Bülent Ortaçgil kitabı: Umuda Söylenen Şarkılar
Bülent Ortaçgil'in hayatına ve müziğine dair merak edilenlerin yer aldığı ve Mahmut Çınar'ın kaleme aldığı Bu Su Hiç Durmaz kitabı İnkılâp Kitabevi tarafından yayımlandı.
Çocukluğundan itibaren ilgi duyduğu müziğe lise yıllarında kurdukları ilk amatör müzik grubu Damlalar'la başlayan Ortaçgil, fakülte yıllarında "Anlamsız" isimli kırkbeşliğini çıkardı. 1974'te de ilk albümü "Benimle Oynar mısın"ı kaydetti.
Bu albümden sonra müzik kariyerine on yıl ara veren Bülent Ortaçgil, Fikret Kızılok ile birlikte Çekirdek Sanatevi'nde tekrar çalmaya başladığında bir karar aşamasındaydı. Ara verdiği yıllarda da bütünüyle müzikten kopmayan Ortaçgil, kimya mühendisliğini bırakarak tercihini müzikten yana yaptı. Sonrasında "Pencere Önü çiçeği" (1986), "2. Perde" (1990) albümleriyle dinleyicileriyle buluştu.
Tuna Kiremitçi: Şarkılarımı hayattaki çözümsüzlükler üzerine yazdım
Bülent Ortaçgil, dinleyicilerin Türkiye'nin hızlı dönüşüm yıllarında daha sabit adresler
aradığı zaman müzikte rastladığı insanlardan biri. İşindeki titizliğe, müzikteki tutarlılığına karşın "Ben müzikal performansı bir kusursuzluk abidesi olarak görmüyorum" diyecek kadar da mütevazı.
Müzikal kaliteyle tiraj arasında her zaman doğrudan bir ilişki olmadığının en iyi örneklerinden biri Bülent Ortaçgil'dir. Müziğin popülerlik rüzgârına yelken açtığı yıllarda bile müzik kalitesini hep belli bir seviyede sürdürmeyi tercih etti. Bu da müzikal beğeninin giderek tek şarkılık çıkışlara dönüştüğü yıllarda bile albümündeki bütün şarkılarını dinletmeyi sağladı.
"Şarkılarımın yorumunda insanlara bir pencere açmak ya da onları kısıtlamamak gibi doğal olarak gelişen bir tarzım var. Bir şarkı ne kadar açık pencere taşırsa o kadar fazla anlamlandırabiliyor insanlar onu." Bu doğallıktan ve çok yönlü bakmaktan olsa gerek dinleyicileri onu hiç yalnız bırakmadı.
Kitaba adını veren "Bu Su Hiç Durmaz"'ı Bülent Ortaçgil şöyle açıklıyor: "Bu Su Hiç Durmaz"da ben bir hüzün alırım. Her şey devam eder, su yine akar, yine gider ve hayat sürer. Sen de istediklerini yapamayabilirsin ama hayat aktığı için onunla beraber akarsın. Bir tür kabulleniş hüznü... Hayatta her zaman bir devinim vardır. Su zaten benim için bir hareket sembolü, o hareketin içinde sen de yürür gidersin. Bazen bir şey yapamazsın, bazen yaparsın. Bazen yaşar, bazen kaybolursun. Bazen başarırsın, bazen
başaramazsın."
Mahmut Çınar bu kitapta okuru, Bülent Ortaçgil'in çocukluğundan aile ilişkilerine, gündelik hayatından müzik çalışmalarına, içinde yaşadığı dönemin ve bugünün sosyal siyasal koşullarından gelecek tasavvuruna kadar bir nehrin akışını andıran hayat hikâyesiyle buluşturuyor.
Bülent Ortaçgil'in evine hırsız girdi
Mahmut Çınar
Tatvan'da doğdu. İlkokulu aynı şehirde, ortaokul ve liseyi Antalya'da bitirdi. Ankara Gazi Üniversitesi'nde başladığı felsefe eğitimini son yılında bırakarak Eskişehir Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Basın-Yayın Bölümü'ne girdi. Öğrencilik yıllarından itibaren aktif olarak muhabirlik ve editörlük yapan Çınar'ın o yıllarda çeşitli dergi ve gazetelerde haberleri ve yazıları yayımlandı, söyleşileri ve televizyon programları ödüllere değer görüldü. Daha sonra yüksek lisans ve doktora eğitimine aynı bölümde devam etti. 2007 yılında araştırma görevlisi olarak girdiği Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde 2008 yılında öğretim görevlisi oldu ve bu görevi 2016'ya dek sürdürdü. Temel gazetecilik alanlarının yanı sıra medya tarihi, medya ve milliyetçilik, medyada ayrımcılık ve nefret söylemi gibi konulara eğildi, bu konularda yurtiçinde ve yurtdışında dersler ve konferanslar verdi, konuşmalar yaptı. Uluslararası projelerde görev yapan Çınar, insan hakları konusunda yürütülen sivil toplum çalışmalarında danışman, eğitmen ve katılımcı olarak aktif biçimde yer aldı, alıyor. Editörü ve yazarı olduğu "Medya ve Nefret Söylemi: Kavramlar, Mecralar, Tartışmalar" adlı kitap Aralık 2013'te Hrant Dink Vakfı Yayınları'ndan çıktı. Proje koordinatörü ve yazarlarından biri olduğu "Ayrımcı Dile Karşı Habercilik Kılavuzu" ise P24 Medya Kitaplığı etiketiyle 2015'te yayımlandı.
Müziğe olan ilgisi çocukluk yıllarında başlayan Çınar, kendisini "iyi ve özenli bir dinleyici" olarak nitelendiriyor. Müzikle şarkı yazarı ve icracı olarak da ilgilenen yazarın ilk teklisi "Satır Satır", Pasaj Müzik etiketiyle Şubat 2017'de yayınlandı. Ardından çok sayıda şarkıya imza atan Çınar'ın ilk albümünün önümüzdeki aylarda raflarda olması planlanıyor.
Mahmut Çınar ayrıca 2015'ten bu yana Uluslararası İzmir Edebiyat Festivali'nin editörlüğünü üstleniyor.
Arka Kapak:
"Bu Su Hiç Durmaz'da ben bir hüzün alırım. Her şey devam eder, su yine akar, yine gider ve hayat sürer. Sen de istediklerini yapamayabilirsin ama hayat aktığı için onunla beraber akarsın. Su zaten benim için bir hareket sembolü, o hareketin içinde sen de yürür gidersin. Bazen bir şey yapamazsın, bazen yaparsın. Bazen yaşar, bazen kaybolursun. Bazen başarırsın, bazen başaramazsın... "
Benim o stüdyoya girişimle çıkışım farklıydı. Şarkı bittiğinde , "Biri beni anladı" dedim. Sanki bana yazılmış gibi... O şarkıyla, bu çocuksu vehme kapılmayacak yoktur sanırım. Bütün hücrelerimle Bülent'in ne kadar derin ve hakiki bir kaynaktan döküldüğünü idrak ettim. Bu yüzden, istediği kadar görünmez olmaya çalışın, imkânsız. Öz'den söz ediyorum ezcümle... Sezen Aksu
Bir de Yağmur var... Aşkı tane tane anlatan Yağmur. Hüznü damla damla akıtan. Dertlenmeyi öğreten, diklenmeyi belleten. "Her şey olur, her şey büyür, her şey geçer, hayat kalır " yazılı bir muskayı, ömür boyu göğsümüzde taşımamızı sağlayan Yağmur. Ortaçgil, denizden esen bir rüzgardır. Yekta Kopan
Dinlediklerim hayatı anlatıyordu, bazen Şık Latife'deki gibi, doğrudan, bazen de şiir gibi. O zaman hayalimde sürrealizme çalan resimler canlanırdı. En çok, Eski Defterler'de dinleyeceğimiz Değirmenler'de bu hisse kapıldım herhalde. Banu Güven
İnsan olmanın çelişkisi duydum Ortaçgil'den ve ufak ufak çözmeye başladım düğümlerimi. Her şarkısını başka vurguyla, bir daha ve bir kez daha dinledim, izledim, okudum. Jehan Barbur
Ortaçgil dinlendiğinde, şarkıların derin bir lirizmi yani özel bir heyecan ve coşkuyu imlediği söylenebilir. Dinleyicilerini belki de en çok etkileyen özelliklerden biridir bu. Bu lirikler yoluyla hep kendi açıklarını, çıkmazlarını, ikilemlerini yakalar dinleyici. Tabii ki bu sorunlar, kentli bireye ve "ilişkisizliklerine" dairdir. Aşk, bu şarkılarda ancak böyle nefes alıp verebilir. Orhan Kahyaoğlu