Geçen yıl hayatını kaybeden duayen foto muhabiri, Ara Güler Arşiv ve Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen etkinlikle anıldı.Yapı Kredi Bomontiada'daki Ara Güler Müzesi'nde gerçekleşen etkinlikte Islık Çalan Adam belgeselinin gösteriminin ardından, moderatörlüğünü Umut Sülün'ün üstlendiği söyleşide, fotoğraf tarihçisi Engin Özendes ve fotoğrafçı Merih Akoğul konuşmacı olarak yer aldı. Ara Güler'in arkadaşı Engin Özendes, söyleşide duayen foto muhabirine yazdığı mektuptan kesitler okuyarak, Ara Güler, yaşama bakışın ve bilgin karşında duran olayı okuyuşun ve bu anı fotoğraflarına yansıtışın nedeniyle seni çok seviyoruz. Bize eski devirlerin ve yaşadığın dönemin en özel belgelerini, en iyi fotoğraf dili ve inanılmaz bir estetikle getirip gösterdiğin için ayrıca seni çok seviyoruz. ifadelerini kullandı. Türkiye'de gerçekçi fotoğrafçılığın uluslararası alanda ün kazanmış önemli temsilcilerinden biri olduğun için seni seviyoruz. Tarlada çalışan, kapı önünde ekmek pişiren, çobanından balıkçısına, Anadolu insanının görsel destanını yazdığın için seni seviyoruz. Seni İstanbul'u geçmiş anıtlarıyla yokuşlarında yürüyenleriyle, eski ahşap evlerin pencerelerinden bakanlarıyla, eski mezarlıklarıyla, Haliç'te, Marmara'da boğazda süzülen bembeyaz vapurları ve üzerinde uçan bembeyaz martılarıyla, zarif minareli camileriyle bugüne getirip bize bu kenti yeniden daha yüce bir duygu ile sevdirdiğin için seni seviyoruz. Merih Akoğul ise Ara Güler'le yaşadığı bir anıdan bahsederek, Bir gün Ara Güler'e 'Hocam ben sizinle, fotoğrafınızla ilgili bir kitap yazıyorum ve onları da derslerimde anlatıyorum.' dedim ve aynen o da şöyle dedi, 'Sen benim fotoğraflarım hakkında ne bilirsin ? Bu söz bana daha da şevk verdi. Çünkü önemli olan malzemeyi nasıl kullanacağınızı biliyor olmanız. diye konuştu. Çok doğru müzikleri buluyor, unutulmasını engellemek için de bunları çok güzel kaydediyor. Bugün onun arşivini çok iyi saklaması, Ara Güler'in en büyük maharetlerinden biri, aradığı her şeyi rahatça bulabileceği inanılmaz bir arşiv yapmasıdır. Siz 100 tane kutu görürdünüz ama o kutular, bütün her şeyi gösteren piramitler gibiydi. Yaklaşık 1 buçuk saat süren konuşmacılar, dinleyicilerin sorularını yanıtladı.