Bülent Ecevit'in yarım asırlık öyküsü: Karaoğlan
Türkiye siyasetinin yarım asırlık bir dönemine damgasını vuran Bülent Ecevit'in hikayesi, Bülent Ecevit - Karaoğlan adlı biyografide anlatılıyor. Ecevit'in siyasi kimliğinin gölgesinde kalan gazeteci, entelektüel ve şair kimliğini de öne çıkaran Mustafa Çolak'ın kitabında, Karaoğlan'ın tartışılan ideolojik serencamı da mercek altına alınıyor.
Türkiye siyasetinin yarım asrına damga vuran Bülent Ecevit'in siyaset ve hayat hikâyesi Mustafa Çolak'ın Bülent Ecevit - Karaoğlan kitabıyla okura sunuluyor. İdeolojik ve siyasal serencamının yanı sıra Karaoğlan'ı faal gazetecilik deneyimi, şair ve entelektüel kimliğiyle de anlatan kitap, 14 Ekim'de İletişim Yayınları'ndan çıkacak. Yayınevi aynı zamanda, Ertuğrul Meşe Türk sağının inşasında büyük bir paya sahip olan bir derneği, Komünizmle Mücadele Dernekleri: Türk Sağında Antikomünizmin İnşası kitabını ve Ali Fuat Bilkan'ın günümüzdeki tekfirci hareketlerin zihniyetine de ışık tutan, 17. yüzyılda Osmanlı'da Kadızâdeliler ile Sivâsîler arasındaki mücadeleyi ve bunun yarattığı kargaşayı anlattığı kitabı Fakihler ve Sofuların Kavgası'nı da yayımlıyor. Murat Beşer'in müzik âleminin göbeğinde ona bir tür yön verip de kendisi popüler olmamış, şöhrete ulaşmamış fakat müzik aşklarından hiç taviz vermemiş kişileri anlattığı Yoldan Çıkmış Simalar kitabı ile Tayfun Pirselimoğlu'nun yeni romanı Berber de raflardaki yerini alacak.
Emrah Serbes'ten yeni roman: Müptezeller
Bülent Ecevit - Karaoğlan
Türkiye siyasetinin bir döneminin en önemli siyasi figürleri arasında yer alan Bülent Ecevit'i tüm yönleriyle anlatan Bülent Ecevit - Karaoğlan adlı biyografi de İletişim Yayınları'ndan çıkıyor.
Mustafa Çolak tarafından kaleme alınan çalışma, kitleler tarafından Karaoğlan olarak adlandırılan Ecevit'in, 1960'lardan 90'lı yıllara uzanan politik geçmişini tüm yönleriyle aktarırken, çoğu zaman politik kimliğinin ardında kalan gazeteci, entelektüel ve şair kimliğini de gözler önüne getiriyor.
Taner Akçam'dan Naim Efendi'nin Hatıratı ve Talat Paşa Telgrafları
1950'lerden 60'lara uzanan dönemde, CHP'nin "Ortanın Solu"na dönmesinin öncülerinden olan Ecevit, 12 Mart 1971 darbesine karşı tutumuyla, CHP'de tarihî bir kopuşu gerçekleştirip lider olmuştu. 70'lerin ardından, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra, CHP'yi terk ederek kurduğu Demokratik Sol Parti'yle kendine yeni bir rota çizmiş ve bu rota onu 1990'ların sonunda başbakanlığa götürmüştü.
İdeolojik serencamı bu dönemde çok tartışılan Ecevit, faal gazetecilik deneyiminden gelen, şair ve entelektüel kimliği olan, romantik imgesi ve karizması bu vasıflarıyla tamamlanan, sıra dışı bir siyasetçi portresiydi. Mustafa Çolak, Bülent Ecevit - Karaoğlan kitabında Türkiye'nin yarım asrında izi olan Bülent Ecevit'in fikir, siyaset ve hayat hikâyesini anlatıyor ve bu dönemler boyunca Türkiye'nin siyasi ortamı için de okura önemli bir kaynak sunuyor.
Komünizmle Mücadele Dernekleri
Ertuğrul Meşe'nin Komünizmle Mücadele Dernekleri'ni tüm yönleriyle incelediği Komünizmle Mücadele Dernekleri: Türk Sağında Antikomünizmin İnşası İletişim Yayınları tarafından yayımlanıyor.
Meşe, Soğuk Savaş döneminden itibaren artan bir hızla destekçi bulan antikomünizm fikri ve bu fikrin Türk sağı içindeki inşasında büyük pay sahibi olan Komünizmle Mücadele Dernekleri'ni incelerken, bu derneği oluşturan fikir dünyasının temel motivasyon kaynakları olan din, vatan, millet, aile, namus gibi kavramların nerede ve ne amaçla kullanıldıklarını da gözler önüne seriyor.
İletişim'den Cemil Meriç'in Bütün Çevirileri dizisi
Her ideoloji gibi milliyetçi-muhafazakâr ideolojinin de belirli motifleri, vurguları ve hedefleri olduğunu kitabında aktaran yazar, bunların nasıl bir tarihsel kesitte konumlanıldığına göre geri çekildiğine, biçim değiştirdiğine ya da öne çıkarıldığına işaret ediyor. Meşe kitabında, aslında Soğuk Savaş döneminin başat ideolojisi olarak kavranabilecek antikomünizmin ve antikomünist harekâtın Türk sağı içerisindeki pozisyonunu, Komünizmle Mücadele Dernekleri'ni incelemeden kavramanın mümkün olmadığını belirtiyor.
Ertuğrul Meşe'nin hem antikomünist tahayyülü hem de bunun ete kemiğe bürünmüş halini ele aldığı Komünizmle Mücadele Dernekleri: Türk Sağında Antikomünizmin İnşası'nda, bir yandan antikomünizmin Türk sağı içerisinde nasıl kavrandığı ve inşa edildiği, ülke dışındaki gelişmeler de göz ardı edilmeden, tarihselleştirilerek incelenirken, öte yandan antikomünizm başlı başına bir ideoloji olarak "din, vatan, millet, aile ve namus" gibi aslında "fetişleştirilen" kavramlar ve motivasyonlar etrafında tetkik ediliyor.
Fakihler ve Sofuların Kavgası
Ali Fuat Bilkan'ın, Osmanlı İmparatorluğu'nun 17. yüzyıldaki fikir ve zihniyet dünyasını fakihler ve sofular arasındaki mücadelenin etrafında incelediği Fakihler ve Sofuların Kavgası da İletişim Yayınları tarafından yayımlanıyor.
Bilkan'ın, Kadızâdeliler ile Sivâsiler arasında yaşanan ve tütün içmekten kahve kullanımına, şarkı söylemekten kabir ziyaretine uzanan birçok konu üzerinden alevlenen tartışmaların nasıl karışıklıklara neden olduğunu gözler önüne serdiği bu inceleme, aynı zamanda günümüzde yaşanan benzer sorunları anlamak ve yeniden düşünmek için de oldukça güçlü ipuçları veriyor.
Şantiyeye dönüşen Türkiye'nin öyküsü: İnşaat Ya Resulallah
Kitapta Osmanlı İmparatorluğu'nun 17. yüzyıldaki fikir ve zihniyet dünyası resmediliyor.
Yazar, ulemâ içi tartışmaların ve kutuplaşmaların, sadece dinle ilgili değil, devlet ve toplum hayatı ile ilgili de tayin edici olduğu bu dönemde, fakihlerle sofular, başka deyişle vâizlerle şeyhler arasındaki, İslâm tarihini kat etmiş mücadelenin bu safhasının, siyaseti etkileme amacı etrafında düğümlendiğini anlatıyor.
Ali Fuat Bilkan, iki ulemâ "hizbini" oluşturan Kadızâdeliler ile Sivâsîler arasındaki kavganın, nasıl bir kargaşaya ve aynı zamanda nasıl bir taassup hâkimiyetine yol açtığını, tütün ve kahve kullanımından şarkı söylemeye, selâm usullerinden kabir ziyaretine, birçok somut konudaki münakaşalarla birlikte gözler önüne seriyor. Kitapta adı deyimleşmiş Cinci Hoca'nın ve günümüzde komplo teorilerinin konusu olan Sabetay Sevi'nin de yeri var.
Kitabında, günümüzün siyasal zihniyet dünyasını ve kültürünü anlamanın da anahtarlarını sunan Bilkan, dinde ikinci derecede önemli (füruât) olarak yorumlanabilecek bazı hususların, muhataplarını tekfir edecek derecede kullanma tavrının, günümüzde de bir zihniyet örneği olarak devam ettiğine işaret ediyor. Dört Halife döneminden sonra başlayan ve bugün farklı grup, tarikat, cemaât, dinî veya siyasî hareket görünümünde devam eden bu zihniyetin, esas olarak ideallerine yönetim gücünü arkasına almak suretiyle tepeden inme bir metotla ulaşmak amacıyla uygulandığına dikkat çekiyor.
Yoldan Çıkmış Simalar
Murat Beşer'in plakçıdan yapımcıya, gitaristten kafebar işletmecisine, şarkıcıdan kalıcı olamamış müzik grubu üyesine birçok müzik tutkununun hikâyesine ışık tuttuğu Yoldan Çıkmış Simalar kitabı da okurların beğenisine sunuluyor. Beşer, birçok müzik severin hayatında önemli yer edinmiş, fakat çoğunlukla "görünür" olmayı tercih etmemiş insanları anlatırken, aynı zamanda Türkiye'nin başta rock olmak üzere müzik tarihini de görünür kılıyor.
Türkiye'de müzik ve müziğin seyrine dair çoğunlukla popüler, bir dönem var olup kaybolmuş ya da kalıcı şöhrete ulaşmış isimler üzerinden yazılmış epey kitap var. Oysa Murat Beşer bambaşka, hatta tam ters istikamette bir yola sapıyor: Aslında müzik âleminin göbeğinde olup, bu âleme bir tür yön verip popüler olmamış, şöhrete ulaşmamış fakat müzik aşklarından hiç taviz vermemiş kişileri ele alıyor. Sınıf atlamaya, gösterişe, para pula, kariyere, şana şöhrete sırt çeviren, tek tutkuları müzik olan insanlar bunlar: Plakçı, gitarist, yapımcı, kafebar işletmecisi, şarkıcı, dergi çıkarma heveslisi, tutunamamış grup müzisyeni…
Berber
İletişim Yayınları, Tayfun Pirselimoğlu'nun yeni romanı Berber'i okurlarla buluşturuyor. Pirselimoğlu'nun kendine has diliyle bir katilin hikâyesini anlattığı Berber, edebiyatseverleri hem şaşırtacak, hem de uzun süre etkisi altında bırakacak. Berber; cinayetler, bombalar, hiç dağılmayan bulutlar ve tuhaf havalar arasında geçen bir "kara" roman.
Tuhaf havalar, bitmeyen cinayetler, bombalar, geçip gitmeyen bulutlar... Meryem'in dikiş izleri, bankadaki memur, Zeki Müren'in şoförü, gri pardösülü M. ile Hamle ve İstikrar Partisi'nden N., merkezden açılan telefon. Meserret Berberhanesi'ndeki adam. Yüzüklü parmaklar... Herkesin bir başkası olduğu acayip memleketin sonu gelmeyen kışı... Berber, bir katilin hikâyesi, uzun bir kıyametin, karanlık bir kuytunun...
Kitaptan:
"Milli Şahlanış ve İtibar Partisi il başkanını, gecenin geç bir vaktinde metresinin evinden çıkıp arabasına binerken vurdum. Çok soğuktu, ayaz vardı; o yüzden sokaklar tamamen ıssızdı. Eski yüzlü, btb kaplı apartmanın karşısındaki köşede ağzımdan buharlar çıkartarak dikilip bekledim. Paltomun cebindeki eldivenli ellerim bile donuyordu. İki buçuk gibi dışarı çıktı. İri yarı biriydi, apartmanın önünde görülmesin diye bir arka sokağa park ettiği arabasına doğru yürürken o ağır bedeni dengesini bulmakta zorlanıyordu. Belki geçirdiği işret gecesinin etkisindendi, bilemiyorum."