Ataol Behramoğlu'na uluslararası akademi onur üyeliği verildi
Şair Ataol Behramoğlu'na, Büyük Romen şair Mihai Eminescu'nun adını taşıyan uluslararası akademiye onur üyeliği verildi. Dünyaca ünlü soprano Mariana Nicolasco ile birlikte akademi onur üyeliği verilen Behramoğlu, üyelik plaketi ve madalyasını, Uluslararası Mihai Eminescu Şiir Festivali açılış töreninde aldı. Behramoğlu'nun sevgi, sevecenlik, erotizm, cinsellik, romantizm ve aşkınlık ile özgürleşme duygusunu işlediği şiirlerinin yer aldığı Biriciktir Aşk da okurla buluştu.
Uluslararası Mihai Eminescu Şiir Festivali açılış töreninde Büyük Romen şairin adını taşıyan uluslararası akademiye iki onur üyeliklerinden biri Ataol Behramoğlu'na, ikinci üyelik ise Romen opera sanatçısı dünyaca ünlü soprano Mariana Nicolasco'ya verildi.
İrlanda edebiyatının ilk örneklerinden Sürgün Türkçe'de
Akademi başkanı, şair, akademisyen Prof. Dr. Ion Diaconescu'nun övücü tanıtım konuşması sonrasında üyelik plaketi ve madalyasını almak üzere sahneye gelen Ataol Behramoğlu, Romanya'dan ve başka ülkelerden elliye yakın şairin bulunduğu salonda yaptığı konuşmada "yaşamının en önemli anlarından birini yaşamakta olduğunu" belirterek "bu onurun kendisine aynı zamanda iki ülke arasında bir edebiyat ve kültür elçisi olma sorumluluğunu da yüklediğini ve bundan dolayı çok mutlu olduğunu" söyledi.
İbrahim Kaboğlu'ndan '15 Temmuz Anayasası' kitabı
Biriciktir Aşk
Öte yandan şiirlerini Tekin Yayınevi'nin okurlarla buluşturduğu Ataol Behramoğlu'nun Biriciktir Aşk adlı kitabı da raflardaki yerini aldı.
Biriciktir Aşk, dizeleri ve onlardan yapılan ezgiler dilden dile dolaşan Ataol Behramoğlu'nun yine aşk, evlilik, kadınlar üzerine şiir tadında denemelerinden oluşan tadına doyamayacağınız bir seçki.
IŞİD'i teşhir eden kitaba üç dava birden açıldı
Aşk İki Kişiliktir, Bir Gün Aşk Geçilmelidir, Bu Aşk Burada Biter, Yeni Aşka Gazel, Sevgilimsin, On Ayrılık Şiiri, Eski Nisan, Alanya Günlükleri gibi aşkın mutluluklarını olduğu kadar hüzünlerini de dile getirdiği şiirleri milyonlara ulaşan Behramoğlu, son kitabında da okuru düşündürecek, hüzünlendirecek, bazen ağlatıp bazen güldürecek. Fakat hepsinde kendi yaşamlarından izler, zihni kurcalayan sorulara yanıtlar verecek, bazen de hiç düşünülmemiş sorular ve sorunlarla tanıştıracak.
Lieve Joris'in otobiyografik romanı Şam Kapıları okura buluştu
Sevgi, sevecenlik, erotizm, cinsellik, romantizm ve hepsinin üzerinde yükselen aşkınlık, özgürleşme duygusunu, aşkın biricikliğini ve en derin anlamıyla kendin olmayı anlatan Şair, Biriciktir Aşk'ta kendin olmanın, kendi içinde yalnızlaşarak değil aşkla özgürleşerek ve çoğalarak mümkün olduğunu anlatıyor.
Kira Kuşları
Tekin Yayınevi, Abuzer Gülpınar'ın 2016 Attilâ İlhan Şiir Ödülü'ne değer görülen Kira Kuşları adlı kitabını da okurun beğenisine sundu.
Kira Kuşları
Pencereler lehçelerini unuttu
Gül, terazide şimdi
Kafka, durmadan duvarları tırmanıyor
Kira kuşları çoğaldı
Toprak tohumdan emin değil artık
Son kuyuları kullanma zamanı geldi
Bense paslanan gerçeğin sancısıyım
Neden?
Ercan Karakaş Türkiye'nin Yön Arayışları'nı yazdı
Arka kapak:
Abuzer Gülpınar'ın 2016 Attilâ İlhan Şiir Ödülü'ne değer görülen Kira Kuşları şairin ikinci şiir kitabı. Şair, daha önce ilk kitabı "Başım Kirazlı" ile de 2013 Cemal Süreya Şiir Ödülü'ne değer görülmüştü.
Yalın sözü hâlâ geçerli sayan şairlerden olan Gülpınar; telaşsız, süssüz, ustaca bir söylemin ötesine geçerek güçlü bir uyumla yazıyor şiirlerini.
Kira Kuşları; sinemayla, felsefeyle, mitolojiyle yoğrulmuş şiirlerden oluşuyor, aşkı, uygarlığı sorguluyor. Lars Von Trier'e, Tarkovsky'ye, Kierkegaard'a, George Orwell'a, Platon'a, Kant'a göndermelerle bezenen Kira Kuşları, yerinde anlatımıyla şiirimizde önemli bir yer edineceğini gösteriyor.
Beyaz Açlık
Yayınevi Fin yazar Aki Ollikainen'in ödüllü romanı Beyaz Açlık'ı da Ailin Gümüş'ün çevirisiyle okurla buluşturdu.
Ne dendiği hiç önemli değil, biri onunla konuşsun da. O zaman dünyada başka insanların da olduğu ve insanların birbiriyle konuştukları hatırlanıyor. Ve belki bir gün ekmek ve kıtlıktan, açlık ve hastalıklardan başka şeyler de konuşulabileceğine dair bir umut doğuyor.
Enver Aysever ve Orhan Gökdemir'den Cumhuriyet Senin İçin
Marja, Finlandiya'daki kıtlıktan ve çok sert geçmekte olan kıştan kaçan binlerce insandan biridir. Ancak iki küçük çocuğu vardır ve kar insan hayatını gittikçe zorlaştırmaktadır. St. Petersburg'a ulaşmaya çalışırken yolda yaşadıkları şeylerle bu zorunlu göç onları ölüme yaklaştırır. Aki Ollikainen'in ilk romanı olmasına rağmen 2016 Man Booker Ödülü'ne aday olan ve Finlandiya Edebiyat Ödülü'nü alarak toplumsal gerçekçi romancılıkta bir yıldız gibi parlayan Beyaz Açlık, yokluk ve sefalet içinde, hava koşullarının ve coğrafyanın baskılarına dayanmaya çalışan bir annenin hayatta kalma ve çocuklarını yaşatma çabasını anlatıyor.
Roman o denli iyi yazılmış ve kurgulanmış ki okurken kendinizi karların arasında dolaşırken buluyor, açlıktan ötürü bedenini tam hissetmeyen ve ruhuyla bedeni arasında bir sınır kalmayan kahramanlar gibi hissediyorsunuz. Çekici tasvirleriyle, bireyin hikâyesini ve tercihlerini toplumsal yapıdan ayırmayan ustalığıyla, gerçek ve gerçekdışının iç içe geçmesiyle örülen anlatımıyla Aki Ollikainen çok sürükleyici bir romana, nitelikli bir esere imza atıyor.
Kulluğa Yoktur Rızamız - Alevilik
Kazım Eroğlu'nun Aleviliği tarihten bugüne feodal Selçuklu ve Osmanlı yönetimlerine karşı yürüttükleri sınıf mücadelesi temelinde, kul-efendi ilişkisini, bağımlılık ve sömürüyü reddeden bağlamında anlattığı kitabı Kulluğa Yoktur Rızamız - Alevilik de okurla buluştu.
Alevilik insan merkezli bir halk öğretisidir. Alevi felsefesi her şeyi insanda görür; tanrının görünür yüzü de olan insan, Aleviler için en yüce ve en kutsal varlıktır... İnsan sevgisine dayalı bir halk inancı olan Alevilik, tutucu ve bağnaz değil sürekli yeniliğe, gelişmeye açık olan devrimci bir öze sahiptir. İşte bu özellik Aleviliğin diğer halk inançlarıyla çok çabuk kaynaşmasını da sağlamıştır.
Hükümdarların ve İslam ulemasının kendilerine dayatmaya çalıştığı din ve ibadet anlayışlarını bir kenara iterek, yaşanılan gerçek dünya üzerinde evrene ve insana bakmaya çabalayan Anadolu'nun yoksulları yani Aleviler, kendi inançlarını ve hayallerini de bu gerçeklik üzerine inşa etmeye çalışmışlardır.
Alevilerin feodal Selçuklu ve Osmanlı yönetimlerine karşı yürüttükleri sınıf mücadelesi görülmeden Alevilik kavranılamaz... Alevilik kul-efendi ilişkisini reddeder. Kulluk ilişkisi bağımlılık ve sömürü ilişkisidir. Feodal toplumdaki sosyal ilişkilerin temelinde de, günümüz kapitalist toplumundaki sosyal ilişkilerin temelinde de bağımlılık ve sömürü ilişkileri yatar. Bu, zayıfın güçlüye, yoksulun zengine, mülksüzlerin mülk sahibine karşı kulluk ilişkisinden başka bir şey değildir. Aleviler kulluğa rıza göstermezler; Alevilerin özlemi, tüm bağımlılık ilişkilerinin, tüm sömürü ilişkilerinin ortadan kaldırıldığı, insan insana özgür ve eşit ilişkilerin kurulduğu bir dünyadır.
İslami Pratiklere Etnografik Yaklaşımlar
Yayınevi, Baudouin Dupret, Thomas Pierret, Paulo G.Pinto ve Kathryn Spellman-Poots'un yaygın dinî inanışın İslam olduğu ülkelerle birlikte, başka ülkelerde yaşayan Müslüman cemaatlerin ibadetlerini ve gündelik pratiklerini inceledikleri İslami Pratiklere Etnografik Yaklaşımlar okurla buluştu.
Özlem İlyas'ın Türkçe'ye çevirdiği İslami Pratiklere Etnografik Yaklaşımlar; Müslümanların ibadetlerini hangi toplumsal bağlamlarda yaptıklarını, bunlarla neyi amaçladıklarını, bu pratiklerin Müslümanların gündelik hayatında nerede konumlandıklarını somut örnekler üzerinden ele alıyor.
Pakistan, Tunus, Türkiye, Suriye ve Cezayir gibi yaygın dinî inanışın İslam olduğu ülkelerle birlikte, başka ülkelerde yaşayan Müslüman cemaatlerin de ibadetlerini ve gündelik pratiklerini inceleyen eser, hukuki uygulamalardan büyücülüğe, Hac hazırlıklarından Selefi İslam algısına yas kültüründen günlük muhabbetlerdeki dinî atıflara değin pek çok konu başlığını teorik zeminle gündelik hayatı yakınlaştırma konusunda en elverişli yöntemlerden biri olan etnografi aracılığıyla inceliyor ve bizlere üzerine çok konuştuğumuz ama pek de bilgi sahibi olmadığımız bir şeyle, farklı coğrafyalarda İslamın Müslüman özneler tarafından nasıl algılandığıyla ilgili gerçek hikâyeler anlatıyor.