hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Demokrasi ne tür bir despotizm tehlikesi taşıyor?

    Demokrasi ne tür bir despotizm tehlikesi taşıyor
    expand
    KAYNAKCnnturk.com

    Demokrasi ne tür bir despotizm tehlikesini taşıyor? 19. yüzyıl düşünürü Alexis de Tocqueville'in Amerika'da Demokrasi kitabı, bu soruya yaklaşık 200 yıl önceden yanıt veriyor. Siyaset biliminin klasikleri arasındaki kitapta yer alan öngörüler hala güncelliğini koruyor. Amerika'da Demokrasi ve Tocqueville'in metinlerinden derlenen Sömürge ve Kölelik adlı kitap okurla buluştu.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Alexis de Tocqueville 19. yüzyıl Avrupa liberal düşüncesinin önemli isimlerinden biri. Ama ayrıksı bir liberal, kimi düşünce ve önerileri muhafazakârlara da çok yakınlaşan bir liberal… Ancak verdiği eserlerle dönemini aşan da bir etkiye sahip. Bu eserlerin başında da 1835'te ilk cildini yayımladığı Amerika'da Demokrasi geliyor. Tocqueville'i döneminin önemli bir kamusal entelektüeli konumuna oturtan ve günümüzde de siyaset biliminin klasikleri arasında sayılan Amerika'da Demokrasi, İletişim Yayınları'ndan geçtiğimiz ay Seçkin Sertdemir Özdemir'in çevirisiyle çıktı.

    Ayrıntı Yayınları'ndan da Lütfii Sunar'ın Tocqueville'in öteki üzerine metinlerinin derlendiği Sömürge ve Kölelik adlı kitap, Burak M. Nuri Gücin, Hasan Turunçkapı ve Nuri Fudayl Kırcıoğlu'nun çevirileriyle çıktı.

    IŞİD Tuzağı: Batıyı savaşına çekerek hedefine ulaştı

    "Demokrasi hangi koşullarda diktatörlüğe götürmez?"

    Aristokrat bir ailede dünyaya gelen Tocqueville, hukuk eğitimi alıp yargıçlığa başladığında Fransa 1830'da Burbon Hanedanını deviren Temmuz Devriminin ardından gelen siyasal karmaşayı yaşıyordu. Toprak aristokrasisi ve burjuvazi arasındaki çekişmenin gündeme getirdiği siyasi-idari yapı, demokrasi vb. üzerine yoğun bir kamusal tartışma yürümekteydi. Tartışmalardan biri de "sosyal sistemdeki çöküş" nedeniyle yükselen "suç" oranları ve "suçluların" cezalandırılması ve "topluma geri kazandırılması"ydı. Tocqueville de Adalet Bakanlığı'na bu sorunla ilgili bir proje sunarak, arkadaşı Gustave Beaumont ile birlikte Amerika'daki hapishaneleri incelemek üzere 1831 Nisanında bu ülkeye gitti ve 9 ay incelemelerde bulundu. Dönüşte bununla ilgili bir rapor sundular ama seyahatin asıl sonucu, Tocqueville'in bu ülkedeki gözlemlerine dayanan ve ilk cildini 1835'te, ikincisini 1840'ta yayımladığı Amerika'da Demokrasi oldu. Fransız tarihçi Françoise Furet'ye göre, Tocqueville "ABD'ye bir sorunu tasvir etmek ve çözümünü bulmak için gitmişti: "Demokrasi, bir toplumun esas özelliği olduğunda, hangi koşullarda yönetimin de niteliği olur ve diktatörlüğe götürmez?"

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Almanya'da Hitler'den önce nasıl bir düzen hüküm sürüyordu?

    Gözlem gücünü bu kitapta sergileyen Tocqueville, Amerikan sisteminin temel işleyişini; toplumsal yapısı, sınıflarararası ilişki, kongre sistemi, seçim mekanizması, kölelik, ırk ayrımı, kuzey-güney farklılaşması, sanayicilerin ve çiftçilerin çıkarları, yerlilerin durumu gibi çok geniş bir çerçevede açıklamaya çalışıyor. Bunu yaparken de her daim Fransa ile bir kıyaslama içinde çıkarsamalar yapıyor.

    Fehim Taştekin savaşı anlattı: "Suriye Yıkıl Git, Diren Kal"

    "Gerçek bir özerklik"

    Amerikan demokrasisinin teknik işleyişini ele alan ve bunu da özyönetim mekanizması ve siyasi kurumları tanıtarak yapan Tocqueville, halk egemenliğinin işleyişini gösteriyor. Amerika'daki belediyeleri ve onların gerçek bir özerklik içindeki işleyişlerini tanıtıyor. Massachusetts eyaletindeki New England belediyesini örnek olarak gösteriyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    "Siyasi değil, idari yerelleşme"

    Amerika'da iktidarın eyaletler ve federal olarak iki düzeyde örgütlendiğini, komünlerin ise günlük hayatın içinde olduklarını anlatıyor ve Fransa ile aralarındaki farkı ortaya koyuyor: İdari yerinden yönetim. Amerika'da siyasi merkezileşmenin bulunduğunu ancak idari merkezileşme olmadığını anlatıyor.

    Bir ülkede yaratılan nefretin etkileri ne kadar uzun süreli olabilir?

    Yüz yıl önceden Soğuk Savaş kehaneti

    Tocqueville kitabının ikinci kısmında Amerikan demokrasisinin özü olarak tanımladığı çoğunluğun idaresini ele alıyor. Bu bölümün sonunda yazarın meşhur kehaneti de yer alıyor: Amerika ve Rusya'nın geleceğin büyük güçleri olacağı… Bu kehaneti nedeniyle Soğuk Savaş yıllarında ABD'de Tocqueville yeniden popülerleşiyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    "Bir arada tutan şey: Toprak sistemi"

    Farklı yerlerden gelen göçmenlerin kurduğu bu ülkeyi bir arada tutan şeyin ne olduğu sorusuna yanıt arayan Tocqueville, bunun Amerika'nın sömürgeleştirilmesinin özel yapısı nedeniyle ortaya çıkan toprak sistemi olduğu kanaatini belirtiyor. Irksal, etnik çeşitlilikler ve yerlilerin durumunu da inceliyor.

    Bauman'dan "Özgürlük evrensel bir koşul mu?" sorusuna yanıt

    1840 Fransası'nda demokrasi tartışması

    Kitabın ikinci cildinin 1840'ta yayımlanması, Fransa'da liberaller ile muhafazakarlar arasında sürmekte olan demokrasi tartışmasına denk düşüyor. Bir siyasal sistemin sadece elitlerin tercih ettiği bir model değil, toplumdaki yapılarla alakalı olduğu düşüncesindeki Tocqueville, Amerikan demokrasisinin işleyişini mümkün kılan kurumlar, yasalar, adetler ve gelenekleri inceliyor.

    Mandela Güney Afrika'yı barışa nasıl taşıdı?

    "Kamu görevlilerinin yargılanabilmesi"

    Hukuk yapısını ele alıyor, yargıçların sahip olduğu güç, Fransa ile kıyasladığında onu şaşkınlığa uğratıyor ve ABD'de yargının ayırt edici özelliklerini ele alıyor. Tocqueville, bunlardan biri de kamu görevlilerinin yargılanması olduğunu söylüyor. Bunun tüm mahkemelerde olabileceğine dikkat çekiyor ve kamu görevlilerinin Fransa'da sadece kralın izniyle, başka demokrasilerde de mülki amirin izniyle yargılanabildiğini hatırlatıyor. Bugün de pek farklı bir durum değil.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Anayasayı inceliyor ve pek çok ülkede egemenlik bölünmez bütüncül bir olguyken ABD'de eyaletler ve federal devlet arasında bölüşüldüğüne işaret ediyor. Bunun bireyi kendi devletine karşı savunan etkilerine işaret ediyor. Burada söz konusu olanın yasamanın seçmenlerin iradesine bağlı olarak köleleşmesi ve yürütmenin elinde olmayan tüm yetkilerin yasamada toplanması olduğunu söylüyor.

    Gilbert Achar'dan Arap isyanları üzerine radikal bir inceleme

    "Despotizme engel: Örgütlenme özgürlüğü"

    Amerika'da bireysel özgürlüğün gerçekleşme alanlarından biri olarak örgütlenme özgürlüğüne vurgu yapıyor. Bunun "çoğunluğun tiranlığının karşısına" bir set çektiğini söylüyor. Bunun "prensin keyfiliği ve partilerin despotizmini engelleyici" etkilerine işaret ediyor.

    "Demokrasiler hangi tür bir despotizmden korkmalılar?"

    Ancak bu rejimde bir despotizm tehlikesi içermiyor değildir. "Demokratik Uluslar Hangi Tür Bir Despotizmden korkmalılar?" başlıklı bölümde merkezde örgütlenmiş olan burjuvazinin belirleyiciliğini teşhis ediyor ve bunun sanayi burjuvazisinin despotik kontrolünü getireceğini öngörüyor.

    Amerikan demokrasisindeki en büyük güç olan çoğunluğun gücünü, "çoğunluğun imparatorluğu" olarak anlatıyor, bunun azınlık karşısındaki tutumunu tartışıyor, demokrasinin çelişkili doğasına ve risklere işaret ediyor: Demokrasi bir özgürlük ve eşitlik rejimi de olabilir, bir baskı rejimine de dönüşebilir! Cengiz Çağla'ya göre, Tocqueville'in 20. yüzyılda Almanya ve İtalya'da örneklerini gördüğümüz demokrasi içinden gelişen baskı rejimlerini yüz yıl öncesinden haber verdiği söylenebilir.

    Tocqueville'in 1840 Fransa'sındaki demokrasi tartışmalarına dahil olduğu Amerika'da Demokrasi, bugün Türkiye'de de süregiden bir tartışmaya koşutluk taşıyor. Türkiye son aylarda durmaksızın başkanlık sistemi ve bunun çevresinde demokrasi, despotizm, baskı, çoğunluk rejimi gibi meseleleri tartışıyor. Kamuoyunun ve siyasetin başlıca gündem maddelerinden biri bu. Bir yandan da bunun ne kadar bir "tartışma" ve ne kadar bir "sistem tartışması" olduğu ise büyük bir soru işareti. Çünkü tartışmayı aşan boyutu olduğunu bizzat siyasi partilerin bazıları açıklıyor ve bir sistemden çok "yürütme erkinin" başkan sıfatına duyduğu ihtiyaca vurgu yapılıyor.

    Sömürge ve Kölelik

    Tocqueville ilgili geçen ay yayımlanan bir kitap da Ayrıntı Yayınları'ndan çıkan Sömürge ve Kölelik. Lütfi Sunar'ın derlediği "Öteki Üzerine Seçme Yazılar"dan oluşan kitap, Tocqeueville'in adından anlaşılacağı üzere sömürge ve kölelik üzerine düşüncelerini içeren metinlerinin derlemesinden oluşuyor. Burak M. Nuri Gücin, Hasan Turunçkapı ve Nuri Fudayl Kırcıoğlu'nun çevirmenleri olduğu kitapta Tocqueville'in Fransa'nın sömürgeleri olmasını savunduğu metinleri yer alıyor. Tocqueville, Fransa'nın her şeyden önce geldiğine inanır ve bu da liberal düşüncelerini gölgeler. Tocqueville, sömürgeciliği, modern toplumun atomcu bireycileşmesi ve çoğunlukçu sisteminin yol açacağı sanayi burjuvazisinin yumuşak demokratik despotizmine karşı bir engel görür. Düşüncesine göre, sömürge ve savaş atomcu bireycileşmenin önüne geçecek, dolayısıyla toplum pasifleşmeyecek ve demokratik despotizme teslim olmayacaktır. Dışarıdaki bir savaşı, içerideki siyasi güçler dengesini değiştirecek yegane unsur olarak gördüğü için Tocqueville, sömürgeciliği yüceltir. Onu bu düşüncelere yönelten elbette Fransa'daki sosyal sınıfların durumu ve siyasette oluşturdukları manzaradır. Sömürgecilik konusundaki bu görüşlerine rağmen köleliğin kaldırılmasından yanadır, bir siyasetçi olarak bunun için uğraşır. Ancak köleliğin kaldırılmasını istemekteki nedeni ilkesel ve ahlaki değildir. Kapitalist ekonomide köleliğin yerinin olmadığını anlatır, ayrıca köle ayaklanmalarının Fransa'nın sömürgelerini tehlikeye atacağını söyler. Nedenleri bunlardır.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow