Alain de Botton'un Aşk Dersleri Türkçe'de
Alain de Botton'un uzun zamandır beklenen yeni romanı Aşk Dersleri, Türkçe'de de okurla buluştu. Sel Yayıncılık'tan çıkan kitapta Boton, kadın ve erkek arasındaki uzun soluklu bir ilişkinin karmaşık ve çetrefil yollarının izlerini sürüyor.
Dünyanın en sevilen yazarlarından biri olan Alain de Botton'un uzun zamandır beklenen yeni romanı Aşk Dersleri Sel Yayıncılık'tan çıktı. Günümüzde “normal” ilişkiler şu şekilde tanımlanır: İki kişi tanışır, birbirine âşık olur, bu aşkı evlilikle taçlandırır, geçmeden çocuk yapmaya karar verir ve sonsuza dek mutlu yaşarlar. Bu son, aslında hikâyenin başlangıcıdır.
Alain de Botton'un son kitabı Türkçe'de
Aşk Dersleri
Alain de Botton yeni romanı Aşk Dersleri’nde bu yanılsamanın peşine düşerek, edebi kamerasını yolları aşka açılan bir kadın ve bir erkeğe çeviriyor. Uzun soluklu bir ilişkinin karmaşık ve çetrefil yollarının izlerini sürdüğü bu yolculukta, sevgililerin o romantik ve büyülü başlangıçlarının ardından didişmelerden surat asmalara, ilgisizliklerden ihanetlere kadar uzanan küçüklü büyüklü sarsıntılarına odaklanıyor. Hayal kırıklıklarının yaşandığı, ideallerin ve duyguların eğilip büküldüğü, ortalama bir varoluşun yarattığı baskılarla değişimlerden geçtiği gerçekliği mizahı elden bırakmayarak ele alıyor.
Aşkın yalnızca bir heves ya da deneyim değil öğrenmemiz gereken bir beceri olduğunun altını çizen Botton, günümüz ilişkilerinin arka planını bilgelikle sorgulayarak insanlığın en büyük bulmacalarından birine dair oldukça kışkırtıcı bir okuma vaat ediyor. Aşk Dersleri, içinde yaşadığımız bu yanılsamalar çağında gerçeklikle başa çıkmak isteyen okurlar için tam anlamıyla davetkâr bir kitap.
Tanrı Çocuğu Korusun
Sel Yayıncılık ayrıca Afro-Amerikan edebiyatına yaptığı katkılar nedeniyle defalarca ödüllendirilmiş Toni Morrison'un son kitabı Tanrı Çocuğu Korusun’u da okurla buluşturdu. Elif Ersavcı'nın çevirisiyle çıkan Tanrı Çocuğu Korusun'da Morrison, eritme potası ve çok kültürlülük gibi asimilasyon politikalarıyla Amerikanlaştırılmış yeni siyahi kuşağın psikolojisini irdeliyor. İnsanın hikâyesine çocukluğun ne şekilde yön verdiğini ve travmaların bazen onulmaz yaralara dönüşürken, bazen de kişi için nasıl sıçrama tahtası olabildiğini mercek altına alıyor.
Eduardo Galeano'dan Yaratılış Türkçede
Başarılı, özgüvenli ve yalnızca beyaz giyinerek teninin rengini özellikle öne çıkaran siyahi genç bir kadının yaşadığı ayrılık, geçmişindeki sevgiden yoksunluk ve kalp kırıklığıyla yüzleşmesine neden olurken, bir varoluş buhranına kapılarak aşkın peşinde gerçek benliğinin izini sürmesine yol açıyor.
Sevilen, En Mavi Göz ve Merhamet gibi etkileyici romanların yazarı Toni Morrison’dan, çocukluktan yetişkinliğe giden yolda sevgi, aile, başarı, arkadaşlık ve güven gibi hatırı sayılır konuları ele alan incelikli bir anlatı...
Kendini Tutan Su
İlk kitabı Anne, Baba ve Diğer Ölümcül Şeyler ile Notre Dame de Sion Edebiyat Ödülü, ikinci kitabı Peruk Gibi Hüzünlü ile Sait Faik Hikâye Armağanı’nı, son öykü kitabı Bir Nedene Sunuldum ile de Yunus Nadi Öykü Ödülü’nü kazanan Yalçın Tosun şimdi de bir şiir kitabıyla okurlarının karşısında.
Yalçın Tosun'un sessiz ama sarsıcı bir üslup kullanarak zamana, belleğe ve aşka dair sözlerini bu defa şiir yoluyla fısıldadığı ilk şiir kitabı Kendini Tutan Su da Sel Yayıncılık'tan çıktı. Kendini Tutan Su, en uçucu hazlardan en dayanılmaz acılara, tüm birikimini dizelere yansıtarak bir ömür beyanı’nda bulunuyor: “ölüm bile eskiyor, bunu unutmayalım”
Aşklarımız
Guy de Maupassant’ın 43 yaşında hayata veda etmeden önce tamamladığı ve 1890 yılında yayımlanan son eseri olan Aşklarımız, Yaşar Avunç'un çevirisiyle Sel Yayıncılık'tan çıktı. Aşklarımız, Paris’in sanatçı ve sosyete ortamlarının eksiksiz bir tablosu eşliğinde bizi kadın-erkek ilişkisinin ezeli sorunlarının ortasına atıyor.
Maupassant’a göre, 19.yüzyıl, kadınların aşk hayatında bir dönüşüm geçirdiği, geçmiş yüzyıldaki tutkulu, kendini vermeye hazır aşkların yerini daha planlı, çekinceli, belirsizliklerle dolu ilişkilere bıraktığı, romantizmin bir anlamda öldüğü, aynı zamanda “modern” kadının da doğum sancılarının yaşandığı bir dönemdir.
Kim kimi niye sever, kim kimden neden vazgeçer, aşk nasıl bir şeydir, zaman içinde nasıl evrilir gibi insan ruhunun nüfuz edilemez derinliklerinde yatan, bütün zamanların cevapsız sorularının peşinde koşan Maupassant’ın yüz yılı aşkın süre önce kaleme aldığı bu veda romanı, aşkın bir tür “modern esaret” halini almasının hikâyesidir.
Klasik Maupassant edebiyatının en iyi örneklerinden biri olan ve Türkçeye ilk kez çevrilen Aşklarımız, melodik ve şiirsel diliyle kırık bir kalbin anatomisi.
Kentsel Heterotopya
Stavros Stavrides’in gündelik yaşamımızı çepeçevre saran kent deneyimini ve mücadelesini yeniden düşündüren ufuk açıcı çalışması Kentsel Heterotopya okurla buluştu. Ali Karatay'ın çevirisiyle Sel Yayıncılık'tan çıkan kitabında Stavrides, metropolün yapılanışındaki güncel etkenlerden istisna durumlarına, Walter Benjamin’in flanöründen çeşitli kent metaforlarına, ötekiyle kurulan ilişkilerdeki teatrallikten Foucault’nun iktidar çözümlemelerinin mekânsal boyutlarına uzanıyor.
David Harvey'in "On Yedi Çelişki ve Kapitalizmin Sonu" Türkçe'de
Stavrides, yalnızca teorik incelemelerle de yetinmiyor. Kentte başka mekânsal imkânların boy verdiği heterotopya deneyimleri bağlamında Zapatistalar ve Atina’daki Aralık ayaklanması gibi güncel politik konulara dair de müdahalelerde bulunuyor.
Kitabın Türkçe edisyonu için kaleme aldığı sonsözde Stavrides’in Gezi Parkı direnişi bağlamında sorduğu soru üzerinde düşünmenin, günümüzdeki boğucu kapitalist kent deneyiminin alternatiflerini tahayyül etmek açısından önemli olduğunu düşünüyoruz: “Acaba eşikler kenti, geleceği kolektif olarak yaratma sürecindeki farklı ama açık kimlikler arasında yürütülen müzakerelere dayalı bir özgürleşme projesinin mekânsal karşılığı haline gelebilir mi?”