Paris’te ‘Ortaçağ ve reklam’!
Henüz gazete ve derginin olmadığı, olsa bile çoğunluğun okuma yazma bilmediği bir dönemde reklam yapmak! Paris’teki Korkusuz Jean Kulesi’nde açılan ‘Ortaçağ ve reklam’ başlıklı sergi, meraklısı için bir hazine!
“Duyduk duymadık demeyin!”
Kimi sabahın erken saatlerinde, kimi ise geç saatlere kadar süren şenliklerden istifade gece yarıları sokaklara düşen; bir yanında borazancı, bir elinde temsil ettiği kişinin (prens, kral vs) sembol flaması bas bas bağıran tellalların çağrısı, Ortaçağ’ın ilk reklam biçimiydi! Kimi davul seslerine eşlik eden duyurularıyla, bazen ticari, bazen adli, bazen de dini bildirilerle mümkün olduğunca çok kişiye ulaşan Ortaçağ tellallarının, bugünkü reklam dünyasının temelini attığını kaçımız bilir ki!
2. Paris’te, yani şehrin en merkezi noktalarından birinde Burgonya Dükleri’nin 1411 tarihli sarayından geriye kalan kuledeyiz. Paris’teki ‘ortaçağ sivil kulelerinin en yükseği’ unvanını taşıyan ve daha önce de ‘Ortaçağda moda’, ‘Ortaçağda aşk’, ‘Ortaçağda mutfak’ gibi birbirinden ilginç konulardaki sergilere ev sahipliği yapan mekanın son sergisinin konusu ‘Ortaçağ ve reklam’.
Kulenin bodrum katında açılan sergi başlıca iki bölümden oluşuyor: Ortaçağda reklam ile bugünkü reklamlarda Ortaçağın nasıl kullanıldığı. Başta Bnf yani Fransız Milli Kütüphanesi olmak üzere birbirinden prestijli arşiv kaynaklarından derlenen konuyla ilgili resimlerin, elyazmalarının, açıklayıcı panoların yer aldığı sergi Ortaçağın, şarap etitetlerinden bisküvi paketlerine bugünün reklamlarına ve sunum biçimine nasıl etki ettiğine dair ilginç örneklerle dopdolu.
“Beaune şarabı, Meaux peyniri!”
Savaş ya da barış anlaşması, aforoz, kayıp çocuklar, kayıp eşya, vergiler, mal satışı, tefeci faizleri, fuar başlangıç tarihleri, şenlikler, hasat zamanları, adli kararlar ve daha neler neler.. Ortaçağda sosyal hayata ilişkin her şey duyurunun, bir çeşit reklamın konusuydu. Ve tabii ticaret! Seyyar satıcılar kadar dükkan sahiplerince de kullanılan tellalların çağrısı, söz konusu ürünün kökeni ve kalitesi hakkında bilgi verirdi: ‘Beaune’ın iyi şarabı!’, ‘Meaux’un kaliteli brie peyniri’ ve daha niceleri..
Ortaçağ reklamının sadece sesli iletişimle, çağrıyla sınırlı kalmadığının da altını çiziyor sergi. Canlı renkleriyle, bazen doğrudan ürünün resmini taşıyan logolar ve tabelalarla, gıda ürünlerinin ya da şifalı otların mağazalardan yayılan güzel kokuları da reklamın bir parçasıydı.
Dini hayat da duyuruların konusuydu. Ölüm ilanları tellal tarafından halka üzgün bir sesle bildirilirdi. Ölen kişinin yakınları, komşuları, hatta oradan geçmekte olanlar mirasçılarca düzenlenen cenaze yemeğine çağrılırdı. ‘Ruh tellalları’ ise mezarlığa giderken, yoldan geçenlerden rahmetli için dua isteğinde bulunurlardı.Tellallık mesleği Paris’te daha 13. yy’de, Etienne Boileau’nun ‘Meslekler’ kitabında tanımlanmış. Tellalların diğer işlerinin atlı ya da yayan habercilik, gece bekçiliği, şehir kapılarının gardiyanlığı ve cellatlık olduğu biliniyor. Şarap dükkanlarının önünde şarabın fiyatını, kalitesini, nereden geldiğini duyuran şarap tellalları ya da malını seyyar bir şekilde, bağıra çağıra satan seyyar satıcı tellallar bu mesleğin çeşitli dalları.
Pazar yerleri, şehir kapıları, çeşme başları, ana meydanlar, ana yol ağızları Ortaçağ reklamının başlıca mekanları olmuş. Sadece ticari değil, adli, siyasi ve dini bir reklamdır söz konusu olan. 13. yy’den beri cezaların ve büyük infazların pazar meydanında gerçekleştirildiği, suçluların ve infazların duvarlara asılı bildirilerle ilan edildiği düşünülürse, adli hayatla reklamın el ele yürüdüğü anlaşılır.
Tabelalar, çanlar!
Ortaçağda tıpkı bugünkü gibi, dükkanların görünür olmasında tabelaların rolü büyük. Mümkün olduğunca aydınlık, göze çarpan, güneşte parlayan tabelalar kullanılırmış. Bazen yanıltıcı reklamlar da yapılırmış: Resmi bir kaynağa göre, 1200’lerde kumaşçılar mağaza önlerine öyle canlı bir kırmızı örtü sererlermiş ki, içeri girenler diğer kumaşların renklerini tayinde yanılırmış.
Tabelalar genellikle üretilen ürünün şeklinden oluşur, cepheye ya da bir direğe asılırmış. Bu, kürk bir şapka olabileceği gibi bitkisel ambalajı içinde peynir ya da dev bir pastane ürünü de olabilirmiş. Mümkün olduğunca uzaktan görülebilmesi ve atlıların başlarını çarpmaması için tabelalar çok yükseğe asılırmış. 14. yy’den itibaren dükkanlar bezden afişler kullanmaya başlamışlar.
Ortaçağda gitmek istediği noktaya varamayıp, geç saatlerde kalacak yer arayan yolcular için hanlar tek çareydi ama karanlıkta han tabelalarını görmek mümkün değilmiş. O nedenle hanlar kapılarına çan asarmış. Böylece çan rüzgarda sallanır ve çok uzaklardan bile duyulurmuş. Bazısı ise yakınlardaki yol ağızlarına tabelalarını koyar, böylece yolculara sıcak bir yemek ve yatak bulabilecekleri bir yer olduğunun haberini verirlermiş.
Basım işi ise, 1450’den itibaren başlıyor, 1470’lerden itibarense afişler ve tabelalar kağıttan yapılıyor. Örneğin okullar programlarını ve eğitim metodlarını elyazması afişlerle duyuruyorlar, böylece küçük broşürler çıkıyor ortaya. Yazının reklam içinde artan rolü içinse, 1500’lerin başını beklemek gerekecektir. Artık şehir sakinleri çoğu zaman okuma yazmayı bilmektedirler. Kiliseler duyurularını hep bu basılı metinlerle yaparlar. Yine de yazı desenin önüne geçemez. Çizginin, rengin etkisi daha o zamanlarda anlaşılmıştır.
Duvar yazıları ve karalamalar da siyasi alanda ‘reklam’ın ilk örnekleri arasında. Mesela Fransa’da bir prensi eleştirmek için kömürle kanatlı, davullu eşekler çizilir.
Din ve ticaret el ele!
Ticari aktiviteler mümkün olduğunca çok insana ulaşabilmek için tüketimin çok arttığı dini bayram dönemlerine denk getirilmiş hep. Böylece Ortaçağın önemli fuarları Paskalya, Epifani, Azizler Günü gibi bayramlarla bağlantılı olmuş. Dini güçle tüccarlar arasındaki bağlar bu fuarlar sırasında somutlaşırmış. Bazen fuar açılışı şehrin episkoposu tarafından yapılırmış.
Haftalık pazarlar da kilise ile bağlantılıymış. Kilise meydanında değilse mezarlıklarda, mesela Paris’teki Saints-Innocents mezarlığında kurulurmuş pazar. Böylece hem tüccarlar hem de dinadamları karşılıklı olarak kendi reklamlarını yaparlarmış. Kilise adamlarıyla tüccarlarda, başta çan olmak üzere iletişim yöntemlerinde benzerlikler olmuş hep.
Kiliseler, kraliyet bildirileri ile prens duyurularının da yapıldığı yerler. Prenslerin halkla iletişim şekillerinden biri de halka yazdıkları açık mektuplar. Sergiye ev sahipliği yapan kuleye adını veren Korkusuz Jean, modern bir prens olarak Orleans hanedanına karşı propaganda kampanyaları hazırlayıp 1411’de binlerce küçük pano ile ailesinin amblemini dağıtmış. Yine kendi adına bastırıp Noel zamanı kalabalıklar üzerine attırdığı paralar da dükün reklam araçlarından biriymiş. Tarihçi Bernard Guenee dük için, “Halkın görüşünün önemini anlamış, modern bir prensti” diyor.
Bugünkü reklamlarda Ortaçağ!
Sesli duyurular, duvar afişleri, seyyar panolarla modern reklamı keşfeden Ortaçağ bugün Fransız reklamcılar için ilham kaynağı! Dönemin gotik harfleri, hanedanlık armaları, milli kahramanlar, krallar, zırhları içinde şövalyeler, haçlılar, şatolar hijyen, sağlık, oyuncak, kırtasiye, kasa, kilit, peynir, kısaca akla gelecek her alanda kullanılıyor. Kalkanlar, mühürler, şövalyeler ve şatolar şarap etiketlerinde sık rastlanan figürler. Yine şarap şişelerine iliştirilen balmumu mühürler de Ortaçağ çağrışımlarından biri ve ürünü ‘asil’ kıldığı, böylece tüketiciye güven verdiği düşünülüyor. Etiketlerdeki Latince bir iki sözcük de bu taktiğin bir parçası! Elyazmaları ile vitraylar da reklamcılar için tükenmez kaynak! Tıpkı ünlü heykeller gibi: Fransa’daki Reims Katedrali’nin gülümseyen melek heykeli, kurabiye kutularını süsleyebiliyor mesela.
Bu arada belirtelim: Fransızların milli kahramanı kadın şövalye Jeanne d’Arc Fransa’daki reklamların yıldızı! Cilt bakım ürünleri, tıraş bıçakları, çorap, kibrit, kahve ve Fransızların ünlü ‘camembert’ peyniri başta olmak üzere girmediği yer kalmadı Jeanne d’Arc’ın.. Yaklaşık 600 yıl önce yakılarak öldürülen bu dünyaca ünlü kahramana biri, bugünkü tüketim çılgınlığının başlıca figürlerinden biri olacağını söyleseydi inanır mıydı dersiniz?
Sergi hakkında pratik bilgiler:
Yakında İngilizce’ye de çevrilecek sergi, Paris’teki Korkusuz Jean Kulesi’nde (Tour Jean sans Peur) 31 Aralık 2017 tarihine kadar görülebilir. Kule pazartesi, salı hariç her gün 13:30-18:00 arası açık.
Adres: Tour Jean sans Peur, 20, Rue Etienne Marcel, 2. Paris Metro: Etienne Marcel
Yazarla iletişim için: asli@siradisiparisrehberi.com
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Dünyanın ilk 'gülücük' emojisine 1 ayda 10 bin ziyaretçi
Mardin'de Rus Avangard'ı
'Erzincan'ın incisi' Kemaliye tarihi yapıları ve doğal güzellikleri ile ilgi çekiyor!
Zamanda yolculuğun adresi! Tarihi ilçe Safranbolu 46 yıldır özenle korunuyor
Bir Bulut Olsam, Sıla gibi dizilere ev sahipliği yaptı! Mardin'in tarihi Dereiçi Mahallesi turizme kazandırılacak