Bir diktatörlüğün çizgi romanı: Burma Günlükleri
Son dönemde bölgedeki Müslüman nüfusa uygulanan baskılarla gündeme gelen Burma/Myanmar ile ilgili Guy Delisle’nin çizgi romanı “Burma Günlükleri” Türkçeye kazandırıldı.
Burma ya da son 28 yıldır kullandığı “yeni” ismiyle Myanmar, Hint Okyanusu’nun kenarında, eski bir İngiliz kolonisi. 1989’daki askeri rejimle adı değiştirildi. Bu değişiklik BM tarafından onaylanmış olsa da hala pek çok Batı ülkesi hala eski ismi kullanmaya devam ediyor. Askeri yönetimin kararına uymamak için…
Burma/Myanmar’ın son dönemde gündeme gelmesi, Arakan bölgesindeki Müslüman nüfusuna uyguladığı baskı ve bunun sonucunda son dönemin en hızlı yayılan insani krizi nedeniyle oldu. Kanadalı çizgi romancı Guy Delisle’nin krizlerin hiç eksik olmadığı bu ülkeyle ilgili “Burma Günlükleri” kitabı Eylül ayında Karakarga Yayınları tarafından Türkçeye kazandırıldı.
Guy Delisle, 2007’de yayımladığı kitabında Sınır Tanımayan Doktorlar ile çalışan eşi ve çocuğu ile Burma’da yaşadığı bir yılı anlatıyor. Bunaltıcı sıcakları, aniden bastıran muson yağmurları, sıtma ile mücadele, Budist keşişlere duyulan büyük saygı gibi bir turistin ilk gününde fark edebileceği detaylar da yer alıyor kitapta. Ülkede uzun zaman geçirmenin “ustalığı” ile yakalanan gündelik hayatın ince ayrıntıları da…
Ülkeye gelir gelmez endişelendiği şey çocuklar için tehlikeli olan prizler oluyor. Ya da yaşamak istedikleri evin “Greko-Burma-Çin mimarisi” diye nitelediği, deli birinin elinden çıkmış gibi duran modern binalardan birisi olması en büyük sorunlardan biri… Fakat gün geçtikçe değişiyor Guy Delisle’nin Burma’sı…
“Che Guevara ve gamalı haç aynı mücadeleyi mi veriyor?”
Ülkedeki bir gencin Marilyn Manson tshirt’ü satın alabildiğini ancak müziğini dinleyemediğini görüyor mesela. Neden mi? Çünkü yasak! Fakat aynı “asi gençlik” kendine Nazizm’i örnek alabiliyor. Ve Delisle, bu duruma tepkisini şöyle ifade ediyor çizgi romanında: “Harika bir fikir cidden! Neden bir Nazi İmparatorluğu’na yer açmak için cuntayı devirmiyoruz ki? Büyük ilerleme kaydederdik! Che Guevara ve gamalı haç aynı mücadeleyi mi veriyor? Kafalara bak. Birinden biri mezarında ters dönüyordur.”
Guy Delisle’nin Burma/Myanmar’daki hayatı terör saldırıları ile de sarsılmaya başlıyor günler geçtikçe. Alışveriş merkezlerini ya da şehrin sosyal alanlarını hedef alan bombalar ardından, son yıllarda yakından bildiğimiz, bilmek zorunda kaldığımız/bırakıldığımız tepkilerden birini veriyor: “Yok artık! Bugün orayı gitmeyi planlıyorduk! Allah’tan tembellik edip alışverişe girmemişiz” Ve bu sözünün hemen ardından bir başka alışveriş merkezine gidebiliyor. Sonuçta hayat devam ediyor…
“1984” kitabında yarattığı ütopik diktatörlük ile kitleleri sarsan George Orwell’in Kraliyet polis gücüne mensup bir memur olarak 19 yaşındayken gönderildiği Burma/Myanmar’da Delisle, kitabını yazdığı günlerde iktidarda olan askeri yönetimin bölgeyi nasıl “soyduğuna” da tanık oluyor. Dünyadaki yeşim madeninin yüzde 90’ına sahip olan ve yer altı zenginlikleri sadece komşularının değil büyük güçlerin de iştahını kabartan bu ülkenin halkı yoksulluk çekişini, hastalıklardan kırılışını ancak askeri yönetimin kendini nasıl güçlendirdiğini görüyor.
Guy Delisle’nin kitabının en ilgi çekici yanlarından biri de askeri rejimin ülkedeki yaptırımları oluyor. Mesela tüm dergiler, sansür komisyonundan geçiyor. Ülkeyi kötüleyen yazılar sistematik bir şekilde yok ediliyor. Öyle ki medyaya göre Myanmar’da hiçbir sorun görünmüyor. Özellikle de ülkenin resmi yayın organı “Myanmar Şafağı”na göre… Her yerde hem İngilizce hem de Burma dilinde basılmış halde bulunabilen bu gazeteyle ilgili Delisle’nin yorumu şu oluyor: “O kadar yoğun bir propaganda yapıyorlardı ki insan, ülkede bu yazılanlara inanan birisi olup olmadığını merak ediyordu”
Bu gazetenin özelliklerinden biri halkın isteklerine de yer vermesi. Ancak hangi kesimi yansıttığı tartışmalı elbet. Bu dört cümle hiçbir yerde değişmiyor. Sadece bu gazetede de yer almıyor. Her kitabın, derginin ya da DVD’nin kapağında da bulunuyor. Hatta bir parkın girişinde de:
“- Dış güçlerin yardımcısı olanlara ve olumsuz bakış açılarına karşı çıkın
- Ulusun istikrarına ve gelişmesine karşı komplo kurmak isteyenlere karşı koyun
- Milletimizin iç işlerine karışmak isteyen yabancı devletlere karşı koyun
- Harici ve dahili tüm yıkıcı güçleri düşmanınız olarak görün ve onları yok edin”
Guy Delisle, gördüğü tablo karşısında kitapta akılda belki de en çok kalan sorusunu soruyor: “Tüm diktatörlerin kullandığı yabancı düşmanı, paranoyak ve savaş çığırtkanı üsluba dikkat ettiniz mi?”