Bilim insanları 'Evrim mi Yaratılış mı?'da tartışıyor
Özellikle ABD'de güncelliğini hiç yitirmeyen bir tartışma... Evrim mi yaratılış mı? "Yaratılış mı Evrim mi? Bilim İnsanları Yaratılışçılığı Tartışıyor" adlı kitapta, bir zamanlar "Dünya altı günde yaratıldı" diyen "akıllı tasarım" düşünürlerinin fikirleri, bilimsel kanıtlarla çürütülüyor.
Dünyada dini inancın, kendi mecrasındaki bilimin karşısına politika gibi türlü araçlarla dikildiği yegane tartışma varsa bu da evrim teorisi. Bilimi, evrenin ve canlıların varlığına ilişkin kutsal kitaplardaki açıklamalara bir tehdit olarak gören kurumlarca canlı tutulan ve "Evrim mi yaratılış mı?" diye ifade bulan bu mesele, özellikle ABD'de hep gündemde olan bir tartışma. Bu tartışmaya ilişkin yeni bir kitap daha raflardaki yerini aldı.
Anayasal kuruluşun iki karşıt fikri Bir Devlet İki Cumhuriyet'te
Kevin Padian, John R. Cole ve Wesley Elsberry, alanlarının en yetkin isimlerince kaleme alınan on altı denemeyi, "Yaratılış mı Evrim mi? Bilim İnsanları Yaratılışçılığı Tartışıyor" adlı kitapta topladı. Yaratılışçılığın tarihini gözler önüne seren seçki, evrim karşıtı itirazların dini ve politik temellerini inceliyor ve bu fikirleri bilimsel kanıtlar sunarak çürütüyor. Şeyma Eren, Çağatay Tarhan, Önder Kılıç'ın Türkçeye çevirdiği derleme, Ayrıntı Yayınları'ndan çıktı.
Ayrıntı Yayınları ayrıca Michel Foucault'nun eleştirel çalışmalarında esaslı bir yer teşkil eden "kendilik problemini" enine boyuna tartıştığı "Hermenötiğin Kökeni", Almancanın en etkili kalemlerinden biri olan Heinrich Heine'ın Luther'le başlayan, Spinoza, Leibniz, Lessing, Goethe, Kant, Fichte, Schelling, Hegel gibi dev düşünürleri işlediği "Almanya'da Din ve Felsefenin Tarihi Üzerine"yi de okurla buluşturdu. Yayınevi ayrıca, Ingvar Ambjörnsen'in yeraltı edebiyatının önemli eserleri arasındaki "İnsan Postuna Bürünmüş Köpek"in yeni basımını da yaptı.
Eski zamanlarda yazılmış bir hikaye hazinesi: Yüzbir Gece Masalları
Yaratılış mı Evrim mi?
Bu olağanüstü çalışma, Kevin Padian, John R. Cole ve Wesley Elsberry gibi kendi alanlarının en önemli savunucuları tarafından kaleme alınmış on altı parlak denemeyle, evrim karşıtlığını incelemektedir.
Yaratılışçılığın tarihini gözler önüne seren bu güçlü seçki, evrim karşıtları tarafından kullanılan en yeni taktikleri boşa çıkarmakta, evrim karşıtı itirazlarına dini ve politik temeller bulan bu kişilerin fikirlerini çürütmekte ve okurlara evrim bahsinde bilimsel kanıtlar sunmaktadır.
Evrim kuramının yeni biyokimyasal ve moleküler biyolojik verilerle desteklenmesi yaratılış düşüncesini savunan bilim insanlarını yeni ve inandırıcı kuramlar geliştirmeye yöneltmiştir. Bilim insanlarını artık, "Dünya altı günde yaratıldı" diyerek inandırmak mümkün değil. Akıllı Tasarım düşünürlerine karşı evrim yanlıları bilimsel deliller sunmaktalar. Bu kitap bu delillerin ışığında Evrim ve Akıllı Tasarım düşüncelerinin irdelenmesini sağlamakta; öğrenciler, öğretmenler ve konuya ilgi duyanlar için önemli bir kaynak...
"Yaratılışçılık karşıtı alanın en büyük isimleri tarafından yazılmış, ciddi ve kapsamlı denemelerden oluşan bir seçki..." Publishers Weekly
"Yaratılışçılığın yanlışlarını anlamak isteyenler açısından paha biçilmez bir çalışma..." Glenn Branch, BioScience
"Akıllı Tasarım hareketini anlamak isteyenler için faydalı bir kaynak kitap; şiddetle tavsiye edilir." Bruce E. Fleury, Choice
Almanya'da Din ve Felsefenin Tarihi Üzerine
Heinrich Heine, Almancanın gelmiş geçmiş en büyük, en etkili kalemlerinden biri. Yaşarken büyük üne sahip oldu. Ünü Almanya dışına, bütün Avrupa'ya özellikle Fransa'ya yayıldı. Nietzsche onun hakkında şunları yazmıştı:
"Şairliğe dair en yüce fikri bana Heinrich Heine verdi. Binyılların bütün diyarlarında boş yere arıyorum onunki kadar tatlı ve tutkulu bir müziği. Heine'nin Tanrısal bir alaycılığı vardı, ki mükemmeliyeti bu alaycılık olmadan düşünemem -ve Almancaya nasıl da hâkim! Günün birinde, Heine ile benim Almancanın açık ara ilk sanatkârları olduğumuzu söyleyecekler."
Luther'le başlayan, Spinoza, Leibniz, Lessing, Goethe, Kant, Fichte, Schelling, Hegel gibi dev düşünürleri bir solukta işleyen bu kitap, Alman düşüncesini oluşturan bu devlerin kalplerinin tam ortasına oklarını atıyor, onları şairin anlatımıyla birleştiriyor, Nil Nehri gibi verimli, İskenderiye Kütüphanesi gibi zengin bir etki yaratıyor.
"Panteizm en kararlı ve belirgin şekilde Goethe tarafından dile getirilmişti. Bu durum Werther'de bile görülür. Werther acılar içinde doğa ile sevgi dolu bir biçimde özdeşleşmeyi arzular. Faust'ta inatçı, mistik ve doğrudan bir yolu izleyerek doğa ile bir ilişki kurmaya çalışır: Dünyanın gizli güçlerini büyü kitaplarının sihirli formülleriyle efsunlar. Fakat Goethe'nin panteizmi kendini en saf, en güzel biçimde küçük şarkılarında gösterir. Spinoza öğretisi matematiksel kılıfından çıkmıştır ve bir Goethe şarkısı olarak etrafımızda uçuşur. Ortodokslarımızla Pietistlerimizin Goethe şarkılarına olan öfkeleri bundandır. Sürekli ellerinden kaçan bu kelebeği yakalamak için ayı pençelerini ona doğru savururlar. O kadar ince ve tüy gibidir, o kadar yumuşacık kanatlıdır Goethe şarkıları. Siz Fransızlar, dili bilmediğiniz sürece ne demek istediğimi anlayamazsınız. Tarifi imkânsız, şakacı bir sihri vardır bu şarkıların. Ahenkli mısralar kalbini şefkat dolu bir sevgili gibi sarmalar. Söz sarılır, düşünce öper seni."
Hermenötiğin Kökeni
Foucault'nun eleştirel çalışmalarında kendilik problemi esaslı bir yer teşkil eder, elinizdeki kitap bu problemi enine boyuna tartışan, araya spekülatif düşüncesinin de dahil edildiği, zihin açıcı ve kışkırtıcı bir çalışma... Foucault, Kasım 1980'de, Dartmouth College'da "Hakikat ve Öznellik" ve "Hıristiyanlık ve İtiraf" başlıklı iki İngilizce konferans vermiştir. Bu konferanslarda, Antik Yunan ve Roma dönemindeki kendilik teknikleri, kendilik incelemesi ve vicdan yönetimi gibi konuları işlemiş, modern öznenin soykütüğünün ve bugün bile karakterimizi oluşturan kendilik meselesinin izinden gitmiştir.
Foucault, Dartmouth College'da verdiği bu konferansın bir benzerini Berkeley'de, Kaliforniya Üniversitesi'nde de vermiştir. Bunların yanı sıra, Foucault'nun daha önce hiç yayımlanmamış iki mülakatı da bu çalışmaya dahil edilmiştir.
Modern felsefi tartışmalarda önemli yer teşkil eden bir kitap.
İnsan Postuna Bürünmüş Köpek
Beyaz Zenciler'in yazarı Ingvar Ambjörnsen'den çarpıcı bir roman...
"Köpek efendi istemezdi, efendi köpeğin dünyasını yıkmasaydı eğer" diyerek zorunluluğa dönüşmüş sadakatin ikiyüzlülüğüne dikkat çeken Ambjörnsen, bu kez "köpeksi" bir insanı anlatıyor. Ahlâki değer ölçülerinin iyice silikleştiği, ölüm ve boşluğun hüküm sürdüğü kentlerde "ilik" peşinde koşan ve yalnızlığa gömülmüş birini betimliyor yazar.
O, ne tek başına ne de başkalarıyla birlikte "sevgi" adına bir şey üretebilmiştir. İnsanları kullanarak, aşağılayarak, kişiliklerini parçalayarak onlardan arta kalan "sahicilik" kalıntılarından beslenmektedir...
Yüreğinde gardiyan vardır...
Kadınları avlar, dünyalarını talan eder, ıssızlaştırır...
İnsan Postuna Bürünmüş Köpek, kalplerinde bomba taşıyan, içindeki duvarların dışına çıkamayan, başka insanların da kendisine ulaşmasına izin vermeyen insanlardaki "kötücüllüğün" romanıdır...