Dünya barışı projesine Türkiye'den de bir tasarım ödülü
Bu yılki Emmy Ödül Töreni'nde grafik ve animasyon kategorisinin kazananı Türkiye'den bir isim, Ayhan Cebe oldu. Cebe, televizyon dünyasının Oscar'ı olarak anılan Emmy'de dünya barışı için düzenlenen bir projeyle bu ödüle layık görüldü. Cebe, ilhamını dinlediği müzik, rüyalar, birikimler veya okunan bir kitaptan alabileceğini söylüyor.
En iyi drama dizisi Game Of Thrones ve en iyi komedi dizisi Veep ‘in ödül alanlar arasında olduğu Emmy Ödül Töreni’nde ödül alan bir isim de aynı okuldan mezun olduğum fakat tanışma fırsatı yakalayamadığım Selçuk Üniversitesi mezunu Ayhan Cebe idi. Aslında ödülü aldığı an unutulmazdı hatta Amerikan basınında bile çıkmıştı. Adını yaptığı işlerle dünyaya duyurmayı başaran Ayhan Cebe o gece ödülünü, Motion Design alanında grafik ve animasyon kategorisinde aldı. Dünya barışı için düzenlenen orkestra dinletisinin animasyon projesinden alınan bir ödül, yani sosyal içerikli bir tasarım çalışması. Peki başarısının sırrı ne? Mesleğe yeni atılanlara ve işin okulunu okuyanlara tavsiyeleri neler hepsini sordum ve güzel detaylar yakaladım kendisinden. Bu arada genç tasarımcı Amerika’da yaşıyor ve işine aşık, aynen eşine olduğu gibi… Buyrunuz keyifli okumalar…
Çalıştığım tüm projelere kendimden bir parça katmaya çalıştım
-B.S: Öncelikli olarak televizyon dünyasının oskarı olan Emmy ödülünü aldınız. Ne hissediyor insan bu ödülü evine götürünce
A.C: Küçük yaşlardan itibaren sanat ve fotoğrafa olan ilgim, sonrasında benim bile tahmin edemeyeceğim bir serüvene dönüştü. Yıllar içerisinde çalıştığım bütün projelere kendimden bir parça katmaya, küçük veya büyük ayırt etmeden yapabileceğimin en iyisini yapmaya çalıştım. Sonunda anlamlı bir proje ile böyle bir ödüle hak kazanmak beni çok duygulandırdı, heyecanlandırdı aynı zamanda ilerisi içinde büyük bir sorumluluk yükledi diyebilirim.
-Sizinki bir başarı hikayesi ve çok da güzel önemli de bir örnek, öncelikli olarak kendinizden biraz bahseder misiniz? Kimdir Ayhan Cebe?
-1980 Eskişehir doğumluyum. İlk, orta ve lise yıllarını bu güzel şehirde geçirdim. Eskişehir küçük ama sanatla iç içe bir şehir. Özellikle ortaokul, lise yıllarında görsel sanatlara ve fotoğrafçılığa büyük bir ilgim vardı ve Eskişehir’de büyümenin, şehrin sunduğu imkanlar açısından ayrı bir katkısı olduğunu düşünüyorum. Liseden sonra lisans eğitimine Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde devam ettim.
-Peki okul bitince, mezun olunca hemen çalışma hayatına girdiniz mi?
Aslında çalışma hayatı benim için biraz erken başladı diyebilirim. Selçuk İletişim’deki öğrencilik yıllarında serbest olarak tasarımlar yapıyor ve bölgedeki gazeteler için Kültür-Sanat yazıları yazıyordum. Okul sonrasında ise yüksel lisans için Amerika’ya geldim.
-Ne kadardır Amerika’dasınız?
Amerika’ya ilk üniversitede öğrenciyken internetten başvurduğum ve kabul aldığım staj için gelmiştim. Staj zamanında hem Amerika’daki çalışma ortamını hem de birçok eyaleti gezme ve yakından tanıma fırsatım oldu. 2002 yılında mezuniyetten hemen sonra yüksek lisans eğitimi için yine Amerika’ya geldim ve yüksek lisanstan sonra New York bölgesinde çalışmaya ve yaşamaya başladım.
Hikayeyi zekice anlatmaya çalışıyoruz
- Fikirlerinizi nasıl üretiyorsunuz? Üretirken nelerin etkisinde kalıyorsunuz? Genelde nasıl tasarımlar yapıyorsunuz? Özel, üzerinde yoğunlaştığınız bir alan tasarımı var mı? Üzerinde ilerlediğiniz bir alan…
-Son zamanlarda takip ettiğim kişisel projelerimin dışında genel olarak Sinema ve Televizyon alanında çalışıyorum. Motion Design (Hareketli Tasarımlar) dediğimiz sektörde sinema ağırlıklı olarak; jenerik (title sequence), filmlerin açılış ve kapanış sahneleri üzerine çalışmalarım oluyor. Televizyon alanında ise Amerika ve dünyadaki birçok kanal için tanıtım ve genel marka (Network Branding), ID tasarımlarının yanında diziler için jenerik projelerinde ekibimle birlikte çalışıyorum. Çalıştığım bütün projelere bize verilen anahtarlar doğrultusunda araştırma yaparak ve projede anlatacağımız hikayeyi bulmakla başlıyoruz. Sonrasında bu hikayeyi sanatsal ve görsel bir dil ile zekice anlatabilmek için yoğun bir çalışma sürecine giriyoruz. Yaptığım bütün çalışmalarda müzik ve ses tasarımları da en az görsel çalışmalar kadar önemli olduğunu düşünüyorum ve bu alanda dünyanın en iyi müzisyenlerini ekibe dahil ederek kolektif bir çalışma ile projeleri hayata geçiriyoruz. Projelerin konsept ve tasarım aşamalarında bir çok etken; dinlediğiniz müzik, rüyalarınız, birikimleriniz veya okuduğunuz bir kitap görebildiğiniz ölçüde ilhama dönüşebiliyor.
Dünya barışı için düzenlenen orkestra dinletisinin animasyon projesinden ödül aldık
-Peki bu ödülü hangi dalda aldınız? Projenizi üretirken formül ne oldu? Ana başlık altında yaptığınız işin izleyenler üzerinde kalmasını istediğiniz etki ne oldu?
-Ödül, Motion Design alanında grafik ve animasyon kategorisinde verildi. Ödül aldığımız çalışma sosyal içerikli olması açısından benim için ayrı bir değeri var. New York’daki bir sivil toplum örgütünün dünya barışı için düzenlediği Lincoln Center gösteri merkezindeki orkestra dinletisinin açılışı için çalıştığımız bir animasyon projesi. Bu proje ilk teklif edildiğinden itibaren beni heyecanlandırdı, çalışma yoğunluğunda bu şekilde kar amacı gütmeyen sosyal içerikli ve anlamlı projeler maalesef çok fazla gelmiyor. Çalışma öncesinde dünyanın farklı ülkelerinden gelen müzisyenlerin gönüllü olarak oluşturduğu orkestranın provalarına katıldım ve projenin konsept skeçlerini, duygusal atmosferini gösterilecek mekanı da düşünerek tasarımlara başladım. Çalışmanın müzik ve ses tasarımlarını ise yıllar içerisinde güzel bir iş birliği kurduğumuz New York’daki Antfood müzik şirketi ile yürüttük.
-Ödül gecesine dönelim istiyorum çünkü açıkçası buradan da bakınca çok heyecan verici. Ortaya konulan pek çok iş, yapıt ve ortaya çıkan işin kamera önü ve arkasında olan gizli ve gizli olmayan kahramanların bulunduğu bir atmosfer. Şık giyinen kadınlar, yapılan dedikodular, alınan alkışlar, atılan kıskanç bakışlar belki… Nasıldı o gece? Adınızı duyunca neler hissettiniz?
-Ödül gecesine eşim ve 3 aylık bebeğimiz ile birlikte katıldık. Unutamayacağımız heyecan verici bir gece oldu bizim için. Doğrusu yazılı bir ödül konuşması hazırlamadım, zarfı açıp ismim okunduğunda bebeğimiz ile birlikte sahneye çıkmaya karar verdim ve aklıma gelen isimlere teşekkür edip ödülü Türkiye ve Türk milleti adına aldığımı söylemekten onur duydum.
Sektörde keyifli, aynı zamanda acımasızca rekabet var
-Mesleğe yeni atılanlara ya da öğrenci olanlara ne tavsiye edersiniz?
-Çalıştığımız bu sektör çok keyifli, aynı zamanda acımasızca rekabetin olduğu bir sektör. Bu işi tutkuyla sevdiğinizde her şey çok daha kolaylaşıyor ve yaptığınız iş artık iş olmaktan çıkıp sizin bir anlamda yaşam biçiminiz haline dönüyor. Yoğun çalışma saatleri, uzun geceler ve stres sizi artık yormuyor. Öğrencilerin ve mesleğe yeni başlayan arkadaşların iş hayatına başlamadan önce farklı kişisel projeler üreterek kendilerini anlatmaya çalışabilirler, en önemlisi kariyer belgesi oluşturabilirler. Bu projeleri ne kadar çoğaltabilirlerse ilerisi için o kadar faydalı olur, belki ilk zamanlar çalışmaları istedikleri kalitede olmayacak bu çok normal ve bu sürecin öğrencilik veya işe başlamadan önce yaşanması en doğrusu diye düşünüyorum.
Türkiye için online bir workshop hazırlığındayız
-Peki kurslar veriyor musunuz? Bilgilerinizden faydalanmak isteyen arkadaşlar olabilir?
-Çalışma temposundan zaman buldukça New York’daki School of Visual Arts ( SVA ), Cooper Union ve Pratt gibi üniversitelerde tasarım öğrencileri ile bir araya gelmeye çalışıyorum, küçük seminer ve workshoplar ile kariyer belgeleri hazırlama konusunda onlara yardımcı oluyorum. Aynı zamanda Türkiye içinde online bir workshop hazırlığımız var.
-Yakın dönem için bir plan var mıdır üzerinde çalıştığınız?
-Üzerinde uzun zamandır çalıştığım bir kaç kişisel sanat projesi ile yeni bir kısa film projesi var. Ayrıca halen Amerika ve Türkiye’de bir kaç ulusal kanalın yeni dönem tasarım ve tanıtımları üzerine çalışıyorum.
-Allah bağışlasın, bebeğinizle ödülü almaya çıktınız sahneye... Büyüdüğünde havasını atar, babam o diye.. :) o da güzel alkış aldı…
Çok Teşekkür ederim. Evet buradaki basında da haberlere çıktı. :)
Binlerce km uzaktan gerçekleştirdiğimiz bu güzel keyifli söyleşi için Ayhan Cebe’ye teşekkür ediyor başarılar diliyorum.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Dünyanın ilk 'gülücük' emojisine 1 ayda 10 bin ziyaretçi
Mardin'de Rus Avangard'ı
'Erzincan'ın incisi' Kemaliye tarihi yapıları ve doğal güzellikleri ile ilgi çekiyor!
Zamanda yolculuğun adresi! Tarihi ilçe Safranbolu 46 yıldır özenle korunuyor
Bir Bulut Olsam, Sıla gibi dizilere ev sahipliği yaptı! Mardin'in tarihi Dereiçi Mahallesi turizme kazandırılacak