadar Bulgar kentinden çok Türk şehri olan, 1850 yılında İngiliz gezgin Edmund Spencer'ın "kubbeleri ve minareleriyle birlikte geniş bir havzanın merkezinde yükselen" bir kasaba diye nitelediği Sofya da…
Kitap, ayakta kalan sinagogları başta olmak üzere Yahudileri hatırlatan her simgesi restore edilen Alman şehirlerinden, yüzlerce yıllık tarihlerinin kanıtı olarak anıtları hala ayakta duran ancak bugün Ermenilerin yaşamadığı Türkiye'nin doğusundaki yerleşim yerlerine uzanıyor.
Lieberman kitabında yalnızca monarkların ve diktatörlerin değil, demokratik bir şekilde seçilmiş siyasi liderlerin ve ilaveten, küçük bir yönlendirmeyle bile komşularını talan eden ve onları katleden sıradan insanların belirleyici rolünü de analiz ediyor.