Bir ülkede yaratılan nefretin etkileri ne kadar uzun süreli olabilir?

Bir ülkede yaratılan nefretin ne kadar uzun süreli etkileri olabilir? Hitler ve Mussolini'nin faşizmi devrilirken İspanya'da General Franco'nun rejimi 30 yıl daha yaşadı? Zaragoza Üniversitesi'nde tarih profesörü olan Julián Casanova, İletişim Yayınları'ndan çıkan İspanya İç Savaşı'nın Kısa Tarihi adlı kitabında bu sorunun yanıtını veriyor ve tarihten çıkarılabilecek bir derse işaret ediyor.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

İletişim Yayınları, İspanya İç Savaşı'nın ya da ülkede faşizme karşı mücade edenler arasında önemli bir ağırlığa sahip olan anarşistlerin tabiriyle İspanya Devrimi'nin tarihini anlatan bir kitabı daha okurla buluşturdu. Julián Casanova'nın İspanya İç Savaşı'nın Kısa Tarihi adlı kitabının yanı sıra, Neal Curtis'in "özel"e duyulan hastalıklı bağlılığı sorguladığı incelemesi İdiotizm'i, Türkiye'de uzun yıllar "fuar" denince akla ilk gelen yer olan İzmir Fuarı'nı inceleyen İzmir Kültürpark'ın Anımsa(ma)dıkları adlı derlemeyi ve Mustafa Baydar'ın 1960'ların önde gelen 50 edebiyatçısıyla yaptığı söyleşilerden oluşan Edebiyatçılarımız Ne Diyorlar adlı kitapları da 14 Ağustos'ta raflardaki yerini alacak. Yayınevinden ayrıca, Klasikler Dizisinden Turgenyev'in Asilzade Yuvası romanı ile Francesca Simon'ın tüm dünyada milyonlarca satan ünlü çocuk dizisi Felaket Henry'nin en yeni kitabı da aynı tarihte çıkıyor.

İspanya İç Savaşı'nın Kısa Tarihi

Julián Casanova, İletişim Yayınları'ndan çıkan kitabı İspanya İç Savaşı'nın Kısa Tarihi'nde, dünyanın en kanlı iç savaş deneyimlerinden birini her yönüyle ele alıyor. Bu savaşın yalnızca General Franco'nun kişiliği ve ülkeyi kutuplaştıran hareketleri üzerinden anlaşılamayacağını belirten yazar, kilisenin gaddarlığını ve Avrupa'nın içinde bulunduğu faşist dönemi de işin içine katıyor. Ancak, Hitler ve Mussolini devrilirken niçin Franco rejiminin 30 yıl daha yaşadığını da sorgulamayı ihmal etmiyor ve bir ülkede yaratılan nefretin ne kadar uzun süreli etkileri olabileceğini bize göstererek önemli bir "ders"e işaret ediyor.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

İspanya iç savaşı, Avrupa'nın faşist projeler tarafından yok edilmenin eşiğine getiriliş sürecinin işaret fişeğidir. Muhafazakâr siyasal anlayışın bir göstergesi olarak, düzen ve istikrar adına cumhuriyet projesini tarumar eden tek bir generalin marifeti olarak görülemez.

Casanova bu kitabında İspanya'da iç savaşa uzanan süreci tüm ayrıntılarıyla ele alıyor. Cumhuriyet fikrini, bu fikir etrafında örgütlenen siyasal kanatları, sınıfsal dengeleri, iktisadi durumu, dünya konjonktürünü ayrıntılı bir şekilde sahneye yerleştiriyor. Savaş süresince yaşananları, uluslararası tugayları, anarşist hareketin bir ülkenin kaderini nasıl korumaya çalıştığını, sol siyaset içindeki ayrışmaları, kilisenin gaddarlığa varan tavrını, direnişi ve ihaneti gözlerimizin önüne seriyor.

İdiotizm

İletişim Yayınları, Neal Curtis'in özel alan ve özel mülkiyet başta olmak üzere "özel"e duyulan hastalıklı bağlılığı sorgulayan incelemesi İdiotizm'i de okurlara sunuyor. Kişisel alana, özel olana işaret eden "idios"tan türeyen idiotizm terimi, Curtis'e göre, artık yalnızca ekonomik alandaki özelleştirme ve özel mülkiyet çılgınlığından ibaret değil; aksine felsefi, kültürel ve siyasal bir zeminden besleniyor. Bu zeminden yükselen ve kolektif her şeye karşı duran bir anlayışın, bugün dünyaya hâkim olduğunu söyleyen Curtis, aksini düşünebilmeye cesaret edenlere ufuk açıcı bir okuma yapma imkânı veriyor.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Özel olan ve özel mülk olan arasında kurulan ilişki, yalnızca ideolojik bir baskı meydana getirmiyor. Bu tarif, ekonomik alanın tahakkümü altına alınmış hayatların, özelin önceliği ve yüceltilmesi karşısında geri çekilmek zorunda olduğunu da zihinlerimize kazıyor. Böylece kolektif olanda adeta ontolojik bir kötülük olduğu fikri kendisine oldukça geniş bir yer açıyor.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Neal Curtis İdiotizm'de, özel olanın biricikliğini vurgulayarak yükselen iktisat ideolojisinin kapsamını, niye bu kadar etkili olabildiğini felsefi, psikolojik, siyasi ve kültürel uzantılarıyla birlikte ele alıyor. Kavramın içerdiği kapalılık fikrinden hareketle mülkiyetin özel kullanım için güvence altına alınmasının temel yöntemlerinden birinin, ortakça sahip olunan kamu kaynaklarının kapatılması üzerinden özel olanın yaratılması olduğunu gösteriyor.

İzmir Kültürpark'ın Anımsa(ma)dıkları
Temsiller, Mekânlar, Aktörler

Türkiye'de uzun yıllar "fuar" denince akla ilk gelen yer olan İzmir Fuarı, İzmir Kültürpark'ın Anımsa(ma)dıkları kitabıyla anılıyor. Ahenk Yılmaz, Kıvanç Kılınç ve Burkay Pasin'in derlediği kitaba 13 farklı yazar katkıda bulunarak, 1950'lerden 80'lere kadar altın çağını yaşamış olan fuarı her yönüyle ele alıyorlar.

Bir zamanlar gazinolarında sahne alan Zeki Müren, Müzeyyen Senar gibi isimlerle İzmir eğlence hayatının gözdesi olan, öte yandan "Amerikan Sergileri" ile politik işleve de sahip olan Kültürpark'ın 2015'te yeni yerine taşınmasıyla bir devir kapanırken, bu kitap o mekâna dair anıları olan herkese çok şey ifade edecek.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Kitap, İzmir Fuarı'nın uzun hatırasıyla çok katmanlı, çok yönlü bir yüzleşme denemesi. İzmir Fuarı, nasıl bir modernlik ve ulusal kimlik arayışına hitap ediyordu? Kültürpark, bu arayışı ve onun imgelerini mekâna ve mimarlığa nasıl yansıtmıştı? Bir kamusal alan olarak, nasıl bir işlev gördü ve nasıl dönüştü? Kültürpark'ın "bilinmeyen tasarımcısı" Mesut Özok, ne düşünmüş ve neden unutulmuştu? Ada Gazinosu ve Fuar'ın diğer gözde mekânları, bir modern eğlence ortamının oluşumunda nasıl bir iz bıraktılar? İzmir Fuarı'nın politik işlevini de unutmamalı. Bir yanda "Amerikan Sergileri", diğer yanda Sputnik; Soğuk Savaş'ın bir teşhir sahnesidir Kültürpark. Analitik bakışın, hatıralarla, sevgiyle ve "yerel"in ayrıntısıyla zenginleştiği bir kitap.

Edebiyatçılarımız Ne Diyorlar

Mustafa Baydar'ın 1960'ta yayımlanmış, edebiyatçılarımızla yaptığı söyleşilerden oluşan kitabı Edebiyatçılarımız Ne Diyorlar İletişim Yayınları tarafından yıllar sonra yeniden gün yüzüne çıkarılıyor. Kitapta Yaşar Kemal'den Aziz Nesin'e, Haldun Taner'den Orhan Kemal'e, kimler yok ki… Bugün edebiyatımızın çınarları arasında yer alan bu isimleri geçmişe dönük bir gözle okumak, edebiyat dünyamızın yarım asırda yaşadığı gelişmeleri incelemek ve sevdiğimiz yazarların edebiyata yönelik kişisel zevklerini keşfetmek için önemli bir kaynak.

Mustafa Baydar'ın 1960 yılında yayımlanan kitabı Edebiyatçılarımız Ne Diyorlar dönemin önde gelen ya da parlamaya başlamış elli edebiyatçısıyla yapılmış söyleşilerden oluşuyor.

Basmakalıp sorulardan ziyade görüştüğü kişinin o dönemde içinde yer aldığı edebiyat akımlarına, tartışmalara, dünya görüşüne uygun sorular soran Baydar'ın konuştuğu kişilerden bazıları artık edebiyat dünyamızda yer kaplamıyor, unutulmuş durumdalar; bazıları söyleşilerin yapılmasından kısa süre sonra hayatlarını kaybetmişler; Aziz Nesin, Yaşar Kemal, Kemal Tahir, Tahsin Yücel, Haldun Taner, Orhan Kemal ve daha birçok isimse bugün artık Türkçe edebiyatın çınarları arasında.

Felaket Henry'nin Kabusu

Francesca Simon'ın tüm dünyada milyonlarca satan ünlü çocuk dizisi Felaket Henry'nin en yeni kitabı, Felaket Henry'nin Kâbusu İletişim Yayınları'ndan çıktı. Çocuklara kitap okumayı sevdiren bu eğlenceli dizi, yaz tatilinde miniklerle tanıştırılmayı bekliyor. Felaket Henry'nin çevirdiği dolaplar başınızı döndürecek.

Asilzade Yuvası

Yayınevi, Babalar ve Oğullar ile adını klasik edebiyatın unutulmaz isimleri arasında yazdıran Turgenyev'in bir diğer ünlü romanı Asilzade Yuvası'nı da okurlara sunuyor. Avrupa'yı gezip Rusya kırsalına geri dönen soylu bir erkeğin orta yaş kriziyle boğuşmasını anlatan bu roman, kahramanı üzerinden dönemin Rusya'sına dair birçok ayrıntı veriyor. Kitapta yer alan yazar ve dönem kronolojisi, olayları takip etmede okuyucuya yardımcı olurken, önsöz ve sonsöz de metni zenginleştiriyor. Ergin Altay'ın yetkin çevirisiyle sunulan Asilzade Yuvası, klasik edebiyat tutkunları için kaçırılmaması gereken bir yapıt.

Ergin Altay çevirisi, Richard Freeborn'un önsözü, Joost Van Baak'ın sonsözü, yazar ve dönem kronolojisiyle.